Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Dünyada yıllardır hızlı bir şekilde yaşanan değişimin bir etkisi olarak ulaştığımız sanayi çağı toplumlardaki pek çok alanı etkileyerek bir devrim niteliğinde yaşamımızın merkezine yerleşti. Dünya genelinde yaşanan bu devrim, insanları tarım ve sanayide makineleşmeye yönlendirmiş, insan gücü minimize edilerek makineleşme artmış, yalnızca tarım ve sanayi değil hayatın bütün alanında bu değişim ve dönüşüm etkilerini göstermiştir. Makineleşme ile başlayan bu dönüşüm, İnternet ile de birleştiğinde iş yaşamımızdan günlük rutinlerimize kadar hayatımızın her alanında değişimi de beraberinde getirmiştir.
2018’in ikinci çeyreğinde elde edilen İnternet, sosyal medya ve mobil kullanıcı istatistikleri değerlendirildiğinde dünya nüfusunun %54’ü İnternet kullanıcısı, %43’ ü sosyal medya kullanıcısı, %66’sı ile mobil kullanıcısı olduğu görüldü. Bunca yoğun dijital kullanımın ortasında eğitim-öğretim faaliyetlerinin de bu dönüşüm ve değişimden nasibini alması kaçınılmazdı. Sınıflarımızı akıllı ekranlarla donattık, teknoloji ve internet ile entegre edilmiş sistemleri kovaladık, gündemde olan tüm interaktif öğrenme ve öğretme yöntemlerini kullanma konusunda öğretmenler birbiri ile yarışır hale geldi. Gerek devlet okulları gerekse özel okullar kullandıkları eğitim teknolojileri ile reklamlarını yapma çabası içine girdi. Yakında “Sınavlarda en başarılı biziz…” söylemlerinin yerini “En dijital öğrenciyi biz yetiştiririz…” sloganları alacak. Kodlama reklamlarından başımızı alamaz olduk artık. Peki, bunca dijital faaliyetin ortasında öğrenciler ne kadar aktif, ne kadar kazanım sağlıyor? Amacımız, kodlama çalışmalarını reklam olarak kullanmak mı yoksa geleceğe uygun niteliklere sahip öğrenciler yetiştirmek mi sorusu ailelerin gündemlerine alması gerekli bir soru olduğu ortada. 21.yüzyıl becerisi demek sadece teknolojik beceri olmamalı...
Günümüzde çocuklar, dünyaya geldikleri anda teknoloji ile karşı karşıya kalıyorlar. Cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar, teknolojik aletler günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Hal böyleyken onları teknolojiden uzak tutmak çok da kolay olmuyor. Günlük yaşamlarına ek olarak da sınıfta da teknolojik aletler ve faaliyetlerin hızını kimse durduramıyor. Bunca dijital dönüşümün içinde insani değerlere ne kadar yer veriliyor, beni en çok merak ettiren de bu. Elbette, teknolojiye sırtımızı dönmemiz yanlış bir hareket olacaktır. Ancak şunu da düşünmeliyiz, çocukların kurdukları sanal dünyalarının içinde arkadaşlık, empati, yardımlaşma, takım çalışmasının ne kadar farkındalar? Teknolojik donanımla sınav hazırlık çalışmaları arasında koşturup duruyorlar mı yoksa?
Şunu unutmayalım ki geleceği, teknolojiyi kullanan değil onu geliştiren bireyler şekillendirecektir. Bunun için de çocuklarımızı hazır elektronik setleri bir araya getiren değil, özgün ürünler tasarlayabilen; sadece soruları değil sorunları çözebilen bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
Gün boyunca tablet kullanan küçük yaştaki bir çocuk, çevresinde olan bitenin farkında olmayan, sanal oyun dünyasının içinde kaybolmuş, sosyal medya prensi/prensesi gibi gezerken onu bu dünyadan çıkarıp mola verdirecek etkinlikler tasarlamalıyız. İşte tam da bu anda sınıfların teknolojik donanımlarının fişini çekip çocukların kendileri olabildikleri, teknolojik yetkinlikleri dışında becerilerini de ortaya çıkarabilen çalışmalar ortaya koymalıyız. Sayın Bakanımız Ziya SELÇUK’un “Üç parmağı ile yazı yazarak çalışan değil yirmi parmağı ile sürece katılan öğrenciler yetiştirmeliyiz.” sözüne tek parmakla teknolojiyi kullanan bireyler yerine, tüm hücreleri ile teknolojik gelişime katkı sağlayan bireyler yetiştirmeliyiz bölümünü de eklemek istiyorum. Bu süreçte de bireyselleşmeden uzak, arkadaşları ile uyum sağlayabilen, birlikte çalışmalar yapabilen, bir soruna ortak çözümler üretebilen bireyler olarak yetişebilmeleri endüstri çağı donanımları açısından da önemli becerilerdir.
Teknoloji vazgeçilmezimiz elbette ama her şeyimiz değil. Ekranın arkasında dönmeyi sürdüren bir dünya var. Öyle donanımlara sahip olsun ki çocuklarımız, İnternet arama motorlarında ulaşılamayan beceriler, çözümler ortaya çıkarabilsinler. Bu nedenle gelin sınıflarımızdaki teknolojinin fişini ara ara çekelim ve çevresine duyarlı, farkındalığı yüksek, takım çalışmasına yatkın, doğayı tanıyan ve tanımlayabilen, milli değerlerinin farkında olan bireyler yetiştirmeyi amaç edinelim.