Eğitimin Görmezden Gelinen Sorunu Kreşler ve Anaokulları
Yıllardır tartışılan 4+4+4 zorunlu eğitim sistemi yeniden gündemde.
5+3+3 / 4+4+3 vb farklı öneriler gelmeye devam ediyor.
Çeşitli görüşler olmakla birlikte gözden kaçırılan ve kimsenin dikkat çekmediği çok önemli bir husus var.
“Gündüz bakım evleri, Kreşler ve Anaokulları…”
Sınırlı sayıda ve ihtiyaca cevap veremeyen bu okulların ücretleri aile bütçesine büyük bir yük.
Çalışan anneler için büyük önem arz eden ve toplumda ciddi bir ihtiyaç olan bu okullar ile ilgili ne sendikalardan, ne sivil toplum kuruluşlarından ne de eğitimcilerden hiçbir talep yok.
Adeta yok sayılıp görmezden geliniyor.
Yeni bir değişikliğe gidilecekse önce bu okullar için adımlar atılmalıdır.
Türkiye’de 3-4-5 yaş grubu çocukların erken çocukluk eğitimine katılım oranları OECD ortalamasının çok çok gerisinde.
OECD 2023 raporuna göre;
3 yaş grubu için erken çocukluk eğitimine katılım oranı Türkiye’de % 6.4 iken OECD ülkeleri ortalaması ise % 72’dir.
Bu oranlar; Fransa, İsrail Kanada, Birleşik Krallık’ta %100 İsviçre, Norveç, Danimarka ve Kanada’da % 90 üzerindedir.
4 yaş grubu erken çocukluk eğitimine katılım oranları ise Türkiye’de % 20,1 OECD ülkeleri ortalaması %87,3’tür.
5 yaşındaki çocukların okullaşma oranı ise Türkiye’de % 67, OECD ülkeleri ortalamasında bu oran % 95’tir. (OECD/2023)
Bu veriler çok ciddi bir açığa/ihtiyaca işaret ediyor.
Erken çocukluk eğitiminin ne denli önemli olduğu bilimsel veriler ile aşikar.
Yeteri kadar akademisyen yokken her ile üniversite açmak maalesef eğitimin niteliğini düşürdü.
Her ile üniversite açmak yerine bilim insanlarınca eğitimde en önemli dönemlerden biri olarak değerlendiren “erken çocukluk eğitimi” için kreş ve anaokulları açılmalıydı.
Böyle bir verinin olduğu yerde; çalışan anneleri ve çocuklarını düşünmeden sistem planlamak akıl alır gibi değil.
Milli Eğitim Bakanlığı belediyelerle basit protokoller imzalayarak bu meseleyi çözebilir.
Destekleyip sayısını çoğaltabilir.
Zaten geç kalmıştır.
Yapmalıdır da.
Yapması da bir lütuf değil haktır.
Olması gerekendir.
Sorumluluktur, görevdir.
Eğitimde artık kaybedecek zamanımız kalmamıştır.
Türkiye’de eğitim; siyasal/ideolojik tartışmalardan arındırılıp partiler üstü bir devlet politikası haline getirilmelidir.
Eğitimin temel gayesi;
Kendi kendine düşünüp karar alabilen, kendi inanç/düşünce evrenini inşa edebilen, doğaya duyarlı, haricindeki canlılarla empati kurabilen, özgür bireyler yetiştirebilmek olmalıdır.
Eğitimci Yazar Mehmet GÜLER