Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
“Hoş geldiniz Sema Hanım.”
“Teşekkür ederim Hocam, yeni eğitim öğretim yılınız hayırlı olsun.”
“Sağ olun size de hayırlı olsun.”
“Buyrun Hocam sizi dinliyorum. Oğlum ile ilgili neler söyleyeceksiniz?”
“Sema Hanım oğlunuz terbiyeli, saygılı ve sosyal ilişkilerinde çok başarılı bir çocuk. Bunun için ailenizi tebrik ediyorum öncelikle. Ama bu yıl biliyorsunuz 7. Sınıf, bu yüzden daha sıkı çalışmasını istiyorum.”
“Sıkı çalışmaktan kastınız nedir?”
“Ödevlerini düzenli olarak yapması ve günlük ders tekrarı yapması. Bir de TEOG için hafta sonu kursların katılsa kendisi için daha iyi olur.”
“Bunları eksik yaptığını mı düşünüyorsunuz?”
“Yo ama ben hatırlatmak istedim. Biliyorsunuz seneye TEOG sınavına girecek. O yüzden çok daha sıkı çalışmalı.”
“Elbette Hocam seneye lise yerleştirme sınavına girecek. Yalnız bu bahsettiğiniz sınav müfredat içerikli olarak yapılmıyor mu?”
“Evet sorular müfredattan yani bizim okulda öğrettiğimiz konulardan olacak.”
“O halde okulda derslerine düzenli katılması, ders tekrarlarını ve ödevlerini yapması yeterli olmalı değil mi?”
“Olmalı aslında ama biliyorsunuz sınav test usülü, o yüzden kurslarda daha fazla sayıda test çözmek ve tekniklerini öğrenmek ona faydalı olur.”
“Bunu düşüneceğiz Hocam. Ancak benim de sizden bir ricam olacak. Daha önce de aynı konulardan bahsetmiştim başka öğretmen arkadaşlara. Ama bu yıl sizden de rica edeyim.
Biliyorsunuz çocuklar, henüz yetişkin olmadıkları için duygusaldırlar. Yani yaşamlarını daha çok duyguları yönlendirir. Mantıklı düşünüp, duygularını kontrol edip karar verme aşamasına geçmek becerisini ergenliğin sonlarına doğru edinirler. (Tabi sağlıklı bir çocukluk ve ergenlik geçirdiler ise yoksa yaşamı boyu bu beceriden yoksun pek çok insan görüyoruz maalesef.)
Duygularının bu kadar etkisinde olan ve ergenliğin yoğun etkilerini hissetmeye başlamış çocuklarımıza lütfen olumlu duygusal bir tarz da yaklaşın. Çünkü karşısında onunla duygusuz ve bazen de olumsuz duygu yoğunluğuyla iletişim kuran öğretmenlere karşı maalesef kendilerini kapatıyorlar. Bu da hem öğrenmeyi hem eğitimi engelliyor maalesef.”
“Anlıyorum elbette buna çok dikkat ediyoruz ve ederiz merak etmeyin.”
“Dikkat ettiğinizi biliyorum ama sınıf öğretmeni olarak sizden rica ediyorum. Lütfen tüm branş öğretmenleri ile konuşun ve çocuklara karşı saygılı yaklaşmaları konusunda ricamı iletin. Bu konuda her öğretmen duyarlı davranmıyor ve çocuklarımız saygısız tavırlarla karşılaşıyor maalesef.”
“Haklısınız buna ben de şahit oluyorum bazen ve çok rahatsız oluyorum.”
“Hocam mutlaka siz de biliyorsunuzdur. Sinirbilimciler duyguların bulaşıcı olduğunu söylerler. Yapılan araştırmalar bir toplulukta duyguların hızla yayıldığını ve o ortamda bulunanların aynı hislere kapıldığını gösteriyor. Özellikle iki insan etkileşimde bulunduğunda, ruh halinin, duygularını güçlü ifade edebilenden daha edilgen olana doğru aktarıldığını anlatan pek çok araştırma mevcut.*
Yani sınıfta öğretmenin hissettiği ve yaydığı duygular (öfkeli- mutsuz-mutlu- sevgi dolu-şefkatli-sevecen) son derece güçlü bir şekilde yayılarak çocukları da hızla etkisi altına alıyor. Saygısız ve öfkeli davranan öğretmen belki tepkileri ile karşısında ki öğrencileri susturabiliyor ama o öğrencinin duygusal durumu da aynen öfkeli bir hale bürünüyor. Yani öğrenci susuyor ama içi öfkeyle doluyor. Üstelik öğrenme ve öğretmenle olumlu duygusal bağlanma engelleniyor. Hepimizin bildiği gibi öğrenme olumlu duygular eşliğinde gerçekleşir. Olumsuz duygularla ya ezber yapılır ya da itaat gösterilir.”
“Haklısınız. Ben de öğretmenin karakterini sınıfa yansıttığına inanırım hep. Çok kez de şahit olmuşumdur. Mesela sakin ve mutlu bir öğretmenin sınıfı da sakin ve mutlu olurlar. Ama disiplin sağlamak için öfkeli davranan öğretmenler bir türlü sınıflarında istedikleri disiplini sağlayamazlar, aksine disiplinsizlik daha da artar.”
“Ne güzel örneklendirdiniz Hocam teşekkür ederim. “
“ÖĞRETMENLER İLE ÖĞRENCİLER ARASINDAKİ EŞZAMANLILIK, HİSSETTİKLERİ AHENGİN GÖSTERGESİDİR. SINIFLARDA YAPILAN İNCELEMELER; ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN HAREKETLERİ BİRBİRİ İLE NE KADAR EŞGÜDÜMLÜ İSE, ETKİLEŞİM SIRASINDA KENDİLERİNİ O KADAR YAKIN, MUTLU, HEVESLİ, İLGİLİ VE RAHAT HİSSETTİKLERİNİ GÖSTERİYOR.” DANİEL GOLEMAN
*Duygusal Zeka-Daniel GOLEMAN
Sevglerimle...
Sema Deniz