Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Okullardaki öğrenci sayıları farklı olduğu gibi,sınıflardaki öğrenci sayıları da okuldan okula farklılık göstermektedir. Genel olarak herhangi sınıf için oluşturulacak grafikte, öğrencilerin çoğunluğunun vasat ve iyi arasında olduğu, zeki ve kaynaştırma öğrencileri oranının ise düşük olduğu görülür.
Bir öğretmen arkadaşımız sınıftaki öğrencilerle ilgili gözlemler yapıyor, gruplara ayırdığı öğrenciler hakkında kanaat sahibi oluyor, onlar hakkında kısa bir değerlendirme yapıyor ve bununla ilgili düşüncelerini paylaşırken şöyle bir açıklama yapıyor:
Her sınıfta ortalama 3 yüksek zekalı öğrenci vardır. Bunlar öğretmenin sevincidir. 10 tane de iyi öğrenci vardır. Öğretmen ne verirse karşılığını alır.Bu öğrenciler öğretmenin aynasıdır.20 kadar vasat öğrenci vardır.Bu öğrenciler anlamaya çalışır bazen yapar bazen yapamaz .Öğretmenin hedefi bu çoğunluğu iyi düzeye çekmek,düşmemeleri için ellerinden tutmaktır.10 öğrenci vardır ki pek derse katılmaz ,öğrenmekte istekli olmazlar bu öğrencilere baskı yapmadan basit temel almalarını sağlamak yeterlidir. 45 öğrenciden son 2 si de özel öğrenme güçlüğü olan yada davranış problemli özel öğrencilerdir ki bunlar da öğretmenin sınavıdır. En çok bu son 2 öğrenciye dikkat etmek gerekir.
Simay öğretmenin düşünceleri bunlar.
Eğitimle ilgili yeni bir teori geliştirilecek düzeyde gayet net ve açık bir şekilde teorisini ortaya koyuyor. Bilindiği üzere teoriler, savunulan düşüncelerin bilimsel gerçeklikler olarak ortaya konmadan önceki son halidir. Siz teorinizi ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda öne sürdüğünüz düşüncelerin ve savunduğunuz görüşlerin tartışılmasının zeminini de oluşturmuş olursunuz. Size bu konuda destek verenler olabileceği gibi, teorinizi çeşitli yönlerden yetersiz bulanlar eleştirenler de çıkabilir. Hatta teorinizde ortaya attığınız iddialar ve savunduğunuz düşüncelerin geçersiz olabileceğini söyleyenler de çıkacaktır. Bunları siz, daha verimli çalışmalar yapmak ve daha başarılı teoriler geliştirmek için fırsat olarak görmelisiniz.
Bu memlekette en çok hayret ettiğim şeyin ne olduğunu sorsalar, insanların özgün düşünceler üretmekten çekindikleri ve acımasızca eleştirilirim endişesiyle düşüncelerini rahatça açıklamaktan korkmaları olduğunu söylerim.
Simay Öğretmene düşüncelerini böyle yalın bir şekilde açıkladığı için öncelikle teşekkür etmek isterim. Amacım burada kendisini eleştirmek olmadığı gibi, onun savunduğu düşünceyi de değersizleştirmek ve geçersiz kılmak gibi bir niyetim de yoktur. Konuyu çok ilgi çekici bulduğum için ben de konu ile ilgili görüşlerimi bildirme hakkım olduğundan hareketle, düşüncelerimi burada açıklamak istedim. Kim bilir, belki de böylelikle konunun gruptaki arkadaşlarımız arasında, çeşitli yönlerden tartışılmasına zemin hazırlamış olacağız.
Evet!
Simay öğretmenin yazısındaki ifadelerden, kendi meslek hayatını özel öğrenme güçlüğü çeken en son 2 öğrenciyi eğitmek için harcadığı gibi bir düşünceye kapılıyordunuz.
Oysa o özel öğrenme güçlüğü çeken 2 öğrenci için, onların özel eğitimi ile ilgili, daha doğrusu kaynaştırma öğrencileri için okullarda branş öğretmeleri istihdam ediliyor.
Bu nedenle Simay öğretmen, o iki öğrencin eğitilmesini sorun olarak görme hakkı olduğu gibi, sınıfta bulunan 3 üstün zekalı öğrencinin eğitimini de dert edinme hakkına sahiptir. Ama o tercihini 2 sorunlu öğrenciden yana kullanmıştır. Bu öğrencilere özel ilgi gösterildiği taktirde, onların özel olarak eğitilmesi ile iki can daha topluma kazandırılmış olacaktır.
Simay öğretmenim düşüncelerini çok güzel ifade etmiş, bir eğitimci olarak tecrübesini konuşturmuş, eğitim problemini kendi çapında çözüme kavuşturmuş!
Darası ülkedeki diğer öğretmenlerin başına!
Yalnız burada Simay öğretmene şu soruyu sormadan geçemeyeceğim.
Simay hocam, hani o 3 (üç) zeki öğrenci vardı ya, sen onları nettin?
Kendi hallerine bıraktın, onları ihmal ettin, zeki olmalarının Allah vergisi bir zeka sayesinde olduğunu bildiğin halde, onların zeka düzeylerin gösterecekleri başarılarla daha da gelişeceğini bildiğin halde görmezden geldin. Her şeyden önce onları var olma, kendilerini değerli görme ve kendi farkındalıklarını ortaya koyma fırsatı vermedin.
Hepsinden önemlisi, onları unutmakla:
1) O, 3 öğrenciye yazık ettin.
2) Onların ailesine ayıp ettin.
3) Bu millete çok çok faydalı olma ihtimali olan 3 değerli ilim veya bilim insanını kaybettin.
4) Kaş yapayım derken göz çıkardın, 3 öğrencinin umutlarını yok ettin.
5) Özel ihtimam gösterip, gelecekte sana meslek hayatının gururunu yaşatacak olan 3 öğrenciye hak ettiği değeri vermeyerek kendine yazık ettin.
Sonuçta, bu üç öğrencinin yetenekleri, özel ilgileri, akıl ve zekâ düzeylerini fark etmemiş gibi davranmakla:
Onların kendilerini ifade etmelerini ve kendilerinin bir değer olarak görmelerini ve bunu hissetmelerini sağlamadığın için bu millete 3 değerli ilim adamını kaybettirmekle kalmadın, aynı zamanda ülkene de yazık ettin.
Sahiden bu üç öğrenci ne etti sana?
Hayri Kırca
1 Eylül 2019