Eğitim camiası, her yıl norm kadro güncellemelerinin ardından başlayan norm fazlası öğretmen atama sürecinin sıkıntılarıyla yüzleşiyor. Ancak bu yıl uygulamada yaşanan hukuki ve insani problemler, süreci daha karmaşık bir hale getirmiştir. Özellikle il içi norm fazlası atamaları konusundaki uygulama farklılıkları ve adalet eksikliği, hem öğretmenlerimizi hem de eğitim sistemini olumsuz yönde etkilemektedir.
*Uygulamada Birlik Sağlanamıyor*
İlk olarak, her ilde norm fazlası öğretmen atamalarının yapılmaması, uygulamada birliğin sağlanamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bazı iller resen atamalardan tamamen kaçınırken, diğerleri bu süreci keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde yürütmektedir. Örneğin, bazı iller sadece ilçe içi atamalara yer verirken, İzmir gibi iller 150-200 kilometrelik mesafeleri göz ardı ederek il içi resen atamalar yapmaktadır. Bu tür farklılıklar, öğretmenlerin eşitlik ve adalet duygusunu zedelemekte, eğitim sistemine olan güveni sarsmaktadır.
*Hukuki Dayanak ve Yönetmelik Eksikliği*
18 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe giren 7528 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, norm fazlası öğretmenlerin atanmasına ilişkin yeni düzenlemeler içermektedir. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu kanunla uyumlu bir yönetmelik hazırlamamış, mevcut yönetmelik ise dayanak eksikliğinden ötürü işlevsiz hale gelmiştir. Hukuka aykırı bir şekilde yürütülen norm fazlası atama süreçleri, öğretmenlere dava açma hakkı tanımakta ve bu durum genellikle yargıdan dönmektedir. Böylesine kritik bir meselede hukuki altyapının eksikliği, MEB'in sorumluluğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
*Aile Birliği ve Eğitimde Verimlilik*
Norm fazlası atamaların en acı veren sonuçlarından biri, aile birliklerinin bozulmasıdır. Özellikle yüzölçümü büyük illerde, öğretmenlerin görev yaptıkları ilçelerden 150-200 kilometre uzaklıktaki başka bir ilçeye atanması, yalnızca öğretmenlerin değil, onların ailelerinin ve çocuklarının da hayatını olumsuz etkilemektedir.
Aile birliğinin bozulduğu bir durumda, öğretmenlerden yüksek verimlilik beklemek gerçekçi değildir. Çalışma motivasyonu düşen, ailesinden uzaklaşan bir öğretmenin sınıfa olumlu bir enerji taşıması mümkün değildir. Eğitimde kaliteyi artırmayı hedeflerken, öğretmenlerin mutsuzluğu üzerinden ilerlemek, sonuçları önceden belli olan bir yanlıştır.
*Norm Fazlası Branşlarda Çözüm Önerileri*
Norm fazlası atamaların bir diğer önemli boyutu, bazı branşlarda atamaların yapılamamasıdır. Çünkü il genelinde belirli branşlarda büyük bir norm fazlası bulunmaktadır. Bu durum, hem eğitimin kalitesini düşürmekte hem de süreci daha karmaşık hale getirmektedir. Özellikle çözüm odaklı yaklaşımlar, bu sorunu minimize edebilir.
*En Çok İhtiyaç Olan Alanlarda Görevlendirme:*
Bu noktada yapılabilecek en etkili adımlardan biri, norm fazlası öğretmenlerin özel eğitim gibi büyük ihtiyaç bulunan alanlarda eğitilerek görevlendirilmesidir. Bu adım, yalnızca ücretli öğretmen sayısını azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda kamu zararını da önleyecektir. Özel eğitim öğretmeni ihtiyacının yoğun olduğu okullarda, norm fazlası öğretmenlerin bu ihtiyaçları karşılaması, hem eğitim sistemine hem de bütçeye büyük katkı sağlayacaktır.
*Birleştirilmiş Sınıflar ve Norm Fazlası Sorunu:*
Örneğin, tasarruf tedbirleri kapsamında ilkokullarda sınıfların birleştirilmesi, sınıf öğretmenlerini norm fazlası durumuna düşürmüştür. Ancak bu okullarda özel eğitim öğretmeni ihtiyacı devam ederken, bu ihtiyaç ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılmış ve norm fazlası durumdaki sınıf öğretmenleri resen başka ilçelere görevlendirilmiştir. Bu durum, hem eğitimde verimliliği düşürmekte hem de öğretmenleri mağdur etmektedir.