Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Ayşin Bozkoyunlu
Son yıllarda ülkemizde de çokça sözü edilen bir terim “Problem Çözme Becerisi”.
Peki neden bu becerinin bu kadar sözü ediliyor. Ya da biz niye bunu son birkaç senedir duyuyoruz?
Bizim bu terime kullanmamamız veya bunun öneminin son senelere kadar farkında olmamamız bizim kültürümüz ve eğitim sistemimiz ile ilgili ne yazık ki…
Açıkçası bu terimin neden bu kadar önümüze çıktığını garipseyerek fark etsek bile üzerine çok düşündüğümüzü sanmıyorum. Bazen bazı terimler hayatımıza girer ama onlar ithal olduğu için çok içselleştiremeyiz.
Problem çözme beceriş,i insan var olduğundan bu yana hep vardı ve var olacak. İnsanlar yaradılıştan beri bulundukları ortamla uyumsuzluk gösterdiklerinde adapte olmak zorunda kalmışlardır ya da bulundukları ortamı veya koşulları değiştirmek için çaba harcamak durumunda olmuşlardır. Bu, barınma, ısınma, avlanma, tarım vs. daha sonra insanın içinde bulunduğu koşulların sürekli değişmesi ve bu değişimin etkileri ile hep süregelmiştir. İnsan sorunla karşılaşan ve onu çözen bir varlıktır çünkü var olması için bu gerekir. Zamanımızda da farklı bir durum söz konusu değil. Biz yalnızca bunu gelişen etkileşimli hayat ile daha az hissediyoruz o kadar. Sorunlar mutlaka çözülüyor, siz çözmeseniz birileri çözüyor. Örneğin evinizin su tesisatı bozulduğunda evinize tesisatçı geliyor ve sorunu gideriyor, parasını alıp gidiyor. Sizin uzak bir mesafeyi gitmeniz bir arabanız yoksa bu bir sorundur. O zaman belediyeler, taksiler aslında sorun olmadığını düşündüğünüz bu sorunu çözüyor ve karşılığında paranızı alıyor. Hastalandığınız zaman kendinizi iyileştiremiyorsunuz, hastalık sorununuzu doktora giderek aşıyorsunuz. Yani hayatımızda parasını ödediğimiz her şey aslında çeşitli sorunlara karşı üretilmiş çözümlerdir…Bizim kültürümüzde teknoloji üretimi göreceli olarak az oluşu nedeniyle , üretimin belli alanlarda yoğunlaşması ve üretim parçalara bölünüp bizim çalışan olarak bile bütünü görme şansımız olmadığı için biz üretici olmaktan ziyade tüketim toplumuyuz. Dünyadaki gelişmiş birkaç ülkenin dışındaki ülkeler gibi…
Bizim kültürümüzde sorunlardan kaçarız. Zaten sorun dediğimiz şeyi ancak bir şeyin doğru işlememesi gibi algılarız. Oysa ki sorunlar daha farklı bir bağlamda ihtiyaçların kardeşidir. Günlük hayatınızda bir ürünün daha farklı bir özelliği olması gerektiğini düşünüyorsanız, ya da yalnızca kendi tüketim anlayışınızda bile “şöyle bir ürün veya hizmet olsaydı” diyorsanız sizin için sorun ama başkaları için potansiyel ihtiyaç olabilecek bir şey yakalamışsınızdır muhtemelen. Örneğin ben yurtdışında yaşarken bir süredir araştırma amaçlı çok fazla kitap okuyordum ve okumak istediğim her kitabı satın almak istemediğim için bir sorunla karşılaştım. Neydi o sorun? Kitapta önemli bulduğum şeyleri not almak çok zor geliyordu. Keşke tarama yapan bir dijital kalem olsa, satırı kalemle taradığımda akıllı telefonuma yalnızca taradığım satırları aktarsa diye düşündüm. Bu tabi çok spesifik bir örnek. Böyle bir ihtiyacı kitaplarla çok işi olanlar hisseder. Böyle bir ürünün ismini Penscanner olarak aratmıştım henüz internette böyle bir ürün yoktu, ama birkaç ay içinde tekrar arattığımda ürünün üretilip piyasaya sürüldüğünü gördüm. Başka bir örnek... Biliyorsunuz Google’da veya diğer arama motorlarında kelime ile arama yaparız. Birkaç sene önce insanların tüketim çılgınlığını fark ettiğim için Google da resimle arama yapılıyor mu diye baktım. İnsanlar bir başkasının üzerinde giydiği bir şeyi çok beğenip nereden alındığını öğrenmek istiyorlar veya bir seyahat sırasında gördükleri bir binayı merak edebiliyorlar, daha doğrusu ismini bilmedikleri tanımlayamadıkları herşeyi bir sebepten merak edebiliyorlar. Bunun resmini çekip resimle aratmak mümkün mü diye baktığımda henüz böyle bir özellik olmadığını gördüm. Tabii o da birkaç ay içinde gerçekleşti.
Yukarıdaki örnekler tam olarak sorun olmasa bile bir ihtiyaca yönelik çözümler…Bunların yokluğu sorun mu? Hayır, belki değil ama varlığının yaratacağı artı değer tüketene de kolaylık olarak yansıyor, üretene de kazanç olarak…
İşte yenilikçilik, bu bizim sorun olarak fark etmediğimiz, potansiyel ihtiyaç olarak görebildiğimiz şeylerden çıkıyor. İnovasyonu en ötelere taşıyan toplumlar, sorunları fırsat olarak görür. Çünkü bu sorunlardan ya yeni bir iş fikri ya da rakiplerin önüne geçirecek ve pazardaki yerini sağlamlaştıracak ürün veya hizmetle ilgili yeni özellikler , yeni sürümler çıkar.
O zaman hepimizin çok ileri düzeyde olan eleştiri özelliğimizi ya farklı bir şekle devşirip onu bizim için faydalı hale getireceğiz ya da yalnızca süper tüketiciler olmaya devam edeceğiz. Tabii değer üretemediğimiz sürece süper tüketiciler olmaya devam etme şansımız da yok.
Peki ne yapabiliriz?
Eleştirdiğiniz şeylere çözüm aramaya başlayarak ilk adımınızı atabilirsiniz. “Evet, eleştiriyorum ama bu nasıl çözülürdü?” sorusu hem bizim hayata bakışımız değiştirir, insanları daha iyi anlamamızı sağlar hem de bizim düşüncemizi daha çok kışkırtır… İlla ki bir şey üretmeniz veya bir ürünün özelliklerini sizin değiştirmeniz gerekmiyor. Ürünleri üreten firmalara bir çözüm önerisi yollamak da değerli. Bu tavır sizin de hayatınızda karşınıza çıkan sorunları çözmeye yeltenmenize yol açabilir. Örneğin muslukçu çağırmak yerine kendiniz tamir etmeyi isteyebilirsiniz.
Gelelim çocuklarımıza. İnovasyonu anlamak ve anlatmak ve bunu deneyleme şansını çocuklarımıza vermeliyiz. Çocuklarımızı problem avcısı olarak yetiştirmeliyiz. Onların sorunlarını çözmek için atak olmamalıyız. Onlara sorumluluk vermeliyiz ki biraz sorunlarla karşılaşsınlar. Oynadığı oyuncağa bir şey eklese o ne olurdu sorusunu ona sormalıyız. Okulunda ne olmasını, ne tür bir kulüp çalışması olmasını istediğini ona sormalıyız. Ve bunun için mücadele etmesi için onu yüreklendirmeliyiz. Çocuğumuzun bulunduğu ortama bir değer katması mesajını ona vermeli ve onu bu konuda desteklemeli, kısacası çocuğumuzun gelecek vizyonu olarak yalnızca bir şirkette çalışmaktan öte kendi girişimini yapabileceği olasılığını da sunmalıyız. Bütün bunlar hem çocuklarımız hem de ülkemizin geleceği için dikkate almaya değer…