Sendikalar, çalışanların haklarını savunmak, sorunlarını dile getirmek ve onların sesi olmak için kurulmuş örgütlerdir. Ancak, günümüzde bu yapıların birçoğu, kuruluş amaçlarından uzaklaşmış, kendi konfor alanlarını koruyan bir düzene dönüşmüştür. Temel hedef, çalışanların haklarını savunmaktan çok, onları belirli bir kontrol mekanizması altında tutarak, üye sayılarını artırmak ve bu yolla kendi güç dengelerini pekiştirmektir. Peki, bu sistem nasıl işler ve neden fark edilmez?
Görmeyenler: Sistemin Esirleri
“Asla görmeyenler” grubundaki bireyler, genellikle sistemin en kolay yönlendirdiği kesimdir. Bu bireyler, sorgulamadan kabul eder, yönlendirilir ve mevcut durumu doğal bir gerçeklik olarak algılar. Sendikaların yaptığı küçük şovlar, sloganlar veya sembolik etkinlikler bu bireyler için yeterli olur. Haklar savunulmuyor mu? Önemli değil; sendikanın liderleri güçlü bir görüntü çiziyorsa, sorun yoktur. Bu bireyler, sendikaların gerçek işlevlerini sorgulamadıkları gibi, daha iyi bir sistemin mümkün olabileceği fikrini de kabul etmezler.
Gösterilince Görenler: Uyanmaya Hazır Olanlar
Bu gruptaki bireyler, potansiyel olarak farkındalık kazanabilecek kesimi temsil eder. Ancak, onların bu farkındalığa ulaşması için bir uyarıya, bir örneğe veya bir lidere ihtiyaçları vardır. Bu bireyler, hakları savunulmayan bir sistemin içinde olduklarının farkında olmayabilir, ancak birileri onlara gerçeği gösterdiğinde sistemin çelişkilerini anlamaya başlayabilirler. Gösterilince görenler, doğru bir rehberlik sağlandığında farkındalık kazanan ve harekete geçebilen bireylerdir.
Görenler: Sistemin Ötesine Bakanlar
En azınlıkta olan bu grup, sendikaların işleyişindeki sorunları baştan itibaren fark edebilenlerdir. Onlar, sendikaların çalışanları savunmak yerine onları kontrol altında tuttuğunu, sistemin çalışanları haklarına yabancılaştırdığını ve gerçek sorunları tartışmaya açmadığını açıkça görebilir. Gören bireyler, genellikle sistemin çelişkilerini eleştirir ve bu eleştiriler doğrultusunda bir mücadele başlatmaya çalışır. Ancak bu yol, yalnızca cesaret değil, aynı zamanda büyük bir özveri ve direnç de gerektirir.
Sendikaların Değişen İşlevi: Bir Sistem Eleştirisi
Bugün pek çok sendika, çalışanların çıkarlarını savunma amacını bir kenara bırakmış, onları ideolojik düşünceler, siyasi bağlantılar veya liderlerin kişisel konfor alanları etrafında şekillenen bir düzene mahkum etmiştir. Sendikalar, çalışanların haklarını savunmak yerine, onları belli kalıplar içinde tutmaya ve kontrol mekanizmasının bir parçası haline getirmeye çalışmaktadır. Bu düzen, çalışanların gerçek problemlerini konuşmalarını engeller; çünkü sorunları dile getirmek, mevcut güç dengesini sarsabilecek bir tehdittir.
Bir sendikanın başarı ölçütü, yalnızca üye sayısının artışıyla değerlendiriliyorsa, bu başarının arkasındaki gerçek sorunları sorgulamak gerekir. Örneğin, bir sendika, üyelerinin maaş iyileştirmesi veya çalışma koşullarında bir değişiklik yapamıyorsa, bunun yerine etkinlikler düzenliyor, şovlar yapıyorsa, bu sistemin samimiyeti sorgulanmalıdır.
Bir Umut: Farkındalık ve Mücadele
Gören bireylerin görevi, yalnızca gerçeği görmekle sınırlı kalmamalıdır. Onların, gösterince görenlere rehberlik etmesi ve onları bilinçlendirmesi gereklidir. Çünkü ancak bu şekilde, sendikaların kuruluş amaçlarına geri dönmesi ve çalışanların gerçek sorunlarının çözülmesi sağlanabilir.
Sonuç olarak, sendikalar, çalışanların haklarını savunmak için var olmalı, onları kontrol altında tutmak için değil. Sistemin çelişkilerini fark eden ve bu durumu sorgulayan bireyler, gerçek bir değişim yaratabilir. Çünkü görmek, yalnızca bir yetenek değil, aynı zamanda bir sorumluluktur.
Eser ATAKAN - 02.01.2025