Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sınava odaklı eğitim öğrenci, öğretmen ve velilerde yüksek kaygıya sebep olur. Yüksek kaygı öğretmeni müfredatı yetiştirmeye zorlar. Veliler ve sınav başarısını önemseyen okul yöneticileri de öğretmeni müfredatı yetiştirmesi konusunda baskı altına alır.
Müfredatı yetiştirme baskısını hisseden öğretmen, konuları daha hızlı işlemek için öğretmen merkezli yöntemler kullanır. Öğretmen merkezli öğretim yöntemlerinde ağırlıklı olarak tek taraflı mesaj ve bilgi aktarımı söz konusudur. Öğretmen dersini daha yüzeysel işlemek zorunda kalır, konunun detaylarına giremez ve öğrencinin anlam arayışına cevap veremez. Böylece öğrenci öğrenmekten keyif alamaz ve dersler onun için sıkıcı hale gelir. Ancak bir yandan da üzerinde, sınavda başarılı olması gerektiğine dair evden ve okuldan gelen baskılar vardır. Bazı öğrenciler bu baskılara boyun eğerek bilgileri ezberler ve sınava hazırlanır. Bazı öğrenciler ise bu baskıya açık veya gizli isyan ederek dersleri boş verir veya okulu terk eder.
Sınava odaklı kısır döngüye düşmüş böyle bir sistemde aslında hakiki bir eğitim yapılmıyor demektir. Çünkü eğitim, müfredatı yetiştirmek, bilgi ezberlemek ve sınav yapmaktan çok daha farklı bir faaliyettir. Kişinin kendini keşfetmesi, yeteneklerinin farkında olması, becerilerini geliştirmesi, kendi ihtiyaçlarını karşılaması, sosyalleşmesi ve toplumun değerlerine uyum sağlaması amaçlarına ulaşmayan ve en önemlisi bireylerin iyi insan olmasına hizmet etmeyen faaliyetler eğitim olarak nitelendirilemez.
Kısır döngüden nasıl çıkılır?
Önce “Eğitimin amacı nedir?” sorusuna, hangi niteliklerde nasıl bir insan ve nasıl bir toplum istendiği tartışılıp cevap verilmeli. Ardından bu sorulara verilen cevaplara uygun bir eğitim felsefesi kurgulanmalı, buna uygun bir eğitim tasarlanmalı ve uygulanmalıdır.
Eğitim bireyin kendini tanıyabileceği, yeteneklerinin farkında olacağı ve becerilerini geliştirebileceği bir süreç olarak kabul edilmeli ve bireyin gönüllü olarak eğitim faaliyetlerine katılması ilkesine göre tasarlanmalıdır.
Bireyin sosyal duygusal becerilerini geliştirmesine katkı sağlayan bir eğitim sistemi onun başarılı olması, mutlu bir hayat sürmesi ve iç huzura ulaşması konusunda zemin hazırlar. Birey kendisi kalarak ve kendini gerçekleştirerek sosyalleşirse iyi bir insan olarak topluma uyum sağlayabilir. Eğitimli, iyi insanlardan oluşan toplumlarda barışı sağlamak daha kolay hale gelir.
Eğitim sistemleri insanı özgürleştirebildiği, maddi - manevi sömürülmesini engelleyebildiği ve topluma uyum sağlayarak üretim faaliyetlerine katılması için bireye verdiği destek kadar başarılıdır.
Saygılarımla.
Muhammet Yılmaz
Eğitimci-Yazar