Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Prof Whitty ayrıca Covid-19'un en az dokuz ay boyunca zor olacağını söyledi.
2020'de aşı olma ihtimalinin düşük olduğunu, ancak başarılı bir aşının 2021-22'de bir sonraki kışa hazır olmasının "makul bir şansı" olduğunu söyledi.
Profesör Whitty, COVID-19’un en az dokuz ay boyunca okullarda çeşitli zorluklara yol açacağını öngördüğünü de belirtti.
2020 bitmeden aşı bulunma ihtimalinin çok düşük olduğunu, ancak önümüzdeki 2021-22 kışında başarılı bir aşının geliştirilmesinin “oldukça muhtemel” olduğunu sözlerine ekledi.
İngiltere hükümeti, tüm yaş gruplarından bütün öğrencilerin Eylül ayında tam zamanlı olarak okula dönmesinin beklendiğini açıkladı. İskoçya’da okullar çoktan açıldı.
Profesör Whitty, “Okula gitmemek, birçok çocuğa okula gitmekten daha fazla zarar verebilir,” dedi.
“Ayrıca hem Birleşik Kralık hem de dünyadaki diğer ülkelerin verilerine bakıldığında, çocukların semptom gösterip ağır bir hastalık geçirme ve hastaneye yatma oranlarının yetişkinlere göre çok düşük olduğu açıkça görülüyor,” diye ekledi.
Whitty’nin bu açıklamaları, dört Birleşik Krallık ülkesinin sağlık bakanları ve yardımcılarının “risksiz seçenek yok” açıklamasının ardından geldi ve ebeveyler ile öğretmenlerin okulların yeniden açılmasının yol açacağı riskleri ve faydaları anlamaları açısından son derece önemliydi.
İşçi Partisi milletvekili Lucy Powell, Eğitim Bakanlığı’nın ebeveynler ve öğretmenler için daha fazla “netlik” sağlaması, koronavirüs temas izleme programını geliştirmesi ve daha yaygın test yapması (belirti göstermeyen insanlara da) durumunda okulların daha büyük bir güvenle açılabileceğini söyledi.
Ebeveynlerin bilmesi gerekenler
Profesör Whitty röportajında, okula gitmedikleri takdirde çocukların “uzun vadede zihinsel ve fiziksel sağlık sorunları” yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteren “ezici” bilimsel kanıtları vurguladı.
Virüs sebebiyle hayatını kaybeden çocukların hastalığa yakalanmadan önce “çok ciddi” sağlık sorunları olduğuna da dikkat çekti.
Ulusal İstatistik Ofisi’nin yaşla ilgili son verilerine göre, İngiltere ve Galler’de Mart ile Haziran ayları arasında 19 yaşın altında “COVID-19 sebebiyle” hayatını kaybedenlerin sayısı 10 iken 20 yaş ve üzerinde bu rakam 46.725’e çıkıyor.
İngiltere Halk Sağlığı Departmanı tarafından yürütülen bir çalışmaya göre, Haziran ayında İngiltere’de anaokulu veya ilkokula giden bir milyondan fazla çocuktan 70 çocuk ve 128 personel enfekte oldu.
Çalışma, o dönemde tespit edilen 30 salgının çoğunun muhtemelen personelden personele veya öğrenciye bulaşmadan kaynaklandığını ve yalnızca iki salgının öğrenciden öğrenciye bulaşma sonucu ortaya çıktığını gösteriyor.
Araştırma ayrıca, Haziran ayında okula giden çocukların koronavirüse evde yakalanma olasılıklarının okula göre daha yüksek olduğunu öne sürüyor.
Profesör Chris Whitty, resmi olarak Birleşik Krallık ülkelerinin tüm baş sağlık görevlileri adına konuştu. Ancak bu röportaj, virüsün nasıl geliştiğine dair kendi görüşleri hakkında çok daha fazlasını da ortaya koyuyor.
Okulların açılmasıyla birlikte daha fazla sayıda ebeveynin de işe dönmesiyle muhtemelen virüs yayılımının artacağına ve bunun başka alanlarda kısıtlamalar gerektirebileceğine inanıyor.
İnsanların durumu kabul etmesi gerektiğini ve sonbahar ile kış mevsimlerinin gelişiyle birlikte baskıların da artacağını söyledi.
İnsanları, ekonomiye daha fazla zarar vermeden virüsten korumak için “daracık bir yoldan” yürünmesi gerektiğini ve “bu yolda hileye yer olmadığını” belirtti.
Virüsün daha genç yetişkinler arasında yayılması durumunda, yaşça büyük ve daha savunmasız yaş gruplarının riske gireceğini öne sürdü. Virüsün varlığını ciddi şekilde en az dokuz ay daha hissedeceğimizi düşündüğünü söyledi.
Whitty, çocukların okula geri dönmesi gibi hayati önem taşıyan bir hedef için ödenmesi gereken bedel buysa, kısıtlamaların devam etmesini ve gerektiği takdirde sıkılaştırmasını kabul edecek gibi duruyor.
Çocuklar virüsü büyükanne ve dedelerine yayacaklar mı?
Whitty, “çocuktan yetişkine bulaşmanın, yetişkinden yetişkine bulaşmadan çok daha az olduğu görülüyor,” dedi.
Okulların yeniden açılmasının ev halklarını başka şekillerde birbirine bağlayacağını söyledi – örneğin, velilerin okul kapılarında buluşması veya işe dönmenin bir sonucu olarak başkalarıyla yakınlaşması.
“Okulların açık olması muhtemelen virüs yayılımında bir miktar artışa yol açacaktır, ancak bunun çoğu dolaylı olacak,” dedi.
Okul çalışanları risk altında mı?
Profesör Whitty, verilere bakılacak olursa, çalışanların virüsü diğer çalışanlara yaymasının, “çalışanların virüsü öğrencilerden kapmasından daha önemli bir mesele haline gelebileceğini” söyledi.
Diğer işyerlerinde olduğu gibi, enfeksiyonları tetikleyen unsurun “personelin bir araya gelmesi ve virüsü birbirine yayması,” olduğunu söyledi.
“En iyi önlemlerle bile bulaşma riskini 0’a indiremeyiz ve biz bunun farkındayız, bilmiyormuş gibi davranmak da istemiyoruz.”
Epidemiyolog Profesör Sian Griffiths, BBC’ye verdiği röportajda, okula dönen personelin – ve aynı şekilde iş yerlerine geri dönen ebeveynlerin – düzenli olarak el yıkama ve hapşırırken ağzı ve burnu kapama gibi hijyenle ilgili “basit önlemleri” hatırlamaları gerektiğini söyledi.
“İnsanların virüsün yayıldığını unuttukları bazı yerler personel odası, yemekhane ve işyerindeki mola odaları gibi yerler… Hastalık, ev dışındaki durumlarda işte bu şekilde yayılıyor.” dedi.
Okullar tamamiyle güvenli olabilir mi?
Profesör Whitty, hijyen ve temizlik önlemlerinin alınmasıyla riskin en aza indirilebileceğini söyledi, ancak herhangi bir iş yerinde olduğu gibi “riskin sıfıra ineceğini söyleyemeyiz” uyarısında bulundu.
NASUWT (Birleşik Krallık genelinde öğretmenleri temsil eden bir sendika) üyesi öğretmenler, sosyal mesafe ve hijyenin “kritik öneminin” kamu sağlığı sorumlularının yaptıkları açıklamalarla pekiştiğini söylediler.
National Education Union (Milli Eğitim Birliği), hükümeti enfeksiyonlarda ani artış olması durumunda bir “B planı eksikliğiyle” ve öğrencileri ve öğretmenleri yarı yolda bırakmakla suçladı.
Hükümetin enfeksiyonların artması halinde derslerin güvenli bir şekilde devam etmesini sağlamak için personel tedariğinin yanı sıra fazladan alan arayışında olması gerektiğini ekledi.
Eğitim Bakanı Gavin Williamson, okulların yeniden açılmaya hazır hale gelmesi için bakanlıkların “ellerinden geleni yaptığını” belirtti.
Sunday Times’a yazdığı yazıda her ebeveyne ve öğrenciye okulların “onlar için hazır olduğuna” dair güvence vermek istediğini ve bu yıl sonbaharda okula dönmenin “her zamankinden daha önemli” olduğunu söyledi.
Burnage Academy’de müdür olarak görev yapan Helen Carter, okulun öğrencileri için “çok farklı” görüneceğini söyledi.
Okulun “farklı sınıf grupları” için beş ayrı girişi olacağını ve çocukların sadece beden eğitimi ve teknoloji ve tasarım gibi belirli branş dersleri için sınıf değiştireceklerini belirtti.
Carter, okul kampüsünün “olabildiğince güvenli olduğu ve çocukların okula geri dönmeleri gerektiği” konusunda bazı ebeveynleri ikna etmesi gerekeceğini öngördüğünü de sözlerine ekledi.
“Uzun zaman oldu, eğitimlerine yeniden katılmaları gerekiyor – ve bu aynı zamanda bir akıl ve ruh sağlığı meselesi. Çocukların, öğretmenlerin kendilerine bakacak ve öğrenimlerinde ilerleme sağlamalarına yardımcı olacak en iyi konumda oldukları yerler olan sınıflara geri dönmeleri gerekiyor.” dedi.
Okulda maske takılmalı mı?
Öğrencilerin bu ay sınıflara döndükleri İskoçya’da, güvenlik önlemleri ve sosyal mesafeyi koruma konularında öğrencilerden ve ebeveynlerden şikayet geldi.
Edinburgh’daki bir okul, öğrencilerden ve personelden sınıf değiştirirken maske takmalarını istedi.
Dünya Sağlık Örgütü, ergenlerin de yetişkinler kadar virüs bulaştırabileceğini öne süren kanıtları örnek göstererek, 12 yaş ve üstü çocukların ulusal tavsiyeler doğrultusunda maske takmaları gerektiğini söyledi.
Çocuk Bakanı Vicky Ford verdiği demeçte, çocukların okulda “yüz maskesi takmak zorunda kalmamaları gerektiğini” çünkü diğer çocuklarla küçük gruplar oluştururlarsa zaten yakın temaslarının kimler olduğunun ortaya çıkacağını söyledi.
“Kiminle aynı ortamda bulunduğunuzu bilmediğiniz toplu taşıma araçları veya alışveriş merkezleri gibi yerlerde durum elbette çok farklı,” dedi.
“Ancak okul ortamında, çocuklar ve ergenler istikrarlı gruplarda tutulacaklar. Bu da, bir salgın çıkarsa durumun çok hızlı bir şekilde yönetilebileceği anlamına geliyor.”
Peki ya R Oranı ve aşı?
En yeni hükümet tahminine göre, R sayısı – enfekte bir kişinin virüsü başkasına bulaştırma oranı – 0.9’dan 1.1’e yükselecek; bu da enfeksiyonların artabileceği anlamına geliyor.
İngiltere hükümeti geçtiğimiz günlerde 1,288 yeni vaka bildirdi.
Profesör Whitty, “Kış bitmeden önce kitlesel kullanıma hazır etkili bir aşı bulunursa çok şaşıracağını” belirtti.
İnsanlar olağanüstü hızda bir aşı geliştirmeye çalışırken virüsün en azından önümüzdeki dokuz ay boyunca “ciddi bir sorun” olmaya devam edeceğini söyledi.
Çeviri: Zeynep Topal
Kaynak: https://www.bbc.com/news/amp/uk-53875410?__twitter_impression=true&s=09