Şu an liseye devam eden oğlumun anasınıfına başladığı günü hiç unutmam.

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Şu an liseye devam eden oğlumun anasınıfına başladığı günü hiç unutmam. O zamanlar adaptasyon haftası gibi uygulamalar yoktu. Oğlumu ilkokuluna da devam etmesini istediğimiz bir okula yazdırmıştık. Okul açıldığı gün erkenden kalktık, güzelce kahvaltı ettik ve hazırlanıp okula gittik. Daha önceki yılda anaokuluna devam ettiği için zorlanacağını düşünmüyordum ve tüm yaz onunla konuşarak yeni okuluna hazırlamıştım. Ama işler planladığım gibi gitmedi ve okulun kocaman demir kapısına geldiğimizde ağlamaya başladı. Hem de nasıl ağlama hıçkırıklara boğuluyor. Aldım kucağıma;
“Oğlum şu an bu okulun sana yabancı geldiğini ve bundan tedirgin olduğunu biliyorum. Bu seni ürküttü, bunu anlıyorum. Birazdan öğretmeninle ve arkadaşlarınla tanışacaksın. Bana güven, onları seveceğinden ve çok iyi vakit geçireceğinden eminim.” gibi şeyler söylüyorum ama sözlerim onu sakinleştirmiyor, aksine boynuma daha sıkı sarılıyordu. Biz böyle okul bahçesinde konuşurken yanımıza öğretmeni geldi. 
Kendimi tanıttım ona ama oğlum yüzünü boynuma gömmüş bakmıyor bile. Öğretmen sıcak bir ses tonu ile hafif hafif yaklaşmaya çalıştı. Adını söyledi, ona içeride bekleyen arkadaşlarını ve neler yapacaklarını anlattı. Bizimki hem dinliyor hem ağlamaya devam ediyordu bu arada. 
Öğretmen okul kuralları gereği anneyi içeriye almadıklarını belirtti ve oğlumu ona verip dışarda beklememi söyledi. Benimse beklemek için bile zamanım yoktu, çünkü okuluma gidip kendi öğrencilerimi karşılamam gerekiyordu. Öğretmenden bir dakika izin isteyip oğlumla banka oturdum;
“Oğlum biliyorsun ben de öğretmenim ve kendi okuluma gidip öğrencilerimi karşılamam gerekiyor. Bu yüzden şimdi seni öğretmeninle bırakacağım. Onu ve okulunu şu an tanımadığın için endişelisin seni anlıyorum ama çok kısa sürede alışacak ve çok eğleneceksin bundan eminim.”
“Tamam anne…” dedi ama gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu kuzumun.
Yüreğim parçalanarak kucağımdan indirdiğim oğlumu öğretmenin kucağına nasıl verdim hiç unutmam. Gerçekten iyi olacağından emindim ama o an her şeye rağmen çocuğumu ağlayarak tanımadığı bir yerde bırakmak her anneye olduğu gibi bana da zor geliyordu.
Öğretmene;
“Hocam oğlum eğer sizinle yakınlık hissederse hemen sakinleşir. Elbette sınıfa ve arkadaşlarına da alışacak ama özellikle sizinle kuracağı duygusal bağ onun alışmasını çok hızlandıracaktır. Bu yüzden sizden ricam onu ağlaması bitsin diye bir kenarda bırakmayın. Sarılın, elinden tutun, başını okşayın ki sizden gördüğü şefkatle size güvenebileceğini düşünür ve ortamda kendini güvende hisseder. Eminim bunu zaten yapacaksınız ama her çocuk aynı değil o yüzden ben oğlumu size tanıtayım ki sizin de işiniz kolaylaşsın.” dedim ve oğlumu ona emanet ederek öğrencilerimi karşılamak üzere yüreğimin yarısını orada bırakarak ayrıldım.
Mesleğe başladığım günden beri şunu hiç unutmadım;
Anneler gözlerinden bile sakındıkları yavrularını ister anaokulunda olsun ister lisede okula-öğretmene emanet ediyorlar. Yüreklerinin yarısını çocuklarıyla birlikte gönderiyorlar. Bazı aileler benim gibi duygularını ifade edip okuldan-öğretmenden beklentilerini açıklama şansı bulamayabiliyorlar. Bu yüzden ailesini tanıyayım-tanımayayım, onlar bana hiçbir şey söylememiş olsa da çocuklarının güvende ve emin ellerde olduğunu bilme ihtiyaçlarını olduğunu hep aklımda tuttum. Çünkü ben de anne olarak hep aynı hisle dolu yaşıyorum. 
Bir öğretmen ve anne olarak kendim ve çocuğum için beklediğim, istediğim her şeyi öğrencilerimin ve annelerinin de bekleyip istemeye hakkı olduğuna tüm kalbimle inandım. Öğrencilerimin benimle duygusal bağ kurmasını, yanımda güvende hissetmelerini ve annelerinin de çocukları için bana güvenmelerini çok ama çok önemsedim. 
Tüm bu sebeplerle;
Öğretmenin ilk hedefinin ne ders, ne başarı, ne başka bir şey olmaması gerektiğini bir öğretmenin ilk hedefinin öğrencileriyle duygusal bağ kurmak olması gerektiğini hep savundum ve tüm kalbimle de savunmaya devam edeceğim. Çünkü çocuk sınıfta-okulda güvendiği ve sevildiğini hissettiği insanlar arasında olursa inanın bana bir çiçek gibi açar. Yeter ki Çocuk sizin için değerli olduğuna inansın….
Not: Oğlumu orada ağlayarak bırakıp gittim ve öğretmenden oğluma yapmasını rica ettiğim tüm şeyleri ben kendi öğrencilerime yaptım. Onları kucakladım, sevgi ve şefkatimle sakinleştirdim ve yanımda iyi hissetmeleri için elimden gelen her şeyi yaptım. Çünkü kendi çocuğum için beklediğim şeyleri velilerimin de benden beklemeye hakkı olduğuna inanıyorum. Hala da aynı inançla mesleğime devam ediyorum.
Sevgilerimle...
 

Sema Deniz

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber