Bilimsellik adına batının bir öğretisi olarak hepimize daha ilkokulda iken fenbilgisi kitaplarında insanın başlangıçta ilkel olduğu, konuşamadığı, birbirleriyle işaretle anlaştığı, giysilerinin olmadığı, mağaralarda ve ağaç kovuklarında yaşadığı, uzun bir süreç sonrası tedrici tekamülle insanın yavaş yavaş ilkellikten çıktığı okutuldu; okutuluyor da. Batı bilimi insanlığın eski taş devri,(paleolitik çağ) cilalı taş devri(neolitik çağ) gibi süreçler yaşadığını bilimsel verilere dayanarak söyler. Diğer ifadeyle avcı-toplayıcılık, göçebelikten yerleşik tarıma geçtiklerini öngörür. Avcı-toplayıcılıkta insanların bilgileri de akılları da kıttır.
Göbeklitepe'yi, bilim dünyasının yarı ilkel insan olarak öngördüğü avcı-toplayıcılıktan yerleşik tarım toplumuna geçiş aşamasında insanların inşaa ettiğini yine bilim dünyası bilimsel buluntularla açıklıyor. Bu, batı bilim dünyasının öngürülerini temelden sarsacak büyük ve gerçek tarihi veri.
Oysa Kuran-ı Kerim'de ilk insan Adem'in akıllı, gören, duyan, düşünen, konuşan ve öğrenen olarak yaratıldığı anlatılır.
"Gerçek şu ki biz insanı çamurdan, süzülmüş bir özden yarattık." (Mü'minûn suresi12. ayet)
"Hani Rabbin meleklere demişti ki: “Ben çamurdan bir insan yaratacağım.” (Sâd suresi 71.ayet)
"Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi." (Bakara suresi 31.ayet)
"Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler." (Bakara suresi 32.ayet)
"Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi." (Bakara suresi 33.ayet)
Bu ayetlerde ifade edildiği üzere insan akıllı, gören, duyan, düşünen, konuşan ve öğrenen olarak yaratılmıştır. Ve bu yaratılan insan daha tarihinin başlangıcına yakın Göbeklitepe gibi modern insanı şaşkınlığa bırakan yapıları inşa etmiştir.
Göbeklitepe'deki modern insanın anlamakta güçlük çektiği bu yapının bir tapınak olduğu kesindir. İnsanlar yaratılıştan kısa süre sonra öngörünün aksine ilkelliği yaşamak yerine kendi yaratıcılarını unutup kendi uydurdukları ve adlarına anıtlar diktikleri putlar inşaa etmişlerdir. Bir anlamda inançta cehalet ve ilkellik yaşamışlardır.
Şanlıurfa'daki bu yapıları gördüğümde doğal olarak hatırıma gelen olgu Hz.İbrahim ve onun putları kırmasıydı. Hz. İbrahim, diğer dinler, yazılı ve sözlü aktarımın öngördüğü insanlık tarihinin başlangıcına yakın peygamberlerdendir. Hatta Kuran'da Hz İbrahim'in Tevrat ve İncil'den çok önce gönderildiği ifade edilir. "Ey Ehl-i kitap! İbrâhim hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?" (Âl-i İmrân suresi 65.ayet)
Yerin Şanlıurfa'da olması, Hz. İbrahim ve ateşe atılmasıyla ilgili güçlü anlatılar dikkate alındığında Göbeklitepe'ye Hz. İbrahim silüeti düşer. Hz.İbrahim bu tapınağın yapılmasından belki de bir zaman sonrasında inançta ilkelliğe düşen devamı topluma peygamber olarak gönderilmişti.
Öncelikle babasına şöyle diyecekti: "Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” (En’âm suresi 74.ayet). Ayette geçen (اَصْنَامًا) 'esnamen' putlar demektir ki bir arada bulunan bir çok putları çağrışım yapıyor. Kelimenin tekili 'saneme' tapınılan heykel, put demektir. Göbeklitepe'de dairesel olarak yapılmış grup putları bütün olarak hatırlatıyor adeta bu 'esnamen' ifadesi.
Yine Hz. İbrahim, bir diğer ayette bu defa hem kavmine hem babasına "O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti."(Enbiyâ suresi 52. ayet) Bu ayette esnamen yerine (التَّمَاث۪يلُ) ettemasilu ifadesi kullanılır. Bu kelime de genel manasıyla putlar, heykeller, tasvirler, suretler, şekiller, timsallar anlamındadır. Ancak ifadenin kelime anlamı, birbirine benzemek, eşit olmak, benzeşmek manasındadır. Bir diğer kelime anlamı dikilmek, ayağa kalkmak, birbirine denk durmaktır. Hz.İbrahim'in, birbirine benzer, birbirinin dengi, birbirine karşılık ayakta duran "temasülü" ifadesi Göbeklitepe'deki bu put yapılarını birebir ifade ediyor.
Ayetin devamında putlar için kullanılan (عَاكِفُونَ) âkifûn, bir şeye saygıyla yönelip ona bağlanmak anlamındadır. Putların önünde belirli ritüellerle durup onlara tapınmaktır.
(التَّمَاث۪يلُ) 'Ettemasilu' ile (عَاكِفُونَ) 'akifun' ifadeleri Göbeklitepe'deki bu yapıları hatıra getiriyor. Hz İbrahim'in ayetteki bu ifadesi Göbeklitepe'deki bu heykelleri adeta tasvir ediyor.
Hanif olan, gerçek ve tek olan Allah'a inanan Hz. İbrahim, tek başına, babası dahil inançta yanlış yola girmiş toplumuna tek yaratıcının, tek otoritenin Allah olduğunu cesaretle anlatmış, adeta haykırmıştır.
Bu yapıları gördüğümde. burada, Hz. İbrahim'in, babası ve toplumunu Allah'ı bırakıp elleriyle yaptıkları bu devasa yapıya tapınma yanlışından döndürme gayretini hayal edip yaşadım.
Putları (ettemasilu) kırarak, tek başına, inançta ilkelliğe düşerek gerçek yaratıcıyı örten, gizleyen bu topluma bir ve tek olan Allah'ı akıllarına vurarak anlatmıştır Hz. İbrahim.
“Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın, ey İbrâhim?” diye sordular."(Enbiya suresi 62.ayet)
"İbrâhim, “Hayır” dedi, “Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun!”(Enbiya suresi 63.ayet)
"Sonra kendi kendilerine dönüp, “Asıl haktan ayrılanlar sizlersiniz!” dediler."(Enbiya suresi 64.ayet)
"Sonra yine başlarını öne eğerek “Bunların konuşamayacağını pekâlâ biliyorsun” dediler."(Enbiya suresi 65.ayet)
"İbrâhim, “öyleyse Allah’ı bırakıp da size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Size de Allah’ı bırakıp taptığınız bu şeylere de yuf olsun! Siz aklınızı kullanmaz mısınız?” dedi."(Enbiya suresi 66-67.ayetler)
"Putperestler, “Eğer bir şey yapacaksanız, yakın onu ve böylece tanrılarınıza yardım edin!” dediler."(Enbiya suresi 68.ayet)
"Biz de, “Ey ateş” dedik, “İbrâhim’e serin ve zararsız ol!”(Enbiya suresi 69.ayet)
"Ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları daha çok zarar eden taraf yaptık."(Enbiya suresi 70.ayet)
Selam olsun Hz. İbrahim'e.
Değerli okuyucularım kitapyurdu.com da DÜNDE KALAN isimli kitabım yayınlandı. Aşağıdaki linkten temin edebilirsiniz. Güzel okumalar.
Kitapyurdu.com dünde kalan hasan tülüceoğlu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/dunde-kalan/703795.html&filter_name=d%C3%BCnde+kalan