Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Okulun İlk Günü
Okulda ilk günler ile okuldaki son günler çok farklı gözükse de. Aslında öğrencilerin yaşadıkları ortak nokta kaygılarıdır. Bunca yıllık eğitimcilik deneyimimden yola çıkarak açık ve net bir şey söylemem gerekirse. Çocukların okullardaki alışma ve oryantasyon süreçleri. Okuldan okula, öğrenciden öğrenciye, hatta çevreden çevreye değişiklik gösterdiği bilnmektedir.
Burada temel kilit nokta, velilerin bu süreçteki algılarının anlaşılması, onların bu oryantasyon sürecine katılımları, öğretmenlerin ve okul yönetiminin gerekli oryantasyon ortamını oluşturma çabalarıdır. Peki bu nasıl olur. Birincisi, okulun genel ve olağan fiziki durumu, eğitim ortamı ne ise onu daha iyi düzenleyip hazırlamak. Bu da okulu, ya da sınıfları abartarak fazla da renk cümbüşüne boğmadan, yapay albenili biçimde olmamalıdır. Daha sonraki günler de de olabilecek ve kendisinin de oluşturulan bu ortamın doğal olduğuna inanması gerekir. Yoksa daha önce evde anne ve babalarının yaptıkları gibi, kendisine sanki bu sürece alışması için, özel bir ortamın sağladığını ve kendisinin okuldakiler tarafından aldatıldığını düşünebilirler. Bu durum daha sonraki günlerde de hayal kırıklığına yol açabilir.
İkincisi ise, anne, baba ve geldiği önceki ortam, buradaki kaygıyı ve aileye, özellikle gelişimi gereği anneye olan bağımlılığı gidermenin bir yolu. Mümkünse önceden, çocukların anne ve babaları ile çocukların genel ve özel durumları hakkında bilgi edinebilmek. Onlarla işbirliğine nasıl gidileceği ve nelerin yapılacağı hususlarında bir ortak strateji belirlemek olmalıdır. Çocukları hemen sınıflara sokmadan birkaç gün, okul dışında velilerle, öğretmenlerle birlikte bulundurabilmek. Burada uygulanacak etkinlikleri ortama göre düzenlemek. Gerektiğinde, kontrollü bir şekilde okula ve sınıflara (Hatta kendi sınıflarının dışındaki sınıflara) kendilerinin girmelerine izin vermek olmaldır.
Üçüncüsü, öğrencilerin kendi sınıflarına benimseyerek girmeleri için, serbest ve plansız bir etkinlik çalışması yapılarak sınıf ortamlarına ısınmalarını sağlamak. Öğrencilerin aslında yetişkinlere göre çok daha çabuk uyum sağladıklarını unutmamak gerek. Bunun için okuldaki sınıf içi uyum çalışmalarında, öğrencilere yönelik daha çok etkinlik çalışmaları yapıldığında görülecektir ki. Öğrencilerin büyükçe bir bölümü bu etkinliklerin yoğunluğu içerisinde ailesini ve dışarıdaki yaşamı adeta unutur hale gelecektir Tabi geçici olarak. Bu tür çalışmaların sıklıkla yapılmasın durumunda artık yavaş yavaş alışma ve uyum süreci görülmeye başlanacaklardır. Tabi uyum sıkıntısı çekecek birkaç öğrenci olacaktır. Bunlar da çocukların geçmiş yaşam hikayelerinden kalan bazı etkenlerin etkisi olduğu gibi; fizyolojik ve biyolojik gelişim duruları olan öğrencilerin varlığı da düşünülmelidir. Bu durumun da okul rehberlik servisi başta olmak üzere, veli, öğretmen ve uzman kişiler işbirliği ile süreç içerisinde giderilmeye çalışılacaktır.
Kısacası,uyum sağlamayan öğrenci yoktur. Uyumlaştırılamayan ve de desteksiz kalan öğrenciler vardır. O halde biz eğitimciler başta olmak üzere. Okula gelecek öğrencilerin ilk gününden itibaren okulun, kendisini ifade edebilmesi ve kendisi olduğunu anlayıp yaşayacağı bir başka ve doğal bir ortam olduğunu bilmesi ve bizim de onları anlayıp, kendileri olması yönünde atılan bu ilk adımlarda kendilerine cesaret vermemiz gerekir.
Aslında biz büyüklerinde çok iyi uyum sağlandığı söylenemez. İnanın çocuklar uyum hususunda bizden daha mahirdirler. Yeter ki onlara kendileri olabilmeleri için öyle cicili bicili ortamlar değil, doğal ortamlar sağlayabilelim. Ben bu ülkelere gitmedim ama, Finlandiya, Jabonya … Gibi ülkelerde okula ilk uyum sürecinin bu şekilde yapıldığını öğrenmiştim.
Bu süreçte, eğitimci arkadaşım, Doğan Ceylan’ın sunduğu katkıları da çok kıymetli görüyorum. Geleceğimiz olan çocuklarımızın gönenci ve mutluluğu için, herkes bir şeyler yapmalı. Yapmalı ki. Taş üstüne taş konsun. Yoksa örülen şu gevşek taşları yıkmak kolay… Hep beraber daha muhkemini yapalım…
HERKESE KOLAYLIKLAR DİLERİM.
Abdurrahman Polat