Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Öğretmenlik yaptığım yıllarda tembellik yapan öğrencilerin sınıfı geçmek, sınavlarda başarılı olmak için daha fazla çaba sarf ettiklerine, daha çok yorulduklarına şahit oldum. Stanwood Cobb’un “Gerçek Türkler” adlı eserini okuduğumda, Türk toplumunun tembellik davranışlarının kültürel dinamiklerini de irdeleme fırsatım oldu. Cobb (2006) “Gerçek Türkler” adlı eserinde Türklerin; sahil ya da yol kenarlarına oturup olup biteni seyretmeyi, sigara içip uzaklara bakmayı, hayal kurmayı, tembel tembel oturup sohbet etmeyi çok sevdiklerini, az çalıştıkları halde hemen yorulduklarını, Osmanlı devletinde yaşayan azınlıkların ise daha çalışkan ve daha üretken olduklarını ileri sürmektedir.
Türkler tembel bir toplum mudur, yoksa tembel olmayı öğrenmekte midir? Türklerin tembel olduklarını düşünmüyorum ancak Türklerin genel olarak tembel olmayı öğrendikleri kanaatindeyim. Türk toplumunun büyük bir çoğunluğu, tembelliği anne-babasından, sosyal çevresinden ya da etkileşim içerisinde bulunduğu gruplardan öğrenmektedir. Bu çevrelerin çoğunluğunda, öğrenme ve araştırmaya dayalı çabalar desteklenmemekte ya da küçümsenmektedir. Sürekli kitap okuyan çocuğa anne ya da babası, “Çok okursan gözlerin bozulur.” ya da “Okuyup da sarı saraya sarı katip mi olacaksın?” ifadeleri ile tepki göstermektedirler. “Başımıza icat çıkarma.” özlü sözü üzerine onlarca kitap yazılabilir. İcat çıkarmadığınızda yaratıcı düşünme, problem çözme, inovasyon ve girişimcilik ortaya çıkmamaktadır. Ayrıca merakın iyi bir şey olmadığı, insanların başına gelen her türlü felaketin meraktan kaynaklandığını ileri süren kalıp yargılarımız, atasözlerimiz ve veciz sözlerimiz bulunmaktadır.
Kültür toplumların yaşam, geçim ve düşün biçimi üzerinde etkili olur. Sanayi toplumlarında sürekli üretim esas olduğu için kısıtlı zaman diliminde karın doyurmak, zamanı etkili kullanmak için “fast food” türü mekânlar daha fazladır. Kırsal alan kültürü baskın toplumlarda ise yemek bir seramonidir. Yemeğe ayrılan zaman dilimi arttıkça, etkinlikler de artar. Yemekten sonra kahve, kahveden sonra keyif çayı içilir. Keyif çayı içilmeden sofradan kalkılmaz. Dünyada yemekten sonra kahve içip akabinde de keyif çayı içen başka bir toplum bulmak oldukça zordur.
Çocuklar öğrenmelerini, sosyal öğrenme üzerine oluşturmaya başladıklarında ebeveynlerinin davranış örüntülerini de taklit etmeye başlarlar. Tarlada çalışan çiftçinin her 20 dakikada sigara ve çay molası vermesi, çocuğun da çalışma ile mola arasında ilişki kurmasına, yetişkin olduktan sonra da benzeri davranışlar sergilemesine neden olur. Süreç zamanla yerleşik hale gelir ve zamanı etkili kullanamayan, sürekli izin ve mola isteyen bir yapı ortaya çıkar.
Toplumlarda en yaygın olan tembellik biçimi oblomovluktur. Oblomovluk, bilinçli tembelliktir. Çalışması gerektiğini bilir ama bir türlü kendisini harekete geçirecek enerjiyi kendisinde bulamaz. Oblomovluk sürekli yorulan, sürekli mola veren ve tembelliğin pekiştiği toplumlarda bir üst değer haline gelmeye başlar. Tembellik toplumlarda bulaşma etkisi gösterir.
Tembeller zamanlarını, enerjilerini ve zihinlerini etkili kullanamadıkları için daha çok yorulurlar. Dönem içinde zamanını etkili kullanamayan gençler, başarısızlıklarını telafi etmek için yaz okulundan ders alırlar. Sıcaklığın 35-40 derece olduğu ortamlarda akranları tatil yaparken onlar yaz okulunda derse girerler. Yaz okulu ile birlikte hem yaz aylarını değerlendiremezler hem de yeni eğitim öğretim yılına dinlenmeden girdikleri için yeniden başarısız olurlar. (Not: Erken mezun olmak için yaz okulundan ders alan öğrencileri tenzih ederim.) Düzenli olarak derse çalışan öğrenciler hem derslerindeki başarılarını artırırlar hem de LGS ve YKS’ye hazırlandıkları için üst düzeyde başarı elde ederler. Örneğin, eğitim fakültelerindeki öğrenciler dönem içinde eğitim kodlu derslere günü gününe çalışıp düzenli takip etmedikleri için, bilgi eksikliklerini dershanelerde kapatmaya çalışmaktadırlar. Bu da, onların hem daha çok yorulmalarına hem de daha çok maddi kayba uğramalarına neden olmaktadır.
Başarının en büyük meydan okuyucusu hazza odaklaşmaktır. Hazza odaklaşıp haz merkezli karar vermek, hazza abone olmak, hazzı erteleyememek başarısızlığın en önemli nedenleri arasındadır. Haz merkezli öğrenciler sosyal çevrenin uyaranlarına karşı daha fazla açıktırlar. Bu olumsuz tutum, başarının ortaya çıkmasını engellediği gibi, öğrencinin kısır bir döngünün içerisine girmesine neden olmakta, duygularını etkili yönetmesini engellemektedir.
Çocukluk yıllarımızda büyüklerimiz bize ısrarla, “Terli iken soğuk su içmeyin.” uyarısında bulunurdu. Bazı arkadaşlarımız terli olmalarına rağmen ısrarla su içer, akabinde de hasta olurlardı. Bayramlarda, çocuklara bayramlık alınırdı. Bayram gelmeden bayramlıklarını giyip eskiten, kirleten çocuklar olurdu. Bayramlıklarını ısrarla bayramda giyenlerle bayramdan önce giyenlerin akademik hayatı, iş hayatı ve sosyal hayatları arasında fark oluştu mu? Hazzı erteleme başarıyı ortaya çıkartıyor varsayımı doğruysa, fark oluşması beklenir. Aksi taktirde sabır, metanet, savaşmak ve yılmazlık kavramlarının sosyal yaşamda hiçbir karşılığının olmaması gerekir.
Tembellik öğrenilen bir davranış olduğuna göre, çocukları tembel davranışların yoğun olduğu ortamlardan uzaklaştırmak gerekir. Dinlenmenin aylak aylak gezmek, eylemsiz bir halde oturmak olmadığı, kitap okuyarak, gazete okuyarak da insanların dinlenebileceğini öğretmek önemlidir. Ortaokul yıllarımda öğretmenlerimiz İngilizce çalıştıktan sonra matematik, matematik çalıştıktan sonra Türkçe derslerine çalışın önerisinde bulunurlardı. Öğrencilik, öğretmenlik ve akademisyenlik hayatımı bu metot üzerine kurdum. Derse çalışıp kitap okumaya, kitap yazarken ara verdiğimde gazetelere göz gezdirmeye başladım. Zamanı etkili yönettikçe zaman yaratmanın daha kolay olduğunu fark ettim.
Her uçak ya da otobüs yolculuğu benim için bir kitap bitirmek anlamına gelir. Havaalanına her zaman erken giderim. Bir kahve alıp bir köşeye çekilirim. Uçak kalkana kadar kitap okurum. Bu okumalarım uçakta da devam eder. Dönüşte de aynı uygulamayı yaparım. Genel olarak bir gidiş-dönüş seyahatimde 400 sayfalık bir kitap bitmiş, gerekli notlar alınmış olur. Eğer aktarmalı uçuş varsa kitap sayısını iki ya da üç yapmak gerekir. 2019 yazında yaptığım uçak seyahatlerimde kitap okuyan kişi sayısının az olduğunu gördüm. Yolcular ya sohbet ediyorlar ya da etrafı seyrediyorlardı. Turistler daha çok kitap okuyordu.
Sonuç olarak tembellik öğrenilmiş bir davranış olduğu gibi çalışkanlık da öğrenilmiş bir davranıştır. Çocuklara neyi öğretirseniz başat değer o olur. Tembel davranışları öğretirseniz tembel çocuklar, çalışkan davranışları öğretirseniz çalışkan çocuklar yetiştirmiş olursunuz. Çalışkanlar daha çok üretip daha az yorulurken, tembeller ise hiçbir şey üretmeden daha çok yorulurlar. Okullarda akademik başarının artmasında en önemli değişkenlerden birisi zaman yönetimidir. Zamanlarını etkili yöneten öğrenciler ödevlerini zamanında teslim eder, okula zamanında gelir, sınavlara zamanında girer, sınavda zamanını etkili kullanır. Etkili zaman yönetimi becerisi öğrencilerin akademik başarısının yanında yaşam kalitesini de artırır. Yurt dışında kaldığım dönem içerisinde, öğrencilerin hafta içi çok yoğun çalıştıklarını, akşamları dışarıya çıkmadıklarını, derslerine yoğunlaştıklarını gözledim. Cuma akşamından itibaren pazar akşamına kadar eğlenmeleri çok dikkatimi çekmişti. Pazartesi sınavları da olsa hafta sonunu etkili bir şekilde değerlendiriyorlardı. Bizim öğrenciler hafta içi tembellik yapıp hafta sonu sınavlara çalışıyorlar. Bu yüzden de hem çalışamıyorlar hem de dinlenemiyorlar. Doğal olarak çalışma zamanını eğlenerek, dinlenme zamanını çalışarak telafi etmeye çalışıyorlar.
Kaynakça
Cobb, S. (2006). Gerçek Türkler. (Hasan Kaya, Çev.) İstanbul: Mavi Ağaç.