Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Noel, Postanede çalisan memurlar yilbasi günü Noel Babaya yazilmis bir mektuba rastlarlar. Tabii Noel Baba diye birisi olmadigi için mektubu kendileri açip okurlar. Mektupta söyle yaziyordur. “Sevgili Noel Baba. Ben 10 yasinda bir çocugum. Hiç kimsem yok. Yetimhanede kaliyorum. Diger arkadaslarima birçok hediye geldi ama bana hiç hediye getiren olmadi. Senden üç sey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalemkutusu, bir de ayakkabi gönderirsen çok sevinirim” Memurlar mektubu okuyunca çocuga çok acirlar. Kimsesiz çocugu mutlu etmek ve noel babaya olan inancini sarsmamak için kendi aralarinda para toplayip hediyeleri kendileri almaya karar verirler. Kalem ve ayakkabiyi alirlar, para yetmedigi için kalemkutusunu alamazlar. Aldiklari hediyeleri gönderdikten günler sonra çocuktan tesekkür mektubu gelir. Mektup söyledir: “Sevgili Noel Baba, gönderdigin hediyeleri aldim. Beni çok memnun ettin.Gönderdigin hediyelerden birisi gelmemis. Onu da herhalde postanedeki serefsizler almistir.”
Adamin biri bir kahveye girer ve ‘Millet bana bakin!.. Size söylüyorum!.
Tam 30 s…ene sonra ben bu kahveye gene geleciğim’ der ve çıkar.
Kahvedekiler ‘Adam deli herhalde’ diye fazla önemsemezler.
Ve aradan 30 sene geçer. Aynı adam kahveye gene gelir
ve der ki: -‘Hatırladınız mı beni millet. Size demiştim 30 sene once,
ben yine geleceğim diye. İşte geldim’ der.
Kahvedekiler tabi ki şaşırır.
adam devam eder. ’30 sene sonra gene geleceğim bu kahveye’ der. Ve gider.
aradan bi 30 sene daha geçer. Nesil değişmiştir 30 sene onceki
insanlarin çocuklari kahvede oturmaktadir artik. Adam
kahveden içeri girer. ‘Bana Bakın Millet Ben Sizin babalariniza
söyledim. Size de söyluyorum 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem’ der ve çıkar.
Kahve milleti gene bunu takmaz.
Aradan 30 sene geçerve adam gene gelir. ‘Beni hatırladınızmı millet 30 sene önce tekrar
gelicem demiştim, işte geldim ve 30 sene sonra gelip sizin
çocuklarinizada aynı şeyi söylicem’ der ve gider.
Aradan bi 30 Sene daha geçmiştir. Ve adam Gene Kahveye gelir.
‘Bana Bakın Millet Ben sizin dedelerinize söyledim.
Babalariniza söyledim, şimdi size söylüyorum tam 30 sene sonra ben bu
kahveye gene gelicem’ der ve gider.
İçlerinden birisi ‘Arkadaşlar bana bu olayi dedem anlatmiştı.
Gelin hocaya gidelim, bu adam niye ölmüyor, nedir bunun hikmeti? diye soralım’ der.
Ve bir hocaya giderler. Hocaya durumu anlatirlar.
Hoca ‘Ben bu gece rüyaya yatayim. Azrail ile konuşayim. Bakayim niye
canını almıyor bu adamın, size yarın haber veririm’ der.
Ve gece olunca hoca ruyaya yatar. Rüyasinda Azrail ile
konuşur. ‘Ya Azrail!. Sen bu şahısın canını niye almıyorsun’
Azrail ‘Zamanında bu adam bir dilek diledi. Ve bu dilegi kabul
oldu.Onun için’ der.
Hoca
‘Ne diledi Ya Azrail’ diye sorar .
Azrail, ‘Allah’ım bana milli piyangodan büyük
ikramiye çıkana kadar canımı alma diye diledi’ der.
Hoca ‘E Allah istese buna büyük ikramiyeyi çikartamaz mı?’
Azrail ‘Çıkartmasına çikarir da!……..
ŞEREFSİZ BİLET ALMIYOR Kİ…….
Yılbaşı üzeri alışveriş merkezinde görevli Noel Baba’nın kucağına 20 yaşlarında bir fıstık kız çıkıp oturunca genellikle çocukların dışında ziyaretçisi olmayan Noel Baba gülümsemiş, “ Yeni yıl için ne istiyorsun bakayım?..” diye sormuş…
“ Annem için istiyorum, lütfeenn…” diye cevap vermiş kız,
“ Aferin, çok düşüncelisin “ demiş Noel Baba,” Peki ona ne getirmemi diliyorsun?..”
“ Bir damat…” demiş kız, “ Lütfen yakışıklı, zengin, uzun boylu bir damat..!”
(Yıldırım Tuna)
Adam, 3 yaşındaki kızını, oldukça pahalı bir hediyelik kaplama kâğıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kâğıdı, bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı. Yılbaşı sabahı, küçük kız paketi getirip “Bu senin babacığım!” dediğinde babası üzüldü. Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına? Bir gece önce yaptığından utandı… Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu. Kızına yine bağırdı; “Birisine hediye verdiğinde kutunun içinde bir şeyler olması gerekiyor. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?” Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı. “O kutu boş değil ki baba!” dedi. “İçini öpücüklerimle doldurmuştum!” Babası, öyle fena oldu ki… Kızına sarıldı; beraber ağladılar. Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının başucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse kutuya koşar, içinde minik kızının sevgiyle doldurduğu hayali öpücüklerinden birisini çıkarırdı.