Yeniden açılan okullar: Danimarka ve Çin'den dersler

Koronavirüsün etkisi, çoğu okulun ne zaman okula geri dönebileceklerinden emin olmadığı anlamına gelse de, dünya okul hayatının diğer bölgelerinde olanlar geri döndü.

Danimarka’da ilkokullar neredeyse iki haftadır açıkken, Çin ve Tayvan’daki okullar da yeniden açılmaya başladı. 

Ancak gerçek olan bir şey var ki, bildiğimiz normal okul hayatı şu an oldukça uzak görünüyor: “Bu normal bir öğretim değil,” diyor Danimarka Kopenhag’daki Rygaards Uluslararası İlköğretim Okulu müdürü Shirley Jacobsen.

Örneğin okul zili çalmıyor. “Bunun bir anlamı yok,” diyor Jacobsen. Aynı anda çok fazla insanın mola verme veya okul içinde gezinme riskinden kaçınmak için kademeli öğle yemeği molaları ve ders saatleri ayarladıklarını açıklıyor.

Uyum Sağlama ve Üstesinden Gelme

Belki daha da temel sorun, ders vermenin nasıl değişmesi gerektiği. Çünkü yeni kurallara göre öğretmenler tek bir odada sadece tek bir sınıfa ders verebiliyor. Sınıflar arasında gidip gelmeyecek olan öğretmenler, birbirlerinin derslerini vermek zorunda kalıyorlar.

“Örneğin, müzik öğretmenimiz yalnızca 6. sınıf öğrencilerine ders verebiliyor. Bu öğretmenin diğer yaş gruplarıyla olan derslerini başka öğretmenler vermek zorunda,” diyor Jacobsen.

Sınıflar da çok daha küçük, çoğu ikiye bölünmüş durumda ve personel dönüşümlü olarak eğitim veriyor. Çocuklar ise eskiden öğrenme ortamının önceliği olan temas içeren katılımlar ve çember zamanları olmadan daha geleneksel şekilde oturup önlerine bakarak öğretmenlerini izlemeye mecbur oluyorlar.

Jacobsen, “Her çocuğa gün içinde oturması gereken ayrı bir masa vermek zorundayız, böylece birbirlerine çok fazla yaklaşma riskini azaltıyoruz,” diye ekliyor.

Okul gününde de önemli ölçüde değişikliğe gidilmiş durumda. Danimarka, Roskilde Skt Josef Uluslararası Okulu müdürü Dominic Maher okul gününü kademelendirdiklerini ve böylece çocukların 15 dakikalık farklı zaman aralıklarıyla okula girdiklerini anlatıyor.

“Okul gününün başlangıcını, okul çevresinin aşırı kalabalıklaşmasını önlemek için üç bölüme ayırdık. Ebeveynler çocuklarını okula getirdiklerinde, onları kapıda bırakmak zorundalar ve veda etmek için artık sınıflara giremiyorlar.”

Ellerini Tekrar Tekrar Yıkamak

El yıkama, karantina öncesi dönemde olduğu gibi, bir okul gününün en önemli etkinliği.

“Çocukların okula girmeden önce ve ardından gün boyunca ellerini yıkamaları için okula ek el yıkama tesisleri kurduk. Çocuklar oda değiştirmeden önce, yemekten önce, yemekten sonra, teneffüsten döndüklerinde ve daha bir çok kez ellerini yıkıyor. Toplamda ellerini altı ila sekiz kez yıkıyorlar,” diyor Maher.

Bunun aynı zamanda okuldaki diğer eşyaların kullanımı üzerine de zincirleme bir etkisi bulunuyor: Sanat malzemeleri, makaslar ve boyama kalemleri şu an ya kaldırıldı ya da çocuklar paylaşmamak koşuluyla kendilerininkini getirmek zorundalar.

Şanghay’daki Nord Anglia Çin Uluslararası Okulu müdürü Simon McRoberts’ın anlattıklarını dinleyince dünyanın diğer bölgelerindeki önlemlerin çok daha ekstrem olduğunu görüyoruz.

“Tüm personelin ve öğrencilerin okul alanına girmeden önce ateşleri ölçülüyor. Ateş derecelerini kaydetmek için okulun girişine yeni bir sistem kurduk ve 37.3’ün üzerinde ateşi olan herkese daha sık ateş ölçümü yapılıyor,” diyor McRoberts.

“Binamıza girerken, stratejik noktalara el dezenfeksiyon istasyonları ve kullanılmış maskeler için çöp kutuları yerleştirdik. Ayrıca, gün içinde herhangi birinin hastalanması durumunda götürülmesi için iki izolasyon alanı da kurduk. ”

Açık Havaya Çıkma

Küçük çocuklarla çalışmış olan herkes, tüm bunların – sürekli el yıkamaktan arkadaşlarıyla oynayamamaya kadar – bazı çocuklar için ne kadar zor olduğunu kafasında canlandırabilir.

Yeni sıkı önlemlerin bir sonucu olarak, okul günü saat 14:00’de bitecek şekilde kısaltıldı. Böylece yeni kuralların bunaltıcı hissettirme ihtimali minimuma indi. 

Maher, okulunun farklı bir yol denediğini söylüyor: Açık havada daha fazla ders yapmak. Maher’e göre bu sadece daha güvenli değil, aynı zamanda daha ilgi çekici ve eğlenceli bir alternatif.

“Daha fazla teknoloji gerektiren evde uzaktan eğitimden sonra okula geri döndük artık ve açık havada daha fazla şey yapmaktan çok keyif alıyoruz,” diyor Maher.

“Özellikle küçük sınıflar için açık havada bir şeyler yapmanın hoş olduğunu düşünüyorum ve onların koşmaya kesinlikle ihtiyaçları olduğunu görebiliyorum… Çocukların haftada ne kadar süre hareket ettiği ile ilgili çok konuşuluyor ve bu, çocukların bolca hareket etmesini sağlamanın başka bir yolu.”

Değişim Her Yerde

Değişimin, kütüphane kitaplarının dağıtımından çocukların birlikte oynayabileceği oyunlara kadar, okulların karantina sonrası açılış dönemine sağlaması gereken uyumun tam merkezinde olduğu görülüyor.

“Çocukların kütüphaneye gidip normalde olduğu gibi kitap almalarına müsade edemeyiz” diyor Jacobsen. “Dolayısıyla kütüphane görevlisi, kitapları, belirli bir sınıfa teslim edeceği kutulara koymak için bir sistem geliştirdi. Çocuklar kitapları kullandıktan sonra kitaplar tekrar kutuya geri koyuluyor ve tekrar güvenli olduğundan emin olmak için bir hafta boyunca orada kalıyor.”

Ayrıca öğretmenler çocukların eğlenceli, temassız oyunlar geliştirmelerine yardımcı oluyorlar. Örneğin birbirlerini aynalamak veya değişimin 2 metre arayla gerçekleştiği bayrak yarışları gibi.

Diğer oyunların güvenli oyun kurallarına uyup uymadıklarına karar vermek bazen zor oluyor. Örneğin insanlar çok iyi temizlenmiş bir Frizbiyi birbirlerine atabilir mi? Bu tür spesifik sorulardaki kuralların tam olarak ne olduğu henüz net değil. Bunlar okulların ve sağlık otoritelerinin ancak karşılaştıkça cevaplamaları gereken detaylara yönelik önemli sorular.

Danimarka’da birçok okulun ilk ve orta öğretimi aynı yerde birleştirdiğini belirtmekte fayda var. Bu, ilkokulların, bölünmüş sınıf derslerine ev sahipliği yapmak için şu anda boş olan ortaokulların sağladığı ekstra alandan faydalanabilmesi anlamına geliyor.

Diğer ülkelerdeki okullar -İngiltere gibi- büyük ölçüde bu lükse sahip olmayacaklar. Ancak, Jacobsen’a göre onlar da, çok amaçlı belediye salonları gibi yerel tesisleri kullanabilir ya da gün boyunca açık havada daha fazla ders yapabilirler. 

Yeni Bir Düzen

Eğitimciler okulları çocuklar için mümkün olduğunca güvenli ve ilgi çekici hale getirmek için ne yaparlarsa yapsınlar, Danimarka ve Çin’deki okullarda alınan ilk olumlu sonuç, hem öğrencilerin hem de personelin değişikliklere uyum sağlamaları ve sistemi devam ettirmeleri oldu. 

“Çocukların genellikle rutinleri ve düzeni sevdiğini düşünüyorum, bu yüzden bu durum aslında çok sayıda çocuk için gerçekten iyi işliyor,” diyor Maher.

McRoberts da Çin’deki personelin yeni gereksinimlere ve eğitimde yaşanan zorluklara uyum sağlama şeklinin olumlu sonuçlar verdiğini söylüyor. 

“Topluluk olarak bu süreçte birçok yeni beceri öğrendik. Bu süreç aynı zamanda meslektaşlığımızı da güçlendirdi. Personel birbirini desteklemek için büyük istek ve arzu gösterdi.”

Personel Güvenliği

Peki ya personel güvenliği?

Maher, tüm personelin yukarıda özetlenen yeni önlemleri ve onları güvende tutmak için yürürlükte olan diğer önlemleri görmeleri için okulların yeniden açılmasından bir gün önce okula getirildiklerini söylüyor.

“Öğretmenlerin güvenli bir çalışma alanına geldiklerini bilmenin rahatlığını yaşamalarından emin olmak istedik”, diyor. “Örneğin, mutfak alanına doğru giderken yerde bantlar bulunuyor, böylece tek bir yöne doğru gidiyoruz ve birbirimize çarpmıyoruz; buzdolabı ve mikrodalganın yanında el dezenfektanı var ve kahve almadan önce ve sonra ellerimizi dezenfekte etmek zorundayız.”

“Tüm bunların üstünden birlikte geçtik ve sonunda işe dönmekten mutlu ve rahat olduklarını gördüm.”

Ülkeler normale dönmeye çalıştıkça, kurallar farklılaşacak ve gereksinimler değişecek. Okulların yeniden açılması ile ilgili “herkese uyan tek bir yol” bulunmuyor.

Ancak tekrar okulda olma hissi tüm yeni kurallara değer, diyor Maher: “Geri dönmek harika.”

Çeviri: Özlem Öztürk

Kaynak: https://www.tes.com/news/coronanvirus-reopened-schools-show-new-normal