Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Zoom veya diğer uygulamalar, kullandığımız ne olursa olsun diğer video konferans araçları özellikle öğretmenleri yormakta
Gün boyu bilgisayar başında olmak yorucu. Ama hepimiz buna Covid-19'dan önce alışmıştık. Ancak günümüzün çoğunda kameramız ve mikrofonumuzla bir bilgisayarın önünde olmak yepyeni bir seviyeye ulaştırdı. Her zaman spot ışıkları altındayız
İster departman toplantısı, ister araştırma komitesi veya sanal sınıf olsun, Zoom 'olmadan yaşayamaz' uygulamamız haline geldi. Ve kesinlikle değer verdiğimiz pek çok fayda varken - özellikle gereksiz toplantılar söz konusu olduğunda kolaylık - zor olabilir ve hem öğrenciler hem de profesörler için kolayca bir yük haline gelebilir.
Çevrimiçi Sınıf Yorgunluğundan Kaçınmak İçin 5 İpucu
1. Senkron ve asenkron faaliyetleri dengeleyin
Online sınıflar söz konusu olduğunda zaman ve hız kavramlarının fiziki sınıflardaki ile aynı anlamları taşımadığını anlamamız gerekiyor. Yani 3 saatlik bir yüz yüze ders planlayabiliyorken, bunu sanal sınıflarda yapamayabilirsiniz. Bu yüzden de uzaktan eğitimin etkili hale gelmesi için hem ders-içi hem ders-dışı faaliyetleri birlikte sürdürmek gerekiyor.
Bir Zoom dersinde kamera karşısında 40 dakikadan daha fazla durmak çok verimli bir şey değil. Öğrencilerizin dersinize ilgisi ve katılımı ne kadar yüksek olursa olsun, dikkatlerini dağıtabilecek çok etken var ve dersten kolayca uzaklaşabiliyorlar. Öğrencilerin derse ilgisini kaybetmesini ve yorgunluk hissi yaşamasını engellemenin en iyi yolu, hem senkron(ders-içi) hem asenkron (ders dışı) aktiviteleri ders boyunca karma bir şekilde kullanmaktır.
Burada ters yüz edilmiş sınıf yaklaşımını kullanabilirsiniz örneğin. Bu yaklaşıma göre online dersten önce öğrencilerle okunması ve incelenmesi gereken materyalleri paylaşıyorsunuz (asenkron), dersinizi ise Sokratik bir tarzda gerçekleştiriyorsunuz (senkron).
Bu Zoom dersinin daha interaktif ve zengin olmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda teknik ve teknolojik sorunlar yaşayan öğrencilere dersi takip etme ve geri kalmama fırsatı veriyor.
2. Sık ve kısa aralar planlayın
Online derslerdeki dikkat aralığımız yüz yüze derslere göre daha düşüktür, bunun sebebi çok çeşitli uyaranlara maruz kalmamızdır. Bu sebeple, öğrencilerin dikkatlerinin sürekliliğini sağlamak için çok daha sık ara vermek gerekir. Yani dersinizi büyük bir lego parçaları yığını olarak hayal edin. Öğrencilerinize bir anda büyük bir yapıyı vermek yerine, adım adım bütüne ulaşacakları küçük gruplar verirsiniz.
Bunun için slayt sunumlarınızın arasına “ara zamanı” ibareleri koyabilirsiniz, bu sayede hiçbir “arayı” da kaçırmazsanız. Dersinizi planlarken vereceğiniz araları da planlamak çok önemlidir, çünkü paylaşacağınız içeriğin miktarı üzerinde kontrolünüzün olmasını sağlar. Bu da ara vermeden önce bir konu başlığını bitirmenizi ve hiçbir şeyin yarıda kalmamasını sağlar. Ayrıca öğrenciler aranın zamanını önceden bildiklerinde, bir sonraki araya kadar ilgilerini toparlamak adına ekstra bir çaba ortaya koyabilirler.
3. Her bölüm için tartışma liderleri seçin
Online derslerde, iletişim o kadar zor olabiliyor ki bazen ardında aslında kimsenin olmadığı siyah karelerle konuşabiliyorsunuz. Sorunuzun ardından gelen garip sessizlik… Bunun nedeni birçok şey olabilir: Utangaçlık, dikkat dağınıklığı, internet problemi, bir aile bireyinin o an odaya girmesi…
Bunu engellemenin en iyi yollarından biri öğrenciler arasından tartışma liderleri seçmek... Her ders farklı 4-5 öğrenciyi lider veya moderatör olarak belirleyebilirsiniz. Bu sayede öğrenciler fikirlerini dile getirmeleri için cesaretlendirilirken, kendi öğrenim süreçlerine yön verebilirler. Sanal sınıflarda iletişim daha zor olmasına rağmen öğrencilere tartışmaları yönetmeleri için sorumluluk verdiğimizde öğrenciler kendi eğitim süreçlerinin daha da bilincinde olacaklardır.
Bir diğer zorluk ise; öğrenciye söz hakkını vermedikçe , öğrencinin katılım için hiçbir sorumluluk hissetmemesidir. Bu noktada liderlik rolleri sadece görevli öğrenciler için değil bütün sınıf için faydalı olur. Hatta bir öğretmen yerine bir arkadaşınızın size görev vermesi işleri daha kolay hale getirebilir. Bu şekilde liderlik görevi olan öğrenciler, arkadaşlarının performansları için de sorumlu hissederek, tartışmaya ve iletişime daha hevesli hale gelirler.
4. Eğlenceye yer açın
Öğretmek ve öğrenmek eğlenceli hale getirilebilir. Oyunlar, enerji verici/motivasyonu artırıcı oyunlar veya "buz kırıcı" olarak adlandırılan tanışma oyunları derse hareket katabilir. Oyun ile öğretim fiziki sınıflarda bu kadar etkiliyken, uzaktan eğitimde neden olmasın? Senkron ve asenkron faaliyetleri veya ders aralarını planladığınız gibi eğlence için de zaman yaratabilirsiniz.
Örneğin, öğrenme atmosferini yaratmak için derslerinize kısa ısınmalar ile başlayabilirsiniz. Gayet pratik buz kırıcılar düşünülebilir; Örneğin bir gif yarışması… Öğrencilere o anki ruh hallerini anlatan bir gif paylaşmalarını ve paylaşılan giflerden de en iyisini seçmelerini isteyebilirsiniz. Bu şekilde derslerinize bol kahkaha ile başlayabilirsiniz.
Bir emoji turnuvası da iyi bir fikir olabilir. 10-15 dakika sürecek bir etkinlik dersin havasını değiştirmeye, öğrencileri motive etmeye yeterli olacaktır ve öğrenciler derse hazır hale gelecektir.
Değerlendirme faaliyetlerini oyunlaştırmak ise bir diğer yoldur. Kahoot, Slippity, Playfactile, Slido gibi uygulamalarla quizler veya anketler yapabilirsiniz. Bu sayede değerlendirme eğlenceli bir hale gelir.
5. Ara odaları sık sık kullanın
Öğrenci sayısı özellikle 20’nin üstüne çıktığı anda derse ilgiliyi ve katılımı sürdürmek zorlaşıyor, hem öğretmen hem öğrenci odaklanmakta zorlanabiliyor.
Öğrencilerinizin dikkatlerini sürdürmek istiyorsanız, ekip odaları aracılığıyla daha küçük gruplar ile çalışabilirsiniz. Eğer Zoom’un premium lisansına sahipseniz, hesap ayarlarınızdan devreye sokarak ekip odalarını kullanabilirsiniz. Eğer premium hesabınız yoksa veya başka bir videokonferans sistemi kullanıyorsanız, her grupla ayrı çalıştığınız kısa dersler planlayabilirsiniz.
İlk 40 dakika konu anlattığınız gruplarla sonrasında birebir çalışabilirsiniz. Ekip odası özelliği sayesinde öğrencileriniz grupları ile beraber tek bir konu üzerine çalışabilir. Bu özellik eğitmenin zorlanan katılımcıları tespit etmesini kolaylaştırırken, eğitmenin her katılımcıya daha bireysel destek vermesini sağlayabilir.
Ekip odaları ile hem takım çalışması hem de öğrencilerin katılımını etkili bir şekilde artırabilirsiniz.
Sonuç
Hepimizin umudu sınıflarımıza en kısa zamanda dönmek… Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve sanal sınıflar hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek.
Uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma artık yeni normalimiz oldu. Bu hibrid, esnek, ters yüz edilmiş sınıflar ise eğitimde yeni olgular haline geldi. Artık dijital araçların ve online eğitimin gelecekte önemli bir yere sahip olacağı kesin.
Eğitimin geleceği nasıl olur bilinmez ancak Zoom’un günlük yaşamımızın bir parçası olacağı aşikar. İşte bu sebeple psikolojik yıpranma ve yorgunluğu engellemek, akıl sağlığını korumak için öğrenmeyi teşvik eden, enerjiyi artıran stratejilere ihtiyacımız var.
Online öğretim (ve öğrenim) daha kolay hale getirebilir. Bunun için yapmamız gereken ise; yaklaşımlarımız ve araçlarımız üzerine düşünmeye başlamaktır.
Çeviri: Batur Kılıç
İngilizce Öğretmeni, Eğitim Programları ve Öğretimi Yüksek Lisans Öğrencisi
Kaynak: https://medium.com/the-faculty/5-tips-to-avoid-online-classroom-fatigue-6d8b5df6f886