Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Çocuklar ilköğretim döneminde görev almayı çok severler. İş yapmak için birbirlerini ezercesine koştururlar.
Mesela “Öğretmenler odasında çantamı unuttum gidip alır mısınız ?” deyin bütün sınıfın koştuğunu görürsünüz. “Ben gideyim, ben gideyim” diye yalvarırlar.
Bir kitap verin, bunu yan sınıfın öğretmenine götürmelerini isteyin. Beş kişi koşar. İki kere aynı kişiyi yolla “hep o gidiyor, biz niye gitmiyoruz?” diye hesap bile sorarlar.
Bizim sınıfta en önemli görevlerden biri de kantinden su ya da soda almaktır. Elimi çantama attığım anda bazıları olayı hemen kavrar, yanıma gelir.
“Ben gideyim mi ?” der.
Ben de sınıfta haksızlık olmasın diye her seferinde başka kişileri yollamaya çalışırım.
Bir gün gene kantine gidilecek. Çınar ve Ahmet’i yanıma çağırdım. 1.25 lira verdim. “Birlikte gidip alın” dedim. Önce 1.25 i biri aldı. “Ooo paraların hepsi sende, biri bende olsun” diye konuşmaya başladılar:
- 1 lira sende olsun, 25 kuruş bende.
- Hayır 25 kuruşu sen al, 1 lirayı bana ver.
Parayı kim tutacak bir türlü paylaşamıyorlar. Neyse anlaştılar nihayet. Koşa koşa çıktılar. Nasıl mutlular anlatamam. Ben de arkalarından seslendim:
-Tartışmayın, birlikte alın gelin.
Aradan baya bir zaman geçti. Bunlar gelmedi. Acaba kantin kapalı mı diye düşündüm. Merak ettim. Dışarı çıkıp baktım.
“Birlikte getirin” dedim ya, bunlar soda şişesini ikisi birlikte taşıyor.
-Sen alttan tut, ben üstten.
-Sen daha çok elliyorsun.
-Hayır sen daha çok elliyorsun.
-Alttan çok tutuyorsun.
-Sen de üstten daha çok tutuyorsun.
Konuşuyorlar sürekli. Bir de yan yan yavaş yavaş geliyorlar. Karşıdan öyle komik görünüyorlar ki! Sınıfa girdiler. Büyük bir özenle sodayı bana verdiler.
Görev en iyi şekliyle tamamlanmıştı. “Öğretmenim, sonrakine de biz gidelim olur mu” diye de benden söz istediler. Bir de “sodanın kapağı bizim olabilir mi?” dediler.
Nasıl bir görev aşkıdır anlamadım.
İnsan bu aşkla dağları deler valla.
I lovee hazır askerlerim I lovee
Alıntı: Tülay Olcum