Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sabahları işe giderken araçta genellikle radyo kanallarından ilgimi çeken herhangi bir program olursa dinliyor, ilgimi çekmeyen bir frekansa denk gelirsem direksiyon kumandasından anında frekansı değiştiriyor müzik dinlemeyi pek tercih etmiyor, genellikle öğretici programlar dinlemeye büyük özen gösteriyorum.
Bu hafta başından denk geldiğim bir frekansta diksiyonu oldukça iyi olan bir bayan spiker eğitim sistemini eleştiriyordu. Yayına telefonla bağlanan dinleyicilere sorular soruyor, onlarla konuyu tartışıyor, fikir alışverişinde bulunuyordu. Tam bana göre bir konuydu. Hızımı hemen yavaşlattım. Erkenden iş yerine varmam halinde ilgimi çeken programı yarıda kesmek durumunda kalacaktım. Yavaş yavaş yol alırken programda konuşulanları can kulağıyla dinledim.
Bir dinleyici çocukların erkenden okula gönderilmesi, sabah uykusu alamayan çocukların okulda kendini derslere veremediğini söyleyip “Okulların erken saatte açılmasını kim akıl etmiş acaba?” diye sorarak eleştirmesi program boyunca yayına bağlanan diğer dinleyiciler tarafından da çok destek gördü, program boyunca neredeyse bu konu tartışıldı.
Bir anda kendi çocukluğuma gittim. Sabahın erken vaktinde balon gibi şişmiş gözlerle kalkıyor, annemin gözlerini kısarak uykulu gözlerle hazırladığı kahvaltıyı yarım yamalak yapıyor ve sonrasında koşar adımlarla okula doğru koşuyordum. Uykulu olmam nedeni ile zaman zaman yere kapaklanıp dizimin kanadığı oluyordu. Birgün olsun uykumu almış şekilde okula gitmişliğim olmadı hiç. Hatta matematik öğretmenim Ahmet Kaya ile tanışıncaya dek, erken uyanmak ve okula gitmek nedeni ile okuldan soğuduğum okula karşı olumsuz duygular beslediğim de olmuştu. Beni bu durumdan matematik öğretmenim Ahmet Kaya’nın ilgisi, yardımı ve babacan tavırları kurtarmıştı. Onu tanıdığım gün ona ve onun nezdinde diğer öğretmenlere olan sevgim ve sempatim artmış, onun aracılığı ile okulu sevmeye başlamıştım.
Günümüz koşullarına bakınca düzen hala aynı. Çocuklar erkenden kalkıp okula gidiyor. Hatta bazı illerde henüz hava aydınlanmadan yola koyulup okula gitmeye çalışan öğrenciler var. Geçtiğimiz yıllarda Mersin’den okuyucum olan bir öğretmen arkadaş bana ulaşıp bu yönde karar alan ilçe müdürünü şikayet etmiş ve olaya müdahil olmamı istemişti. Kendisinden ilçe milli eğitim müdürünün cebini isteyip aradığımda uzun uzun konuşmanın sonucunda ilçe müdürünün haklı olduğunu yapabileceği başka bir alternatifi olmadığını gördüm. Başka alternatifi yoktu; çünkü düzen bu şekildeydi.
Tabii ister istemez sorguluyor insan; Erken saatlerde, yatağında mışıl mışıl uyuyor olması gereken çocuklara neden erkenden yola koyulup okula gitmesini öğretiyoruz? Ya da şu şekilde sorayım; Sabah erkenden kalkıp okula gitmek yerine güzel güzel uykusunu aldıktan sonra 9-10 gibi okula gitmesini sağlayamaz mıyız? Sabah erkenden okula gidip erken vakitte de eve dönen çocuğun kendine, sisteme, ailesine yararı nedir ki acaba? 6-7’de uyandırıp okula göndermek yerine 9-10 gibi okula gönderip, 3 gibi eve gelmesini sağlamak yerine 5 gibi eve gelmesini sağlayacak farklı bir sistem kuramaz mıyız?
Özellikle ilkokullarda çocukların 12-1 gibi çıkıp eve gitmesindeki maksat nedir? Neden 12-1 yerine 4-5 gibi evde olacakları bir sistem inşa etmiyoruz acaba? Hem böylelikle çocuklar sabah erkenden uyanmak yerine, belki de uyku diliminin en verimli dönemi olan sabah uykusunu tam anlamıyla almalarını sağlamış olacağız. Çocuklar uykularını almış dinç bir zihin ile okula gitmeleri motivasyonlarını da arttıracak ve dolayısıyla başarılarına katkı sunacak.
Sınıf öğretmenleri için de geçerli bu, yarım gün okula gelip diğer yarım günleri de eve giderek gün boyu uykusuz kalmaları nedeni ile dinlenmekle geçiyor. Bunun yerine sabah uykularını alıp gün boyu dinç bir şekilde okulda öğrencilere ders anlatmaları daha doğru gibi geliyor bana.
Merak ediyorum açıkçası; çok önceki yıllarda öğrencilerin ve öğretmenlerin bugüne nazaran daha geç saatte okula gidip daha geç saatte okuldan çıktıkları bir uygulama uygulanmış mı acaba? 71 yaşındaki babamın anılarını dinleyince anlıyorum ki onların çocukluğunda da aynı şekilde işliyormuş sistem.
Uykularını tam aldıkları ve sabahları daha geç okula gönderip daha geç eve gelecekleri bir sistemi pilot olarak da olsa denemekte yarar var.
Elçiye zeval olmaz…
Alıntı: Özkan Erdem