YENİ ATANAN ÖĞRETMENLERE 

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Günümüzde öğretmenliğe başlama ritüeli öylesine güçleşti ki, tüm bunları başarmanızdan ötürü yürekten kutluyorum genç meslektaşlarımı. Ufkunuz ve yolunuz hep açık ve başarılarla dolu olsun. Dünyanın bu en kadim görevi şahsınızda yeni bir itibar ve ışığa kavuşsun. 

Bilirsiniz, Mustafa Kemal Atatürk, öğretmenlerin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda nasıl canla başla çalıştıklarını yakından izlemiştir. Yurdumuzun düşmanlar tarafından paylaşıldığı sırada zamanın öğretmenleri “Öğüt Kurulları” oluşturarak halka ulusal bağımsızlık, Ulusal Kurtuluş Savaşı düşüncelerini öğretmiş, yaymış ve benimsetmişlerdir. Öğüt Kurulları’nın yanı sıra öğretmenler örgütlenmiş birçok eğitim kuruluşu ile birlikte Milli Kongre Cephesini kurmuşlardır. Milli Kongre Cephesi, düşmanların İzmir'i işgal ettikleri günlerde Sultanahmet Mitingini hazırlayan cephedir. Ayrıca bu mitingin konuşmacılarından çoğu da öğretmenlerdir. Temennim odur ki, sizler de ülke tehlikeye düştüğünde tıpkı o öğretmenler gibi yol açacak, yol gösterecek ve önderlik edeceksiniz ulusa.

Öğrencileri, öğretmenleri, okulu çok seven Başöğretmen Atatürk yurt gezilerinde okullara uğrarmış bildiğiniz gibi. Ders dinler, öğrencilere sorular sorarmış. Öğretmenlerle konuşur, her yerde öğretmenliğin yüceliğinden söz açarmış.

Belki şunu bilmiyorsunuzdur; Mustafa Kemal Atatürk, sınıfta oturmayı çok severmiş, çocuklar olsun ya da olmasın... Ben bu ayrıntıyı hiç unutmadım meslek hayatım boyunca. Onun boş da olsa bir sınıfta oturması hem hüzünlü gelmiştir bana, hem de çok anlamlı. Sanırım izler yoluyla topluma ve onların en küçük temsilcileri olan çocuklara ilişkin düşünce ve gözlemlerini geliştiriyordu bu şekilde.
Siz de gireceksiniz artık sınıf denecek o odalara, birer harf iliştirilmiş tek göz birer oda… Bütün vatan toprağı nasıl sığarsa yüreğe, siz de öyle sığacaksınız oraya.. Yanı başına yerleşeceksiniz ellerinizin, sözlerinizin, türlü çeşit yerlerden gelmişliğinizin ortak arsasına birikeceksiniz. Patnos’tan, Yozgat’tan, Kırıkkale’den, Tunceli’den, Ordu’dan, Malatya’dan, Aydın’dan, Kayseri’den, Ahlat’tan,
Trabzon’dan gelmiş olacaklar. Ya da siz gideceksiniz oralara… Van’dan gelmiş olacaklar, çok üşüyerek, Cizre’den, Silopi’den, Nusaybin’den gelmiş olacaklar…
Bütün bir vatan toprağı kokacaksınız. Birbirinizden daha yakınınız olmayacak belki. 

Babalar ve anneler hayatın çok aç kollarına bırakmış olacaklar kendilerini, o öğüten çarpıntıya...

Bazen paydostan sonra çıkmayarak sınıfta otururum ben de. Arkalarından boşalmış o sınıf öylesine konuşkan olur ki aslında; bilmeyen bunu sessizlik sanır… Gelip boğazınızda durur sözleri sınıfın. Sıranın altında unutulmuş o beslenme çantasından söz açar bazen. Bir beslenme çantası sizce ağlatabilir mi insanı? Evet, yapabiliyor. Ya o askıdaki düğmeden umudunu kesmiş hırka? İlikler mi yüreği umuda? Evet, ilikliyor umuda, hem de sımsıkı.. Ağrısı göçlerde morarmış bir yara anlatınca diner mi? Sınıf söyleyince dinmese de, sizin dindirmeye gücünüz artacak.

Lütfen bunu sık sık yapın. Çocuklar gittikten sonra sınıfta kalın, size söyleyecek çok şeyi olacak sınıfın. En kuytu sırları, en çıplak insanlığı göreceksiniz. Kalanlar gösterilenlerden ya da baktıklarımızdan hep daha fazlasıdır çünkü. Kendinizi ve onları daha iyi tanımak için yapın bunu. Her hangi birinin sırasına oturun, onun perspektifinden günü yeniden yaşayın hayalinizde. Onun neden öyle olduğunu anlamanıza da yardımcı olacak bu. Onların kederlerinin, sevinçlerinin, varlıklarının tümünden yapılma olduğunuzu göreceksiniz. Onlardan öğrenmiş, onlarla anlam bulmuş çok kıymetli bir tümce olduğunuzu göreceksiniz.

Siz onlara her harfin bir melek olduğunu öğreteceksiniz.Onlar da size her çocuğun kalbinin ayrı bir kokusu olduğunu öğretecekler. Siz onlara hayatın bilgisini öğrettiğinizi sanırken onlar size yüreğinizin şu ana dek tanışmadığı kıvançları, umutları, sevinçleri tattıracaklar. 

Çok öğreteceksiniz evet ama çok fazla da öğreneceksiniz. Şimdiye dek öğrendiklerinizden çok fazlasını… Siz türküler öğretirken, asıl gamlı türkülerin çocukluğun gurbetinden yazıldığını öğreneceksiniz. 
Kimi babaların sabah evden çıkarken alınlarına bıraktıkları sıcak dudakları, kimi babaların evlere hiç uğramadığını, kimi annelerin uykuyu çocuklarından daha fazla büyüttüklerini göreceksiniz. Ama, bir yanı evlat kokusu, bir yanı deprem korkusu anneleri de bileceksiniz… Bir de bayramlarda kimi annelere ve babalara gidilemediğini…

Çocukluğun hiçbir şeye sığmayıp taştığını, olunacaksa bir okul bahçesi gibi bir öğretmen olmak lazım geldiğini öğreneceksiniz.
Onları dinleyin, onları sevin. Göreceksiniz başka hiçbir meslek böyle sevgiden doğmuş değil.
O uzak dağların karının erimesi için varsınız, eriteceksiniz. En buz tutmuş aklı, en kararmış yüreği, en yalnız yitiği siz bulacak, siz kurtaracak, siz ışıtacaksınız. 

Yolunuzun ucu hangi vatan parçasına açıldıysa orayı aydınlığın başkenti yapacaksınız. Alnınızdaki bilgi çelengi hiç solmasın.

SERAP ERDOĞAN AYMELEK

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber