B Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

  • baby (noun) : bebek
  • bachelor’s degree : lisans
  • back (adjective) : geri (sıfat)
  • back (adverb) : geri (zarf)
  • back (noun) : geri (isim)
  • back (verb) : geri (fiil)
  • backboard : sedye
  • backhand : ters vuruş
  • backward (adverb) : geriye doğru (zarf)
  • backward (adjective) : geriye doğru (sıfat)
  • bacterium (noun) : bakteri (isim)
  • bad (adjective) : kötü (sıfat)
  • badly (adverb) : kötü (zarf)
  • bag (noun) : çanta
  • baggage (noun) : bagaj
  • bake (verb) : fırında pişirmek (fiil)
  • balance (verb) : denge (fiil)
  • balance (noun) : denge (isim)
  • ball (noun) : top (isim)
  • band (noun) : bant (isim)
  • bandage : bandaj
  • bang (verb) : patlama
  • bank (noun) : banka (isim)
  • banker : bankacı
  • bankrupt (verb) : iflas ettiren fiil
  • bankrupt : iflas etti
  • bankrupt (adjective) : iflas (sıfat)
  • bankruptcy : iflas
  • bar (noun) : bar (isim)
  • barber : berber
  • bare (adjective) : çıplak (sıfat)
  • bark (verb) : havlamak (fiil)
  • bark (noun) : kabuk
  • barn (noun) : ahır
  • barometer : barometre
  • barrier (noun) : bariyer (isim)
  • bartender : barmen
  • base (noun) : taban
  • base (verb) : üs (fiil)
  • baseball (noun) : beyzbol
  • basic (adjective) : temel (sıfat)
  • basically (adverb) : temel olarak (zarf)
  • basis (noun) : esas (isim)
  • basket (noun) : sepet (isim)
  • basketball : Basketbol
  • bath (noun) : banyo (isim)
  • bathe (verb) : yıkanmak (fiil)
  • bathroom (noun) : banyo (isim)
  • batter (baseball) : vurucu (beyzbol)
  • battery (noun) : pil (isim)
  • battle (noun) : savaş
  • be (verb) : olmak (fiil)
  • beach (noun) : plaj (isim)
  • beak (noun) : gaga (noun)
  • bean (noun) : fasulye
  • bear : ayı
  • beard : sakal
  • beat (verb) : dövmek, yenmek (fiil)
  • beautiful (adjective) : güzel (sıfat)
  • beauty (noun) : güzellik
  • because (conjunction) : çünkü (bağlaç)
  • become (verb) : olmak (fiil)
  • bed (noun) : yatak
  • beef (noun) : sığır eti
  • before (conjunction) : önce (bağlaç)
  • before (preposition) : önce (edat)
  • before : önce
  • beg (verb) : dilenmek (fiil)
  • begin (verb) : başlamak (fiil)
  • beginning (noun) : başlangıç (isim)
  • behalf (noun) : adına
  • behave (verb) : davranmak (fiil)
  • behavior (noun) : davranış (isim)
  • behind (preposition) : arkasında (edat)
  • behind (adverb) : arkasında (zarf)
  • belief (noun) : inanç
  • believe (verb) : inanmak (fiil)
  • bell (noun) : çan, zil
  • belong (verb) : ait (fiil)
  • below (adverb) : aşağıda (zarf)
  • below (preposition) : aşağıda (edat)
  • belt (noun) : kemer
  • bench (noun) : tezgah (isim)
  • bend (noun) : bükmek (fiil)
  • beneath (preposition) : altında (edat)
  • benefit : yarar
  • beside (preposition) : yanında (edat)
  • besides (adverb) : yanında (zarf)
  • besides (preposition) : yanında (edat)
  • best (adjective) : en iyi (sıfat)
  • best (noun) : en iyi
  • best (adverb) : en iyi (zarf)
  • bet (verb) : bahis (fiil)
  • bet (noun) : bahis
  • better (adjective) : daha iyi (sıfat)
  • better (adverb) : daha iyi (zarf)
  • between (preposition) : arasında (edat)
  • beyond (preposition) : ötesinde (edat)
  • beyond (adverb) : ötesi (zarf)
  • bible (noun) : İncil (isim)
  • bibliography : kaynakça
  • bicycle (noun) : bisiklet
  • bid (noun) : teklif
  • bid (verb) : teklif (fiil)
  • big (adjective) : büyük (sıfat)
  • bill (noun) : fatura
  • bill (verb) : fatura (fiil)
  • bind (verb) : bağlamak (fiil)
  • biodegradable : bakterilerle ayrışabilen
  • biodiversity : biyoçeşitlilik
  • biology (noun) : biyoloji (isim)
  • bird (noun) : kuş (isim)
  • birth (noun) : doğum (isim)
  • bit (noun) : parça
  • bite (noun) : ısırık
  • bite (verb) : ısırmak (fiil)
  • bitter (adjective) : acı (sıfat)
  • black (adjective) : siyah (sıfat)
  • black (noun) : siyah (isim)
  • blade (noun) : bıçak
  • blame (verb) : suçlamak (fiil)
  • blame (noun) : suçlama (isim)
  • blank (noun) : boş (isim)
  • blank (adjective) : boş (sıfat)
  • blanket (noun) : battaniye
  • bleed (verb) : kanamak (fiil)
  • blend (verb) : harmanlamak (fiil)
  • blind (verb) : kör (fiil)
  • blind (adjective) : kör (sıfat)
  • blizzard : kar fırtınası
  • block (noun) : blok (isim)
  • block (verb) : engellemek (fiil)
  • blond (noun) : sarışın (isim)
  • blond (adjective) : sarışın (sıfat)
  • blood : kan
  • blow (verb) : üflemek (fiil)
  • blow (noun) : darbe
  • blue (noun) : mavi
  • blue (adjective) : mavi (sıfat)
  • board (verb) : binmek (fiil)
  • board (noun) : yazı tahtası (isim)
  • boarding pass : biniş kartı
  • boast (verb) : övünmek
  • boat (noun) : tekne
  • body (noun) : vücut (isim)
  • boil (verb) : kaynatmak (fiil)
  • bold (adjective) : cesur (sıfat)
  • bomb (noun) : bomba (isim)
  • bomb (verb) : bombalamak (fiil)
  • bond (noun) : tahvil
  • bond (verb) : bağ (fiil)
  • bone : kemik
  • bonus : bonus
  • book (noun) : kitap (isim)
  • bookkeeper : muhasebeci
  • boot (noun) : çizme (isim)
  • border (verb) : sınır (fiil)
  • border (noun) : border (isim)
  • bore (verb) : delik (fiil)
  • boredom : Can sıkıntısı
  • born (adjective) : doğuştan (sıfat)
  • borrow (verb) : ödünç (fiil)
  • boss : patron
  • boss (verb) : yönetmek (fiil)
  • bossy : otoriter
  • both (pronoun) : her ikisi de
  • both (conjunction) : ikisi de (edat)
  • both (adjective) : her ikisi de (sıfat)
  • bother (verb) : can sıkmak (fiil)
  • bother (noun) : zahmet
  • bottle (noun) : şişe (isim)
  • bottom (noun) : alt (isim)
  • bounce (verb) : sıçrama (fiil)
  • bound (adjective) : bağlı (sıfat)
  • boundary (noun) : sınır (isim)
  • bow (noun) : yay (isim)
  • bow (verb) : boyun eğmek (fiil)
  • bowl (noun) : kase
  • box (noun) : kutu (isim)
  • boy (noun) : boy (isim)
  • brace (verb) : parantez (fiil)
  • brace (noun) : destek (isim)
  • brain (noun) : beyin
  • branch (noun) : şube
  • brand (noun) : marka (isim)
  • brave : cesur
  • bread (noun) : ekmek
  • break (noun) : mola (isim)
  • break (verb) : kırmak (fiil)
  • breakfast (noun) : kahvaltı (isim)
  • breast : göğüs
  • breath (noun) : nefes (isim)
  • breathe (verb) : nefes almak (fiil)
  • breed (noun) : cins (isim)
  • breed (verb) : doğurmak (fiil)
  • breezy : esintili
  • bribe (noun) : rüşvet (isim)
  • bribe (verb) : rüşvet vermek
  • bride (noun) : gelin (isim)
  • bridge (noun) : köprü
  • bridge (verb) : köprü kurmak (fiil)
  • brief : kısa
  • brief (adjective) : kısa (sıfat)
  • bright (adjective) : parlak (sıfat)
  • brilliant (adjective) : parlak (sıfat)
  • broken : kırık
  • bronchitis : bronşit
  • brother : erkek kardeş
  • brother-in-law : kayınbirader
  • bruise : çürük
  • bruise : yara, bere
  • budget : bütçe
  • builder : kurucu
  • bulkhead : gemi bölmesi
  • businessman : işadamı
  • businessperson : iş adamı
  • businesswoman : iş kadını
  • butcher : Kasap

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber