Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Belki de çocuklarımızın geleceğini belirleyecek olan
üniversite sınavı değil, bizim yaklaşımımızdır.
Ve belki de anne / baba olarak bu süreçte hangi duyguları yaşadığımızı, hangi düşünceler içinde olduğumuzu çocuklarımızın ne kadar önemsediklerini bilseydik, bambaşka düşünür, bambaşka hisseder, bambaşka konuşurduk.
Peki acaba biz bu süreçte gerçekten doğru bir yaklaşım sergiliyor muyuz?
Sizce de biz anne babalar bu "başarı" olayını biraz abartmıyor muyuz?
Oysa ki bilimsel araştırmalar gösteriyor ki sürekli bir kaygı hâli, öğrenme güçlüğü oluşturuyor.
Hem bir eğitimci olarak hem de bir anne olarak tavsiyemdir. Doğan Cüceloğlu'nun Başarıya Götüren Aile kitabını okumadan karar vermeyin. Kitabın adı sizi yanıltmasın. Bu kitap başarıya bakış açınızı da değiştirebilir.
Okumayacak olanlar için en azından şu kadarını söyleyeyim, çocuklarınızı sınav sistemi ve beklentiler karşısında savunmasız ve yalnız bırakmayın.
Sizlere bu konuda kızlarımla yaşadığımız iki konuşmayı anlatmak istiyorum. Amacım kendi tecrübemi paylaşarak bu konuda bir farkındalık oluşturmak ve böylece belki bir annenin ya da babanın bir gencimize bir çocuğumuza nefes olmasına katkı sağlamak.
Bundan 4 sene önceydi. Büyük kızım o zaman 12. sınıf öğrencisi. Üniversite sınavına hazırlanıyor. Bir gün odasına girdim, masasında hem ders çalışıyor hem de ağlıyor. Şaşırıyor, ne olduğunu soruyorum. Gözyaşları hızlanıyor, silmeye yetişemiyor. Tekrar soruyorum, konuşmaya başlayınca daha da çoğalıyor ağlama isteği. Hem ağlıyor hem gözyaşlarını siliyor hem de anlatıyor.
Sınava 4 ay kaldı. 4 ay. Ve ben hazır olacak mıyım belli değil. Herkes benden büyük bir başarı bekliyor. Herkes... Sen... Babam... Hocalarım... Herkes... Beklenen başarıyı elde edemeyebilirim...
Karşısına oturuyorum. Sakin ve kendimden son derece emin bir şekilde konuşmaya başlıyorum.
Kim senden ne bekliyor bilmiyorum kızım. Ama kendi adıma konuşayım, benim senden beklediğim iyi bir insan olmandı; sorumluluklarını yerine getirme konusunda elinden geleni yapmandı ve ben beklediğimi her zaman buldum sende. Şimdi bu sınavda sen sıfır puan alsan ve hiç dert etmesen, emin ol ben de hiç dert etmem. Sen ne kadar üzülürsen, ben de o kadar üzülürüm, sen üzüldün diye. Ve eminim baban da aynen böyle düşünüyor. İstersen geldiğinde soralım, bak gör kelimesi kelimesine aynı şeyleri söyleyecek.
Kızımın nasıl yavaş, küçük ama derin bir nefes aldığını gördüm. O an istedim ki bu nefesi tüm çocuklar, tüm gençler alsın. Tüm anneler böyle söylesin. Ben kendim üniversite sınavına hazırlanırken kızımın yaşadığı bu baskıyı yaşamadım. Kimse benden okumamı, başarılı bir öğrenci olmamı beklemedi. Tamamen özgür irademle çalıştım ve eğitim fakültesini kazandım. Bunun nasıl bir gönül rahatlığı olduğunu biliyor ve tüm gençler için diliyorum. O gün kızımla konuşmaya bu duygu ve düşüncelerle başladım. Ve kızım nefes aldı. Gülümsedi, huzur buldu. Babasından da aynı cümleleri duyunca tamamen rahatladı. Bundan sonra olanlar beni de çok şaşırttı. Başkalarının beklentileri kızımı hiç germedi. O andan itibaren kızım müthiş bir yoğunlukta ders çalıştı. Hem de huzurla. Hatta zevkle. Bu konuşmayı yaptığımız günlerde Doğan Cüceloğlu'nun Başarıya Götüren Aile kitabını okuyordum. Doğrusu kitaba başlarken içimden sitem ediyordum Doğan Cüceloğlu'na. Sen demi Doğan Hoca..? Diyordum. Oysa ki kitap tam da benim kızıma karşı gösterdiğim yaklaşımı tavsiye ediyormuş. Dahası bu yaklaşımın çocuğa vereceği iç huzurdan ve bu huzurun çocuğa öğrenme kolaylığı sağlayacağından da bahsedilmiş kitapta. Ben bunları, kızımla yaptığım konuşmanın sonrasında okudum ve kitabın ne kadar doğru tespitlerle dolu olduğunu kızımda bire bir gözlemledim hayretle. Bir sene sonra da aynı konuşmayı küçük kızımla yaptık. TEOG sınavı yaklaşırken. Ve yine etkisi aynı şekilde çok güzeldi.
Yaşadığım ve gözlemlediğimiz bir çok olaydan sonra iyice ikna oldum ki çocuklarımız bizim onlardan beklentilerimizi, onlar hakkındaki düşüncelerimizi zannetiğimizden daha çok önemsiyorlar. Ve biz belki de işe tam da buradan başlamalıyız. Kendimizden.
Tüm çocuklarımız için güzel bir gelecek dileklerimle...