Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Son zamanlarda birşey hatırladım, mültecilerle ilgili bir proje bana şunu düşündürdü: “Mültecilerin bizden farklı olduğunu düşünürdüm. . ”Bir diğeri,“ Bu muhtemelen yaptığımız en sevdiğim işlerden biriydi. Gerçek dünyayı ve bunun nasıl bir parçası olduğumuzu öğreniyoruz. Herkes gibi, sadece biz ve tanıdığımız insanlar değil. ”
Öğrencilerin ilkokuldan ortaokula ya da ortaokuldan liseye “hazır” şekilde geçebilmeleri için girmeleri gereken sınavlara hazırlanmaları konusundaki baskılar, çocukların öğrenmeleri gereken asıl değerlerden uzak kalmalarına yol açıyor. İngiltere’de bir okulun, mülteci çocuklara yardım amaçlı geliştirdiği EmpathyLab (Empati Laboratuvarı) projesi ise, bu eksikliği gidermek adına öğrencilerin dünyaya ve dünyadaki yerlerine bakış açılarını değiştirmeye çalışıyor.
Çalışma bir ilkokulda, öğretmen Jon Biddle önderliğinde, çocukların birbirlerine ve topluma karşı tutumlarını geliştirmek için uzun vadeli bir stratejinin parçası olan bir pilot proje olarak hayata geçiyor. Bir öğretmen olarak, diğer insanlara karşı anlayışlarını geliştirecek farklı hikayeler okumanın, onların empati gücünü artırmada çok önemli bir rol oynadığının zaten farkında olduğunu belirten Biddle, bu işi sınıfa sistematik bir düzenle oturtmanın bir yolunu buluyor.
Çocukların tavırlarındaki son derece samimi değişim
Öğretmenlerin de araştırmaya teşvik edildiği EmpathyLab’de konular arkadaşlık, yalnızlık, zorbalık, mültecilik ve evsizlik. Jon Biddle’ın 6. sınıf öğrencilerinin odaklandığı ilk konu ise mülteciler oluyor. Öğretmen, bu amaçla derslerinde mültecilik konusunda kitapları okutuyor. Okumalar sonrasında ise çocukların bakış açılarının ne kadar değiştiğini, yine onların cümleleriyle anlatıyor: “Bu, hayatımda yaptığım en iyi iş. Dünyanın sadece etrafımızda tanıdığımız insanlardan ibaret olmadığını görüyor, gerçek dünya hakkında fikir ediniyor ve hepimizin onun bir parçası olduğunu öğreniyoruz.” Çocukların, mültecilerin kendilerinden farklı olduklarını düşündüklerini, oysa şimdi insani olarak bir farklarının olmadıklarını gördüklerini, “mülteciliğin” günün sonunda ebeveynleriyle konuştukları konulardan biri haline geldiğini ve onlara nasıl yardım edebilecekleri konusunda sınıfta toplantılar düzenlediklerini belirtiyor.
Çocukların mülteci hayatları birinci ağızdan dinlemesi
Sadece müfredata eklediği okumalarla yetinmeyen okul, Uluslararası Af Örgütü ve Great Yarmouth Mülteci Sosyal Yardım Desteği (GYROS)’nden konuşmacılar davet ediyor. Gelen konuşmacılar, evlerinden uzaklaşmak zorunda kaldıkları hikayeleri paylaşıyorlar ve okuldaki öğrencilerden de Suriyeli bu göçmenlere mektup yazmaları isteniyor. Mülteci olarak hayat hakkında gerçekleri ilk ağızdan dinlemek, çocuklar için eşsiz bir deneyim oluyor ve öğrencilerin konuşmacılara hem empati yaptığı hem de sempati beslediği gözleniyor.
Bununla da kalmayan okul, 6. sınıf öğrencileri için bir de “mülteci uykusu” düzenliyor. Çocuklara, bir mülteci olmanın nasıl bir şey olacağına dair küçük bir fikir vermek için çantalarına koyacakları sadece 5 eşyayla gelip okulda kalacakları söyleniyor. Bu da, sabah evlerine döneceklerini bildikleri halde seçim yapmakta oldukça zorlanan öğrencilerin empati düzeylerini geliştirmek için oldukça güzel bir uygulama oluyor.
“Her zaman yaşadığım empati duygusunu şimdi anlamlandırabiliyorum.”
Öğretmen Jon Biddle’ın açıklamalarına göre, yıl boyunca empati üzerine odaklanma, çocukların tutumları üzerinde çok önemli bir etkiye sahip oluyor. Öğrencilerin duygusal olarak anlama becerileri ve kelime dağarcıklarında son derece dikkat çekici iyileşmeler olduğunu belirten Biddle, mültecilere yazdıkları mektupların, onların ürettiği en güçlü yazı çalışmaları olduğu kanaatinde. Ayrıca bu çalışmalarla, öğrenciler arasındaki iş birliği ve takım çalışması duygusunun da oldukça geliştiğini anlatan öğretmenin, bir öğrencisinden duyduğu en etkileyici cümle ise şöyle: “Her zaman yaşadığım empati duygusunu şimdi anlamlandırabiliyorum.”
Okulun bu yıl hayata geçireceği projenin konusu ise, yalnızlık. Hatta empati konusuna odaklanmanın okul ve yerel toplum arasındaki ilişkileri nasıl geliştirdiğinin sadece bir örneği olarak, okuduğu bir kitaptan etkilenen bir 4. sınıf öğrencisi, civarda yaşayan 30 yaşlı insana bir çay partisi bile düzenliyor.
Okumak, çocuklara empatiyi nasıl öğretir?
Cambridge Üniversitesi eğitim profesörü Maria Nikolajeva, araştırmasında güzel hikayeler okumanın, empati ve zihin kuramını geliştirmek ve uygulamak adına çocuklar ve gençler için en iyi empati eğitim metodu olduğunun altını çiziyor.
Bir çocuğun en sevdiği kurgusal karakterin dünyasında kendini kaybetmesini görmekten daha iyi bir his olmayabilir. Dolayısıyla, okumanın faydaları, okuryazarlığın çok ötesine geçmekte. Uzmanlar, çocukların kendi duygularını ve diğer insanlarınkileri anlamlandırmalarına yardımcı olacak öykülerin önemine vurgu yapıyor.
Nörobilim de bu gerçeği destekliyor. Atlanta Emory Üniversitesi araştırmacıları, bir kurgunun, hikayenin parçası olduğumuzu düşünmek için beyinlerimizi uyardığını söylüyor. Karakterlere empati düzeyimiz, beynimizin gerçek insanlara karşı aynı hassasiyete sahip olmasını sağlıyor. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, bir kitapta kaybolduğunuzda, beyninizin aslında nörolojik düzeyde kitabın karakterleriyle yaşadığını ortaya koyuyor.
Hayata hazırlanırken empatinin önemi
Empatinin yaşam becerisi ve sosyal ilişkiler için bir temel olarak kabul edildiği günümüzde, Bir Devrimin El Kitabı: Empati kitabının yazarı Roman Krznaric şöyle diyor: “Olağanüstü bir değişim oldu… Empatinin küresel zorluklarla başa çıkmak adına en temel güç olduğu anlaşılıyor.” EmpathyLab gibi projeler, öğrencilerin hayata hazırlanırken, kriterlerinin yetenek testlerinden ibaret olmaması gerektiğini, daha geniş bir dünya perspektifine ihtiyaçlarının olduğunu gösteren oldukça önemli çalışmalar. Bununla beraber, öğrenciler arasında empati gücünü kitap okuyarak geliştirmek adına öğretmenlere tavsiye edilen bazı yaklaşımlar da mevcut.
Doğru kitapları seçin
Genel olarak, çok yönlü ve inandırıcı karakterler içeren metinleri arayın. Korkunç şeyler yapıyor olsalar bile, hikaye çocukların bir karakterin motivasyonunu anlamasına yardımcı olmalı. Kitaplar okunurken, duygular dikkatlice ele alınmalı ve aşırı şekilde açıklanmamalı.
Duygularını açıklayabilecekleri kelimeler öğretin
Çocuklar duygularını paylaşacak bir dilden yoksun kalırsa, birbirlerini anlamaları ve etkili bir şekilde iletişim kurmaları zor olur. Öykü temelli sorgulama ve tartışmada, öğretmen ve öğrenci, bir karakterin hareket ettiği veya hissettiği gibi davrandıklarında, onların eylemlerinin ve duygularının sonuçlarını araştırmak için birlikte çalışmış olur ve bu duyguları isimlendirirken bir dil oluştururlar.
Hikayeyi anlatırken karaktere bürünmeye çalışın
Çocukları karakterlerle derinden meşgul etmek, empati öğretmenin iyi bir yoludur. Hikayeyi okurken, okuduğunuz karakterin sizce nasıl bir ses tonunda konuştuğunu düşünüp, öyle okumaya çalışın. Yaratıcı dil ve güçlü karakter taklitleri okuyucuları daha da derinden etkiler.
Hazırlayan: Team Behind It
Kaynaklar:
https://www.theguardian.com/teacher-network/2018/jun/01/build-empathy-classroom-lab-refugees-loneliness
https://www.theguardian.com/teacher-network/2015/may/13/reading-teach-children-empathy