Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
UCUBUE EĞİTİM SİSTEMİNDEN ŞİMDİ DEĞİLSE, NE ZAMAN KURTULACAĞIZ?
Eğitim mevzuatını iyi bildiğimi düşünüyorum. Mevzuat sanıldığının aksine bence çok iyi. Eğitim mevzuatımızın büyük ölçüde eğitim bilimleri ile örtüştüğünü, ideal olanı kurallara bağladığını gözlemliyorum. Örneğin;
I – Genel amaçlar:
Madde 2 – Türk Milli Eğitiminin genel amacı,Türk Milletinin bütün fertlerini,
1. (Değişik: 16/6/1983 - 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk
milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren;
ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere
dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını
2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;
3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak
bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;
Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş
uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.
Bu okuduğunuz metin, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu (Yıl 1973). O yılların şartlarını düşünürseniz ne kadar ileri görüşlü, vizyon ve misyonlarını içinde barındıran bir metin. Üzerinden neredeyse yarım asır geçmiş ( 47 yıl ), hala şu tespitlerimizin % 20 sini başarabilmiş değiliz.
Gelin şu 2. Maddesinin 2. Fıkrasına yeniden bir göz atalım; "Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek."
Bugün biz okullarımızda bunlardan hangisini veya hangilerini başarabiliyoruz? Allah aşkına söyler misiniz, bu vasıflarla donatılan bir gençlik yetiştirmiş olsaydık, bu ülke, nerelerde, olurdu. Peki bizim elimizi kolumuzu tutan kim, neden yapmıyoruz?
Bu da aynı maddenin 3. Fıkrası; "İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak
bir meslek sahibi olmalarını sağlamak."
Buyurun her bir öğrencinin kendi ilgi, istidat ve kabiliyeti ölçüsünde yetiştirilmesini istiyor.
O zaman yönlendirme yapmamız gerekiyor. Ama biz hala herkesi aynı tornadan kalem gibi çıkarma derdindeyiz. Onu da elimize yüzümüze bulaştırıp, piyasaya şekli şemali olmayan ürün sürüyoruz. Ardından da dönüp bu genlik neden böyle diyoruz. Bizim eserimiz!
Son zamanlarda sınav soru kalıplarını değiştirmeyi, yenileşme olarak satmaya başladık. Aman Allahım! Yine kısır döngümüz devam edecek, yine milyonlarca gencimizi vasıfsız, işsiz, güçsüz, mesleksiz heba etmeyi sürdüreceğiz.
(Türk Eğitim Tarihi 1. Bölümden)
04.04.2020
Mustafa TAHSİN