Mekke-Kabe'nin Konumu Ve İnsanlık İçin Önemi

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Kabe'nin yeri neden önemlidir?
Kâbe neden önemlidir? İlk Mabed olarak Hac için ve Müslümanlar olarak tarihimiz için esastır. Aynı zamanda günde beş vakit namazda yöneldiğimiz kıbledir.
Mekke neden önemlidir?

Mekke, İslam'da İslam peygamberi Muhammed'in doğum yeri olarak saygıyla anılır. Şehrin hemen dışındaki Cebel el-Nur'un ("Işık Dağı") tepesindeki Hira mağarası, Müslümanların Kuran'ın Muhammed'e ilk kez vahyedildiğine inandıkları yerdir.

"İlk Kabe"nin, Adem'den önce ya da sonra Mekke'ye, Sema'dan indirildiği; 8. Sema'da Arş'ın altında "melekler"in toplanıp Sonsuz Yüce Rabb'imizi tespih ve tekbir ettikleri ve etrafında döndükleri "Sema'daki Kabe"nin bir izdüşümü olduğu konusunda rivayetler vardır. "Sema'daki Kabe"nin bir izdüşümü-benzeri olan Kabe, Dünya'nın merkezinde; yani Mekke'de tesis edilmiştir. Mekke'deki bu "kutsal ev"in; "kadim ev" (Beyti Atik) olduğu Kur'an'da ve hadislerde beyan edilmektedir. Nitekim Kur'an'da HAC (22)/33'de Kabe'ye; "Beyti Atik" (eski-antik ev) diye atıf yapılırken; diğer bir ayette de yeryüzünde insanlar için "ilk vazedilen (konan) ev"in, Kabe olduğu bildirilir:

Muhakkak ki, Bekke (Mekke)de insanlar için ilk vazedilen (konan) Ev, mübarek ve alemlere hidayet olan (Kabe)dir.
[AL-İ İMRAN (3)/96]

İmam Suyuti'nin Camiu's-Sağir'inde bir rivayette; "Beytü'l-Ma'mur"un, Sema'da bir Mescid (Kabe) olduğu ve bu Mescid'in (Sema'daki Kabe'nin) izdüşümünün de Mekke'deki Kabe olduğu ifade edilir. Aynı rivayette, Sema'daki bu "Beytü'l Ma'mur"u, "melekler"in sürekli tavaf ederek Yüce Rabb'imizi tespih ettikleri; onun, Sema'daki hürmetinin, Kabe'nin Arz'daki hürmeti gibi olduğu bildirilir. Nitekim Kur'an'ın TUR (52)/4 ayetinde "Beytü'l Ma'mur"a (imar edilmiş Ev'e) Sonsuz Yüce Rabb'imiz yemin eder ki bu oldukça anlamlı bir yemindir.

Taberani'nin Mu'cemu'l-Kebir'inde de; İbn Amr bin el-As'tan rivayet edilen bir hadiste şöyle denir:
Allah, Adem'i yeryüzüne indirdiği zaman şöyle der: "Ben seninle beraber, Arş'ımın etrafında dönüldüğü gibi, dönülecek olan bir Ev (Kabe) indireceğim."

İbni Abbas'tan nakledilen başka bir hadiste de Adem, Kabe'yi tavaf edip hac görevini bitirdikten sonra, melekler kendisiyle karşılaşır ve kendisine şöyle derler: "Ey Adem! Haccın kabul olsun!"

Kabe, Sema'dan indirildiğinde "Hacerül Esved" ışıklı bir cennet taşıydı. Adem'in, cennet özlemini gidermek için sık sık Kabe'yi ziyaret ettiği, hem hadislerde hem de saklı metinlerde geçer. "Adem ve Havva" saklı metninde Adem, Havva ve oğulları Şit'in, Cennet'i görmek ve Sonsuz Yüce Allah'a yalvarmak için "Cennet bahçesine gittikleri" sık sık ifade edilir ki; o yer Kabe'dir. Ve adeta görüntülü telefon yahut bir televizyon gibi cennetle iletişimi sağlayan bu "ışıklı-parlak taş", "Hacerül Esved"dir. Adem ve soyunun, bu ışıklı cennet yakutu olan "Hacerül Esved"le cenneti gördüklerini; özellikle Adem'in böylece cennet özlemini giderdiğini söyleyebiliriz. Ancak sonradan ademoğlunun "şirk koşması"yla, söz konusu olan taşın karardığı ve bu fonksiyonunu kaybettiği ifade edilmektedir.

Taberi rivayetine göre Adem'den sonra oğlu Şit, yeryüzünde halife peygamber oldu. Adem öldüğü zaman ademoğulları 40.000'e ulaşmıştı. Şit, Mekke'de oturdu ve ömrünü Mekke merkezli Güney Arabistan'da tamamladı. Kabe'yi tavaf eder, şerefli sayar ve imar ederdi.

Diğer taraftan Mekke, coğrafi açıdan; enlem, boylam ve kutuplara olan mesafesi bakımından, "altın oran"a uygun bir "merkez"dir. Kur'an EN'AM (6)/92 ve ŞURA (42)/7 ayetlerindeki "ümmül kura"; yani "şehirlerin anası-merkezi" ifadesi, anlamlı ve önemli bir işarettir. Bu kavramla Kur'an, "Mekke'nin merkezi konumu"na ve "insanoğlunun başlangıcı"na atıfta bulunmaktadır. Nitekim Prof. Dr. Zağlul en-Naccar bu konuda şunları söylüyor:

"Batı, Mekke'nin, Gezegenimizin merkezinde bulunduğuna dair bilimsel kanıtlardan hoşlanmıyor. Ancak biz her şeye rağmen araştırmalarımıza devam edeceğiz. Ve bunun bir gerçek olduğunu ortaya koyacağız. Prof. Dr. Hüseyin Kemaleddin, Dünya'nın başlıca şehirlerinde kıble yönünü belirlemeye çalışırken; Mekke'nin, Yerküre'yi oluşturan yedi kıtanın hepsinin etrafından geçen bir dairenin tam merkezinde olduğunu gösterdi."

Sonuç olarak Adem'den beri; özellikle de İbrahim'den beri bu "merkez, korunmuş, haram belde ve şirk koşulmadığı taktirde "melekler"in kuşattığı "emin belde" olma özelliğini hep korumuştur. Ancak bugünkü gibi "şirk"in-"cehalet"in at koşturduğu her yer, her toplum merkezi; ne emindir, ne korunmuştur ve ne de Sonsuz Yüce Allah'ın azabından uzaktır.

Yukarıdan beri işaret ettiğimiz deliller, insanoğlunun Dünya gezegenindeki yaşam serüvenin "başlangıç noktası"nın "Mekke merkezli Güney Arabistan" olduğu tezimize önemli bir katkı sağlamaktadır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber