Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Edutopia katkısı Carly Berwick'in okulunun koronavirüs için ani kapanması hakkında yazmasından bu yana iki ay geçtiğine inanmak zor - konuyla ilgili ilk makalemiz. O zamanlar, New Jersey, Bergen İlçesindeki bölgesi çoğu zamanın önündeydi, ancak birkaç gün içinde, ülke çapında okul sistemleri, dominoları devirmek gibi, hızla davayı takip etti.
Okulların kapanması birçok ülke için aceleyle alınan bir karardı. Öyle ki, öğretmenlerin eşyalarını toplayıp çocukların eğitimlerine evde devam etmelerini sağlayacak yöntemler geliştirmeleri için bir günden az vakitleri vardı. Öğretmenler, başlangıçta her ne kadar stres verici olsa da bu geçişin bir rahatlık sağladığını itiraf ediyorlar. Artık kötü bir şeyin daha olmasını beklemek zorunda değiller. Hatta bazı öğretmenler bu süreci, rutinlerinden uzaklaşmak için ihtiyaç duydukları kısa bir mola olarak değerlendiriyorlar.
Haftalar aylara dönüştükçe uzaktan eğitim de öğretmenler için yeni stres faktörleri oluşturuyor. Ayakta çalışmaya alışık olan eğitimciler, tüm gün bilgisayar başında çalışmaya hızlıca uyum sağlamak, evden çalışma takvimi hazırlamak ve ebeveyn iletişimini yönetmek gibi işlerle uğraştılar. Bu zorluklar, belirsizliğin hakim olduğu bir atmosfer ve hepsi olmasa da okulların çoğunun bu öğretim yılında kapalı kalacağı haberiyle daha da kötüleşti. Şimdi çoğu öğretmen, mesleğine duyduğu tutkuyu korumasını sağlayan yüz yüze etkileşim olmadan bu süreçte nasıl güçlü kalacağı konusunda endişeleniyor.
Beşinci sınıf öğretmeni olan Pete Barnes, “Her okul günü boyunca çocukları daha iyi tanımama yardımcı olan 100 küçük an yaşıyordum. Tüm bu karmaşanın içinde kalkıp okula gitmemizi sağlayan ve şu anda sahip olmadığımız o küçük anları hepimiz özlüyoruz,” diyor. “Ne yaparsak yapalım online eğitimin gerçek okulun yerini tutamayacağını kabullenmemiz gerekiyor bence. Ama yine de devam etmek için elimizden geleni yapmalıyız, öğrencilerimizin bize ihtiyacı var.”
Peki, öğretmenler salgının sebep olduğu tükenmişliği hafifletmek için ne yapabilirler? Konu hakkındaki görüşlerini almak için eğitimcilerle ve zihinsel sağlık uzmanlarıyla konuştuk.
Rutininizi Geri Kazanın
Sabah alarmları ve okul ziliyle hareket etmeye alışık öğretmenlerin çoğu, uzaktan eğitimin akışkan yapısı sebebiyle bir çeşit boşluğa düşmüş durumda.
Bir öğretmen Instagram’da yaptığı paylaşımla, “Okul günü hiç bitmiyor. Ebeveynler 7/24 müsait olduğumu düşünüyorlar,” diye özetliyor durumu ve öğretmen topluluğunda kopukluğa yol açan “zamansızlık” hissine atıfta bulunuyor. Ortaokul İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Stormy Dodge, “Normal rutininize sahip olmamak çok tuhaf,” diyor ve ekliyor, “Şu anda bir amacımız yokmuş hissediyoruz.”
Konuştuğumuz “zaman planlama” uzmanları, uzaktan eğitim boyunca kendinize bir rutin oluşturmanızı şiddetle tavsiye ediyorlar.
Belirli zaman aralıklarında yapmanız gereken işlerinizi (online dersler gibi) listeleyerek başlayın. Ardından, zaman konusunda daha esnek davranabileceğiniz işleri (ofis saatleri veya not verme gibi) planlayın ve her hafta bu plana sadık kalmaya özen gösterin, diye tavsiye ediyor öğretmen Marissa King. Zamandan tasarruf etmek ve programınızı şekillendirmek için benzer görevleri gruplandırmanızı da öneriyor: Örneğin, tek seferde bir e-posta göndermek yerine, tüm yeni e-postaları bir kerede yanıtlamak için programınızda belirli bir zaman aralığı belirleyin.
Eşi benzeri olmayan bir dönemden geçiyoruz, bu yüzden kendinizle ilgilenmeye ve önem verdiğiniz şeylere öncelik tanımaya zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Uzaktan eğitim programınızda, tıpkı ders planlaması yapıyormuş gibi mola, yemek arası, egzersiz ve uyku için de zaman planlayın. Telefonunuza hatırlatıcılar koymak veya alarm kurmak ve günlük yapılacaklar listesini bir köşeye yazmak da işinize yarayabilir.
“Kapanışın başlangıcında, öğrenciler ve aileleri için istikrar ve tutarlılık sağlamak adına günün her saatinde çalışmak zorundaydık. Zaman ilerledikçe gördük ki bu ne sürdürülebilir, ne de akıllıca bir hareket,” diyor New Jersey’de bir ortaokulun müdürü olan Matthew Howell. “Artık iş akışını dengelemekle ilgilenmeliyiz. Az ama öz; yavaşlamak kabul edilebilir.”
Kendinizle İlgilenin
Evden çalışmaya geçiş öğretmenler için sadece bir yer değişikliği olmakla kalmadı – çalışma şekilleri tamamiyle değişti.
Ortaokul bilgisayar, teknoloji ve tasarım öğretmenliği yapan Heidi Geiges, “Biz evden çalışmak için öğretmen olmadık. Çok zorlanıyoruz, çünkü gün boyu oturmaya alışkın değiliz,” diyor. Bu durum, beklenmedik bazı yeni belirtilerin ortaya çıkmasına da sebep oluyor: Bir lisede biyoloji öğretmeni olan Rebecca Conway, “Sürekli bilgisayar başında oturmaktan sol kolumda tenisçi direği (dirseğin dış kısmındaki çıkıntı çevresinde oluşan ağrılı bir hastalık) rahatsızlığı başladı,” diye ifade ediyor.
Neyse ki birkaç ufak değişiklik öğretmen vücudundaki yıpranmayı hafifletebilir. Amerikan Oftalmoloji Akademisi’ne göre, çalışma esnasında bilgisayar ekranı yüzünüzden yaklaşık bir kol uzunluğu mesafede (63.5 cm) olmalı. Ayrıca, göz yorgunluğunu azaltmak için 20-20 kuralını uygulamanızı öneriyorlar: Her 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 5 metre ötenizdeki bir şeye bakın. Bilgisayarınızın kontrast ve parlaklık ayarlarına da dikkat edin, bilgisayar ekranı odadaki ışıktan daha parlak olmamalı.
En önemlisi, yetişkinlerin de çocuklar gibi molalara ve egzersize ihtiyaç duyduğunu unutmamak. Bunlar moralinizi yükseltir, zihninizi berraklaştırır ve stresi azaltır. Doktorlar, her iki saatte bir ayağa kalkmanızı ve en az 15 dakika hareket etmenizi öneriyor. Merdiven inip çıkmak bile yeterli olacaktır. Aklınızda bulunsun, bazı spor salonları COVID-19 süresince ekipman gerektirmeyen egzersizlerden oluşan ücretsiz online dersler veriyorlar.
Ebeveynlerle İş Birliği İçinde Olun
Uzaktan eğitim ebeveynlerle olan ilişkilerin değişmesine ve iletişimin yoğunlaşmasına sebep oldu. “Ebeveynlerden gelen e-postaların sayısı uzaktan eğitimden sonra kesinlikle 10 kat arttı,” diye belirtiyor Geiges. “İçinden çıkması güç bir durum.”
Geiges ve diğer öğretmenler, ebeveynlerin e-postalarını günün her saatinde cevaplamaya yönelik bir mecburiyet hissettiklerini; ancak akıl sağlıklarını korumak için net sınırlar belirlemenin önemli olduğunu gördüklerini söylüyorlar. Bu, bilgisayarınızı kapattıktan sonra e-postalarınızı telefondan kontrol etmeye devam etmemeniz, iş e-posta adresinizi kişisel gelen kutunuza bağlamamanız ve e-posta cevaplama sürenize sıkı bir kısıtlama getirmeniz gerektiği anlamına geliyor.
Eğitimciler, zaman zaman ebeveynlerle ilişkilerin gerilebileceğini, ancak iletişimin yalnızca ödevlerle sınırlı kalmamasını sağlayarak bu durumun düzelebileceğini söylüyor. İlişkilerin sıcak kalması için öğrencinizin yaptığı pozitif şeyleri ailesiyle paylaşabilir, hal hatır sormak için onları arayabilir ve kısa bir video veya e-posta aracılığıyla katkıları için ebeveynlere teşekkür edebilirsiniz.
Okul işleri söz konusu olduğunda, Barnes bilgileri düzenlemeyi öneriyor. “Beşinci sınıf öğrencilerimizin e-posta konusunda çok az deneyime sahip olduklarını ve Google Meet davetlerini kaybedip ders programıyla ilgili kafalarının karıştığını fark ettik. Bu, ebeveynleri çılgına çeviriyordu,” diye açıklıyor. Okulu şimdi tüm Google Meet davetlerini ve ödevleri her hafta aynı zamanda; tüm tarih ve saatleri listeleyen tek bir belgede gönderiyor.
Hızlı hatırlatıcılar da yardımcı olabilir. Araştırmalar, ebeveynleri kolay erişilebilir formatlarda (kısa mesaj gibi) uyarmanın ebeveyn katılımını artırmaya ve öğrenci katılımını ve performansını geliştirmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Sizi Mutlu Eden Şeylere Yönelin
“Sahnedeki bilge” rolünü üstlenmeye alışık olan eğitimciler, pandeminin sebep olduğu dengesizlikle baş etmekte zorlandıklarını ve kendilerine olan güvenlerini kaybettiklerini ifade ediyorlar. Uzun yıllardır mesleğini sürdüren bazı öğretmenler, içinde bulundukları durumu öğretmenlikteki ilk yıllarına benzetiyor.
Uzmanlar, bu denli büyük bir belirsizliğin içinde zihinsel sağlığınızı korumanız için en önemli şeylere odaklanmanızı tavsiye ediyor: Öğretmek eskisinden farklı bir hal almış olsa da, kendinize hala yetenekli bir öğretmen olduğunuzu hatırlatın. Neden öğretmen olduğunuzu ve hayatına dokunduğunuz yüzlerce öğrenciyi düzenli olarak düşünmek, süreçle başa çıkmanıza ve hayatınızın kontrolünü kaybettiğiniz düşüncesininin hafiflemesine yardımcı olabilir, diyor Kelly McGonigal.
“Kendinize karşı acımasız olmayın,” diyor öğretim teknolojisi direktörü olarak görev yapan Vicki Davis. Araştırmacı bilim insanı Mylien Duong, bir “şükran günlüğü” tutmanızı öneriyor. Yapılan çalışmalar da günlüklerin stresi azaltabileceğini gösteriyor.
Öğrencilere gelince, Georgetown Üniversitesi’nde yazı dersleri veren Sherine Aboelezz benzer bir yaklaşım uyguluyor.
“Kimsenin net bir cevabı olmasa da, yapabileceğim en iyi şeyin öğrencilerin rahatsız edici duygularını yönetmelerine ve bunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak olduğunu görüyorum,” diyor Aboelezz. “Onlara tüm bunların yakında biteceğini söylemek yerine şu soruyu soruyorum, ‘Şu anda hissettiğin bu zor duyguları biraz olsun hafifletmek için ne yapabilirsin?’”
Kaynak: https://www.edutopia.org/article/curbing-teacher-burnout-during-pandemic?fbclid=IwAR1qVbylRSwXBvbB_yN5g2zJidS3JBthaRaBzAL8qIE0ez8jOiMbYI1O10k