Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Okullarda Pazartesi Sendromuna Karşı Neler Yapılabilir ? Aslında Pazartesi sendromu diye bir olay daha önceleri var olan bir durum değildir. Pazartesi sendromu çok yakın zamanda icat edilen psikolojik bir sıkıntıdır. Peki bu günümüzün popüler sendromuna karşı neler yapabiliriz?
Bazen neden tutuyor bu okul yolları? Hele pazartesi sabahları… Okula daha neşeli, hatta koşa koşa gitmenin bir reçetesi yok mu?
Gri pazartesi sabahlarına karşı en dirençli yanıtlarımızı verelim: Neşeli yanıtlar…
“Okul ve hayat… Arada ne fark mı var? Ya da hangisi daha kolay? Okulda dersini alır sınava girersin, hayatta karşına çıkan sınavlar sana iyi birer ders olur.” (T. Bodett)
Yani en azından okul daha kolay!
Peki karikatürdeki ipucunu kim yakaladı? Şartlar ne olursa olsun, bilgi, merak ve öğrenme alışkanlığı bizi içinde bulunduğumuz durumlarla baş etmemizi sağlayacak yeni kapılar açar. Yeter ki sadece sınavlar için değil, kendimiz için de öğrenmenin keyfini yakalayalım.
İşte o zaman;
“Bilginin adası merak denizinde yükselir.” (Bir Çin Atasözü)
Hem de öyle bir deniz ki, herkesin gözü üzerindeyken bile, uzaklara açılırsın kimse tutamaz seni…
Tam da bu yüzden; “Koskoca bir ordu sizi özgürleştiremez ama bilgi özgürleştirir.” (Edward Everett)
Eh okul da öğrenmenin yeri… Ne yazık ki, her pazartesi sabahı öğretmenler de, öğrenciler de okula gitmek için her zaman o kadar istekli olmayabiliyor. Okullar öğrenmek için varsa, öğrenmek başlı başına bir keyifse, nedir bu isteksizliğin nedeni?
“Okul hayata hazırlık olmamalı, hayatın ta kendisi olmalı” (John Dewey)
İşte burada işler karışıyor biraz. Öğrenciler okula hayata hazırlanmak, öğretmenlerse hayata hazırlamak için gidiyor çoğu zaman… Hayata hazırlanırken öğrenilmesi gerekenler kuru bir müfredat, öğrenme ve öğretme eylemi de bir işe dönünce, bu işin amacı da uzaklarda belli belirsiz görünen bir hedefe kilitlenince kafalar karışıyor. Hayattan kopuk olma hali kimseye iyi gelmiyor.
Keşke okullar daha hayat gibi olsa… Bu konuda söylenecek söz çok. Söylenmiş söz ve yapılmış iş de çok.
Sözümüz pazartesi günleri kendini bu kadar şanslı –ya da mücadeleci- hissetmeyenlere: En kötü okul bile hayatın kendisi değil mi?
Eskiden küçümserdim klişeleri… İyi ve kötünün mücadelesini, bardağın ısrarla dolu tarafını görmeyi… Kuru kuruya bilgi çoğu zaman karamsarlık getirir; merak ve inatla birleşince iyimserliğin kapısı açılır. Bu arada üç beş “özlü söz”, bir tutam Polyanna tozu arkamızdan üflemiş, çok mu?
En kötü okul bizim okul olsa bile hiç mi değiştiremeyiz bu durumu? İlk karikatürdeki gibi; en kara gecede bile kendi hikayemizin basamaklarını öğrenme inadı ve merak duygusuyla tırmalarken sabahı bulmanın bir yolunu bulamaz mıyız?
Hem ne kara gecesi? Sadece gri pazartesilerden bahsediyorduk değil mi?
Öyleyse açıklıyoruz: Bu pazartesi okula daha neşeli gitmeniz için üç bahane…
ÖĞRENCİLER, ÖNCE SİZİN İÇİN GELİYOR:
-1-
“Eğitimin asıl amacı sadece kendimizi gördüğümüz aynaları kırıp, yerine geniş pencereler açmak olmalı.” (Sydney J. Harris)
Evet arkadaşlar büyümek fiilini bir de bu taraftan çekin. Okul bahane, öğrenmek şahane!
-2-
“Oynayabildiğiniz kadar oynayın, gülebildiğiniz kadar gülün, öğrenebildiğiniz kadar öğrenin. Yoksa bekleyip durduğunuz hayat her geçen gün sizi bunları yapamayacağınız kadar meşgul eder.” (Dana Stewart Scott)
Ayrıca unutmayın, okula sadece dersler için değil teneffüsler için de gidiyorsunuz.
-3-
Ve bilin bakalım, teneffüsler neden bu kadar güzel?
“Okuldan kazandığımız en önemli şey nedir? Arkadaşlar, bize verdikleri destek ve özgüven duygusu…” (Terry Tempest Williams)
VE ŞİMDİ SIRA ÖĞRETMENLERDE…
-1-
“Eğitim kutsal bir hizmettir ama hayatın özüne dair bazı önemli şeyleri öğretmek mümkün olmayabilir.” ( Oscar Wilde)
Karamsar bir başlangıç mı sizce? Aslında değil, sınırlarımızı kabul ettiğimiz zaman daha esnek ve verici oluruz. Bu da bizi en azından daha güçlü kılar:)
-2-
“Eğitim aldıkça cehaletimizi keşfederiz. Bilgelik okulda öğrenilen değil, ömür boyu üzerinde uğraşılan bir melekedir.” (Albert Einstein)
Ne kadar şanslısınız ki, her gün hem öğreniyor hem de öğretiyorsunuz. Bir günde ne kadar çok şey öğrendiğinizin farkına varırsanız, bu öğrettiklerinize de yansır. Zaman zaman sizi bunaltan hep aynı şeyleri öğretiyormuş duygusunu yaşamazsınız.
-3-
Ve en güzeli geliyor:
“Çocuklar size daha fazla şey öğretmek için okula emanet edilmiş varlıklardır.” (Ralph Waldo Emerson)
Zaman zaman asık suratlı ve bunalımlı olabilirler ama yine de öğrencilerinizin kıymetini bilin. Bazen biraz mesafeli dursalar da, samimiyetinizi hissettikleri an sizi severler.
Sürç-ü lisan ettiysek affola.
Maksat pazartesileriniz şen olsun.
Bu arada dünyada bir yerde, hatta çok yakınlarda, pazartesi sendromundan muzdarip olmayan birileri var mıdır acaba? Ne dersiniz?
Bir eğitimpedialı
Eski Öğrenci, Yeni Anne
Eğitimpedia