Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Okullar, koşulların uygun olması halinde 31 Ağustos’ta açılacak.
Çocuklar/öğrenciler alışkın oldukları, her zamanki okullarından farklı bir okul resmi ile karşı karşıya kalacaklar.
Ama en azından okulları olacak.
Çeşitli güvenlik önlemlerinin ön planda olduğu bir yeni normal ile karşı karşıya kalacaklar.
Bazı okullarda ilk karşılaşacakları şey, pleksiglas bariyerler olacak.
Onları akranlarından mümkün olduğunca uzak tutmak için tasarlanmış yeni eğitim mekanları ile karşılaşacaklar.
Daha da önemlisi, yüzleri maske ile kapalı ve birbirine belli bir fiziksel mesafede duran, yüzlerce insanla bir arada olacaklar.
Ve belki de arkadaşlarını, öğretmenlerini tanımakta zorluk yaşayacaklar.
Okulda, ofisler, kütüphaneler, spor salonları gibi bölümler artık derslik olarak ve dönerli olarak kullanılacak.
Koridorlar, mümkünse tek yönlü olacak ve trafiği azaltmak için geçiş süreleri ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacak.
Sınıflarda görece daha küçük gruplar olacak.
Öğrenciler, sınıflarda ve tüm bu öğrenme alanlarında daha az hareket etmek zorunda olacaklar.
Sınıflarda daha az öğrenci ile yapılan yüz yüze eğitimin yanında daha fazla on-line eğitimle ile karşılaşacaklar.
Hibrit eğitim, uygulamaları yaygınlaşacak.
Bazı etkinlikler dönerli olarak yapılacak ve belki de haftada 5 gün yüz yüze eğitim, 3 güne ya da 4 güne düşecek.
Kısaca yeni bir durumla karşı karşıya olacaklar.
Okullar, öğrenciler için sağlıklı, aynı zamanda da insancıl bir eğitim ortamı yaratmak için mücadele verecekler.
Bu süreçte, çocukların en çok ihtiyaç duyacakları şey, sosyal duygusal destek olacaktır. Bu ihtiyacı karşılamak için, uyum programları oluşturup hayata geçirilmesi gerekecek.
Okuldaki yeni düzenin nasıl olacağı konusunda hazırlanacak uyum programlarının, okulun eski öğrencileri ve yeni başlayacak öğrencileri için farklılaştırılarak hazırlanması gerekecek.
Öğretmenlere, bu geçici ya da kalıcı yeni duruma öğrencilerinin uyum sağlayabilmelerini kolaylaştıracak eğitimler verilecek.
Okullar, bir yandan daha katı yeni kurallar koyarken, bir yandan da var olan bazı kuralların esnetilmesi için çalışmalar yapacak.
Mesela, günde altı saat boyunca aynı masada daha fazla oturmak zorunda olan öğrencilerin masalarında ayağa kalkabilmelerine ve masalarının üzerinde oturabilmelerine izin verilecek.
Sınıfın uygun bölümlerinde öğrencilerin ayakta durabileceği yerler ayarlanacak.
Öğrencilere hareket alanı açmak için bazı eşyalar ve materyallar sınıflardan çıkarılacak.
Mesela, elbise askısı gibi sınıfta olması zorunlu olmayan eşyalar sınıflardan çıkarılacak.
Sınıf mobilyaları, kolay taşınabilir ve modüler mobilyalarla değiştirilecek.
Okulların ısıtma, havalandırma ve klima sistemlerini güncellenmeleri veya değiştirmeleri sağlanacak.
Yeni okulun en öncelikli sorunlarından biri haline gelecek sosyal etkileşim için beyin fırtınaları yapılacak.
Okula erişim ve devam konusunda yeni sorunlar gündeme gelecek ve yeni devamsızlık sorunları için yeni politikalar belirlenecek.
Törenler ve diğer toplu etkinliklerin nasıl yapılacağı konusunda da yeni kararlar verilmesi gerekecek.
Okulun sağlık ve güvenlik görevlilerinin görev tanımları yeniden ele alınıp düzenlenecek.
Okullarda izole edilmiş odaların oluşturulması gündeme gelecek.
Kısacası yeni okul, dünün okulundan çok farklı olacak.
Sonuç olarak; bu yeni okulun yönetici, öğretmen ve personeli, düne ait bilgi, deneyim ve tutumlarını acilen gözden geçirmek ve yeni duruma uyum sağlamak zorunda olacaklar. Yani, en azından, varlığını sürdürmek isteyenler!
Mevlana’nın dediği gibi; Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım, bü gün artık yeni şeyler söylemek lazım.
Ömer KÖSE