Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Arkadaşılk - Friendship | |
İNGİLİZCE KELİME | TÜRKÇE ANLAMI |
have party | parti düzenlemek |
go for a walk | yürüyüşe çıkmak |
go to the movie / concert | sinemaya / konsere gitmek |
study together | birlikte çalışmak |
eat out | dışarıya yemeğe çıkmak |
play computer game | bilgisayar oyunu oynama |
watch movie at home | evde film izlemek |
chit-chat | sohbet etmek |
romance | romantik film |
comedy | komedi filmi |
sci-fi | bilim-kurgu filmi |
thriller | gerilim |
go out of town / city | şehir dışına çıkmak |
meet friend | arkadaşla buluşmak |
visit relatives | akrabaları ziyaret etmek |
go to the shopping mall | alışveriş merkezine gitmek |
study for exam | sınava çalışmak |
barbecue | mangal / ızgara |
birthday party | doğum günü partisi |
volleyball tournament | voleybol turnuvası |
picnic | piknik |
tennis match | tenis maçı |
nature walking | doğa yürüyüşü |
soccer match | futbol maçı |
bicycle race | bisiklet yarışı |
computer game tournament | bilgisayar oyunu turnuvası |
play soccer | futbol oynama |
back up = help somebody | desteklemek, yardımcı olmak |
buddy | dost, arkadaş |
count on = depend on somebody | birine güvenmek |
get on well with | biriyle iyi geçinmek |
stranger | yabancı |
have something in common with someone | biriyle ortak noktası olmak |
have the same interest | aynı ilgi alanlarına sahip olmak |
visit for a short time = call on | kısa süreli ziyarette bulunmak |
glad | hoşnut, mutlu, memnun |
promise | söz vermek |
swear | and içmek, yemin etmek |
imagine = think of | düşünmek |
depressed or sad = feel blue | kederli, üzgün, keyifsiz |
close friend | yakın arkadaş |
hiking | yürüyüş yapmak |
mountain biking | dağ bisikleti sporu |
bossaball | şişme trambolin üzerinde oynanan bir oyun |
snow shoeing | kar raketi yürüyüşü |
zorbing | büyük şişme bir topun içerisinde eğimli bir arazide yuvarlanarak yapılan spor |
snow tubing | kar tüpü üzerinde kayma |
cycling | bisiklet sürme |
exciting | heyecan verici |
unusual | alışılmadık, olağan dışı |
trendy | son moda |
ridiculous | gülünç |
boring | sıkıcı |
hang out with friends | arkadaşlarla vakit geçirmek, takılmak |
good at / bad at | bir şeyde iyi olmak / kötü olmak |
fix | tamir etmek |
rest | dinlenmek |
energetic | enerjik |
loud | yüksek sesli |
unbearable | dayanılmaz, çekilmez, katlanılamaz |
martial art | dövüş sanatları |
magazine | dergi |
interesting | ilginç |
bike, bicycle | bisiklet |
mudguard | çamurluk |
seat | sele, koltuk |
handlebar | bisiklet gidonu, yönelteci, direksiyonu |
pedal | pedal |
chain | zincir |
tire | lastik |
gear | vites |
brake | fren |
brake lever | el freni, fren kolu |
frame | bisiklet kasası |
cauliflower | karnabahar |
zucchini | kabak |
corn | mısır |
green pepper | yeşil biber |
eggplant | patlıcan |
cabbage | lahana |
carrot | havuç |
mushroom | mantar |
garlic | sarımsak |
onion | soğan |
rice | pirinç, pilav |
orzo | arpa şehriye |
pistachio | antep fıstığı |
vegetable oil | bitkisel yağ |
flour | un |
sugar | şeker |
salt | tuz |
baking powder | kabartma tozu |
oat | yulaf |
bread | ekmek |
butter | tereyağ |
jam | reçel |
dough | hamur |
chicken | tavuk |
sheep | koyun |
lamb | kuzu, kuzu eti |
beef | sığır eti |
dessert | tatlı |
tasty | lezzetli |
yeast | maya |
heat | ısıtmak |
melt | erimek, eritmek |
bake | fırında pişirmek |
roast | fırında kızartmak |
steam | buharda pişirmek |
grill | ızgara yapmak |
peel | kabuğu soymak |
slice | dilimlemek |
cut | kesmek |
chop | doğramak |
dice | küp küp kesmek |
pour | dökmek |
mix | karıştırmak, çırpmak |
fry | kızartma |
frying pan | kızartma tavası |
mixing bowl | karıştırma kabı |
rolling pin | merdane, oklava |
cattle | çaydanlık |
traditional dish | yöresel yemekler |
first | ilk olarak |
second | ikinci olarak |
then | sonra |
after that | ondan sonra |
finally | son olarak |
boil | kaynamak, kaynatmak |
write a letter | mektup yazmak |
text a message | (cep telefonundan) mesaj yazmak |
leave a voicemail | sesli mesaj bırakmak |
make a phonecall | (cep telefonundan) arama yapmak |
send a fax | faks göndermek |
send an e-mail | e-posta göndermek |
leave a message note | mesaj bırakmak |
use social networks | sosyal ağları (Facebook, Twitter vb.) kullanmak |
speak face to face | yüz yüze konuşmak |
communication | iletişim |
exhibition | sergi |
teenager | genç |
sign language | işaret dili |
mobile phone | cep telefonu |
smart phone | akıllı telefon |
touchscreen | dokunmatik ekran |
display | ekran |
translate | çeviri, tercüme |
contain | içermek, kapsamak |
gadget | alet |
make new friends | yeni arkadaşlar edinme |
make online friends | internetten arkadaşlar edinme |
search for information | bilgi edinmek için araştırma yapmak |
research for school projects | okul projesi için araştırma yapmak |
do shopping | alışveriş yapmak |
do online shopping | İnternetten alışveriş yapmak |
practice English | İngilizce çalışmak |
social network | sosyal ağ (Facebook, Twitter vb.) |
account | hesap |
attachment | ek (iletiye eklenen dosya vb.) |
comment | yorum |
confirm | onaylamak |
download | indirmek |
upload | yüklemek |
login / log on | (hesaba) giriş yapmak |
logout / log off | (hesaptan) çıkış yapmak |
accept | onaylamak, kabul etmek |
refuse | reddetmek, kabul etmemek |
password | şifre, parola |
share photos | fotoğraflar paylaşmak |
register | kaydolmak, hesap oluşturmak |
search engine | arama motoru (Google, Yandex vb.) |
web browser | internet tarayıcı |
internet connection | internet bağlantısı |
web site | internet sitesi |
software | yazılım |
hardware | donanım |
hard disk drive | sabit disk sürücüsü |
processor | işlemci |
interaction | interaktif, etkileşimli |
online – offline | çevrim içi – çevrim dışı |
face to face | yüz yüze |
keep in touch | irtibatta kalmak |
addict | bağımlı, düşkün |
chart | çizelge, grafik, tablo |
get information | bilgi almak |
check sport scores | spor skorlarını kontrol etmek |
sky diving | gökyüzü dalışı, uçaktan atlama |
kayaking | kanoda gitme |
canoeing | kano gezintisi yapma |
rafting | rafting sporu |
hang gliding | Delta kanat denen kanatlarla yapılan bir hava sporu |
motor racing | motorsiklet yarışı |
caving | mağaracılık sporu |
skateboarding | kaykay sporu |
challenging | mücadeleci |
dangerous | tehlikeli |
fascinating | büyüleyici |
entertaining | eğlenceli |
easy | kolay |
hard | zor |
extreme sports | yüksek riski olan tehlikeli sporlar |
vacation | tatil |
mysterious | gizemli |
scuba diving | tüple dalış |
trip | gezi |
trekking | doğa yürüyüşü sporu |
rock climbing | kaya tırmanışı |
adventure | macera |
tiring | yorucu |
boring | sıkıcı |
heart-stopping | nefes kesen |
safety | güvenli |
protect | koruma |
injured | yaralı |
helmet | kas |
first-aid | ilk yardım |
sightseeing | turistik yerleri gezip görme |
souvenir | hediyelik eşya |
historic | tarihi |
ancient | antik, eski |
fantastic | fantastik |
interesting | ilginç |
fascinating | büyüleyici |
incredible | inanılmaz |
lovely | şirin, sevimli |
amazing | şaşırtıcı |
architecture | mimari |
building | bina |
scenery | manzara |
spectacular | muhteşem |
province | eyalet |
trader | tüccar |
focal | odak |
civilization | medeniyet |
junction | kavşak |
climate | iklim |
chilly | serin |
damp | nem, nemli |
recreation | dinlence, eğlence |
traditional | geleneksel |
all-inclusive | her şey dahil |
resort | tatil yeri |
island | ada |
mild | yumuşak |
temprature | sıcaklık |
memorable | unutulmaz |
warm | sıcak |
cuisine | yenek pişirme sanatı |
accomodation | kalacak yer |
budget | bütçe |
skyscraper | gökdelen |
castle | kale |
monastery | manastır |
tower | kule |
beach | sahil |
bridge | köprü |
palace | saray |
mosque | cami |
wash the dishes | bulaşıkları yıkamak |
make the bed | yatağı toplamak |
do the laundry | çamaşır yıkamak |
load / empty the dishwasher | bulaşık makinesini doldurmak / boşaltmak |
set the table | sofra kurmak |
clean up the house | evi temizlemek |
dust the shelves | rafların tozunu almak |
vacuum the floor | yerleri (elektrikli süpürgeyle) süpürmek |
cook the meals | yemek pişirmek |
take out the garbage | çöpü atmak |
do the ironing | ütü yapmak |
hang out the washing | çamaşır asmak |
mop the floors | yerleri paspaslamak |
water the plants | çiçekleri sulamak |
sweep | süpürmek |
tidy | düzeltmek, toparlamak |
responsible | sorumlu |
weed | yabani ot |