Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Çocuğunu çok seven, onu en iyi şekilde yetiştirmek için var gücüyle çabalayan bir annenin 7 yaşındaki oğlu, okulda arkadaşlarıyla sorun yaşıyordu. Çocuk
okula gitmemek için her sabah annesine yalvarıyor, evden çıkmak bir türlü mümkün olmuyordu. Sorununu tek başına çözemeyeceğini anlayan bu anne, pedagojik danışmanlık almaya karar vermişti.
Görünen oydu ki anne, çocuğuna çok bağlıydı. Çocuk o güne kadar annesiz bir şey yapmamış, özgürleşememiş, annesinin gölgesinde yetişmişti.
Annesiyle baş başa kaldığında, dış dünyanın ne kadar acımasız olduğu, insanlara çok güvenmemesi ve
kendi ayakları üzerinde güçlüce durması gerektiği mesajını alıyordu. Belli ki bu anne, çocuğunu dış dünyanın sorunlarından korumak istiyordu. Ancak kullandığı yöntem çocuğu güçlendirmemiş, özgürleştirmemiş, aksine içe kapanmasına yol açmıştı.
Çocuğunu korumak için sürekli kol kanat geren, başına bir şey gelecek diye kaygı taşıyan anne babaların çocukları, güçlü gibi görünseler de derin kaygılar edinmişlerdir. Böylesi çocuklar sevgiyle büyüseler bile, dış dünyaya karşı zayıf, güçsüz ve çekingendirler.
Birçok anne baba koruyucu ebeveynliğin doğru olmadığını bilmesine rağmen, içindeki kaygılardan bir türlü kurtulamaz, çocuklarının gelişimi için ihtiyaç duyulan
özgür ortamı sağlayamaz. Çünkü çocukluk dönemi baskı altında ve kısıtlanmış özgürlüklerle geçen kişiler,
yaşadıkları ruhsal problemleri ancak ebeveyn olduklarında hissetmeye başlarlar.
Sıradanmış gibi görünse de bu sorunun kişinin farkındalığının artması veya eğitim seviyesinin yükselmesiyle çözülmesi pek de mümkün değildir.
Çocukluk yıllarında başlayan duygusal problemleri çözmek; bilmek ve öğrenmekle değil, yaralanmış duyguların onarılmasıyla ve kaybedilen gerçek kendiliğin yeniden oluşturulmasıyla mümkün olur.
Adem Güneş