Okullar açıldı, velilerin özellikle de 1. sınıfa çocuğu yeni başlayan benim gibilerin ödev sorumluluğu(!) başladı.

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Konuyla ilgili bilirkişilerden okuduğum, duyduğum, radyodan psikologlardan dinlediğim ne varsa özetliyim:
1. Ödev ve ders konusunu tatsız bir gündem haline getirmeyin. Ödev sık kullandığınız kelimelerden biri olmasın.
(a. Okulların açılmasının 2. haftasındayız. Oğluma "öğretmeniniz hiç ödev verdi mi" diye bile sormadım daha. Hatta bir kere bile kullanmadım ödev kelimesini.
b. Okulda yaptıkları çizgi çalışmalarının çoğu yarıda kalmış oluyor, sayfa bitmemiş oluyor. Sadece bir kez sordum "bunları bitirmek ister misin" diye. Hayır dedi. Bir daha sormadım.)
DERS ÇALIŞMA PROGRAMI
2. Şöyle iyi bir program yapalım ve güzelce uygulayalım diye düşünmeyin. Bu işin sırrı program yapmakta değil, programa uyma isteği duyacak çocuk bulabilmekte. Yoksa "hadi yavrum, hadi yavrum" larla ömür geçirir, yorgun düşeriz.
Çocuğun programa uyma isteği duyabilmesi için de, program yapılırken kendisinin de dahil olması ve kararlarda payının bulunması önemli.
Bu iş için aile toplantısı yapabilirsiniz. Şimdiye dek hiç aile toplantısı yapmamış olabilirsiniz, belki bu size komik bile gelebilir ama sorunları çözebilmenin yolu birlik olmaktan geçer. (Çocuğunuzun ödevini yapmadığı esnada, ona ödev yapması gerektiği ile ilgili nasihatlar etmek boşuna oluyor. Ayrı, sakin ve sorunsuz bir zaman ayırıp konuşmak daha iyi sonuç verir. )
AİLE TOPLANTISI
3. Öğretmen yavaş yavaş ödev vermeye başladığında, eşinizle konuyu konuşup aile toplantısında nelere dikkat etmek gerektiğini önceden belirleyin:
a. Toplantıda, ödev konusunun önemli olduğunu sezdiren ama çocuğu korkutmayan bir konuşma ile giriş yapabilirsiniz. Örneğin: "Biliyorsun öğretmenin evde yapılmak üzere ödevler vermeye başladı. Biz annenle konuştuk, ödevlerin hangi zamanlarda yapılacağı ile ilgili senin fikrini almak istedik. Sen hangi zamanlarda ödev yapmak için daha rahat olacaksan o zamanları belirlemek ister misin?" gibi bir konuşma ile başlayabilirsiniz. Cümlelerinizi "ister misin, ne dersin" gibi cümlelerle bitirirseniz emr-i vaki yapmamış olursunuz, çocuk daha istekli katılır. Mesela çocuk birşey önerdiğinde "Hmm, şöyle yapalım o zaman" yerine, "hmm şöyle yapmak ister misin o zaman" gibi cümleler kullanın, son sözü çocuk söylesin. Kendiyle ilgili kararı kendi kabul etsin ve sorumluluk duygusu gelişsin.
b. Aile toplantısında kendi fikir ve önerilerinizi çocuğa kabul ettirmek değil, gerçekten çocuğu dinlemek ve onun fikrini önemsemek konusunda eşinizle birlikte samimi olun.. Bizler zaten fikirlerimizi çocuğa kabul ettirmeye çalışma konusunda eksik değiliz, çocukları "duyma/dinleme" konusunda eksiğiz. Çocuklar kendilerine söz verilirse, yetişkinler kadar olgun bir şekilde kendileriyle ilgili kararlar alabilir ve uygulayabilirler.
c. Çocuğun size güven duyması ve istekli olması için ilk önce onun sözlerini ve isteklerini dinleyin. Ve kabul edin. Mesela okuldan gelince şu zamana kadar ödev yapmak istemiyorum dediyse, "O zamana kadar dinlenmek istiyorsun" diyin ve çocuğu anladığınızı gösterin.
d. Çocuğun söylediklerinde sizin programınıza uymayan noktalar varsa, çocuğun tüm söyledikleri bittikten sonra söyleyin. Senin isteklerinde benim planlarıma uymayan şunlar şunlar var. Örneğin "Akşam yemeğinden önceki telaşlı anımda, senin ödevlerinle ilgilenmek benim için zor olur." gibi. Bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye sorabilisiniz.
(Biz ödev konusunda aile toplantısı yaptığımızda yazacağım.)
5. Çocuğun ödev programını onun isteğiyle belirledikten sonra, ödev zamanlarıyle ilgili sorumluluğu çocuğa bırakın. Ödevin saatini hatırlatmak, "hadi artık vakit geçiyor" gibi ittirmelerle uğraşmayın. Başlarda unutsa bile bırakın çocuğunuz ödevini kendi düşünmeyi öğrensin. Rahatsız olduğunuz noktalar varsa da, bir sonraki aile toplantısında dile getirebilirsiniz. Örneğin; "Ödev saatini hatırlamadığında sana ben hatırlatmak istemiyorum, bu konuda ne yapabiliriz ya da bir hatırlatıcı işaret belirlemek ister misin" gibi.
ÖDEV YAPILIRKEN
4. 1. sınıf çocuğu en fazla yarım saat dikkatini verebilirmiş ve ödev yapabilirmiş. En fazla yarım saat, herkes için standart bir süre değil bu. Kimisi için 10 dk. kimisi için 15. Çocuğunuz henüz oyun çocuğu. Bunu her zaman özellikle aile toplantısında hatırda bulundurun. Ödev zamanlarını 2-3 parçaya ayırabilirsiniz.
5. Radyoda dinlediğim bir psikolog, özellikle sessiz ve birşey anlatmayan çocukların, ödev yaparken rahatlama ihtiyacı duyduklarında konuşmaya ve açılmaya başladıklarını söyledi. Çocuğa "hadi şimdi ödevini bitir de sonra konuşuruz bunları" gibi rahatlamasını engelleyecek biçimde muamelede bulunmamak gerekiyor. Hem siz de çocuğunuzdan bilgi almaya başlarsınız kendisiyle ilgili bazı konularda. Fırsatı değerlendirin. Örneğin, okulda ilk defa tuvalete gittiğini çok değişik bir deneyim gibi anlatıyorsa, onu ilgiyle dinleyin. Soru yağmuruna tutmadan, sadece anlattıklarını ve duygularını anlamaya çalışın. Çocuğun rahatlayıp ödevine geri dönmesini bekleyin. Dönmese bile ara vermek istiyor diye düşünün.
6. Çocuğun ödevinde çok fazla aşırı yol gösterici ve yönlendirici olmayın. Yazmakta zorlandığı bir harf için, şöyle yap elini böyle kaldır kalemi böyle tut gibi emirler yağdırmayın. Bu gibi emirler ödevi çocuk için eğlenceli olmaktan çıkarır ve başaramıyorum duygusu verir. Çocuk tekrar tekrar yazarak öğrenir. Harfi bir kere gösterin. Eğlenceli hale getirmek için harfi bir hayvana benzetebilir, ya da oyun gibiymiş gibi gösterebilirsiniz. Gerisini çocuğa bırakın.
ÇOCUK ÖDEV YAPARKEN AİLE NE YAPAR
7. Çocukların ödev yapmak istememesinin en büyük nedeni, çocuk ödev yaparken ailenin çay içmek, TV izlemek, bilgisayar oyunu oynamak gibi çocuğa daha cazip gelen eğlencelerle meşgul olmasıymış. Çocuğa empati yapmak gerekli. Her Allah'ın akşam bizim bitirmemiz gereken sıkıcı bir iş varken, hane halkı keyfinde gülmesinde durumuna katlanmak gerçekten sinir bozucu.
Sait Çamlıca'nın bu durum için "eğitim saati" tavsiyesi vardır bilirsiniz. Yani çocuğun ders yaptığı dilimde, ev halkı da birşeyler okuma gibi şeylerle meşgul olur. Kitap dergi okuyabilir, gazete karıştırabilirsiniz. Hatta gazetede bulmaca çözebilirsiniz. Önemli olan ekranı olan TV ve bilgisayar gibi elektirikli aletlerle değil de, kağıtla muhatap olmanız. Bu uygulamanın çok faydası görülebilir. Sadece akşamları okumak için ilgi alanınızla ilgili bir dergiye abone olabilirsiniz. Dizi saatine denk geliyorsa bile, dizilerinizi sonradan internetten izleseniz ölmezsiniz.
Sanırım söyleyeceklerim bitti.
Lütfen okuduklarınız doğrultusunda, yazının başlığındaki "1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma" cümlesini "Çocuğa sen ders çalıştırma, sen ödev yaptırma" şeklinde anlayın. Çocuğun kendisinin yapmayı öğrenmesi için birlik olun, ortam oluşturun.
Ödev yaptırmayı biz üstlenirsek, sürekli peşinde koşturmak zorunda kalacağımız ve çok yıpranacağımız kesin. - See more at:

1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma | Anne Notları
Okullar açıldı, velilerin özellikle de 1. sınıfa çocuğu yeni başlayan benim gibilerin ödev sorumluluğu(!) başladı. Konuyla ilgili bilirkişilerden okuduğum,…
ANNENOTLARİ.COM
Çocuğunun okula başlayacak olması büyük bir heyecandır anne baba için. Minicik yavrusunun büyüyüp te okul çağına gelmesine inanamazlar. Belki de ilk kez annesinden ayrılacaktır o minicik yavru. İlk kez annesinden ayrı başka bir mekanda vakit geçirecektir çocuk. Çocuğun okula başlama serüveninde anne babanın heyecanını paylaşmak, karşılaşacağı güçlüklerde ve ne yapması gerektiğini kestiremediği durumlarda yol göstermek amacıyla çıktık yola. Kafanızdaki sorulara cevap olabilirsek ne mutlu bize.
Öncelikle Google'da arama yaparken
www.fiyonk.net sitesinde rastladığım güzel bir yazıyı sizlerle paylaşmak isterim. Çocuğu okula başlayan Saadet Hanım kaleme almış. Bahsetmeyi düşündüğüm bir çok konuya değinmiş. Onun sözlerine bir kulak verelim ve onun deyimiyle "Amerika'yı yeniden keşfetmemize" gerek kalmasın.
1. Sınıf Öğrenci ve Velisinin Okul & İlkokuma-Yazma & El Yazısı Maceraları ~Video Yazan: Saadet
Oğlum Ömer geçen sene 1. sınıfa başladığı zamanlarda internette veli tecrübelerini araştırmaya başladım. Ama ben pek fazla birşey bulamadım. Hiç olmazsa benim tecrübelerimden faydalanılsın diye bu yazıyı yazmak istedim.
Genel olarak okulla ilgili maceralarımız:
* 1. sınıfta eğer okula hergün gitmeyen velilerdenseniz -benim gibi - çoğu şeyden sonraları haberiniz olabiliyor. Mesela o gün yapılmış bir faaliyeti benim gibi veli toplantısında öğrenebilirsiniz.
-Ömer bugün ne yaptınız?
-Hatırlamıyorum ki anne, unuttum… gibi:)
Tabi ki bunları artık aştık. Artık “yeter Ömer anlatma!” desem de Ömer anlatmaya devam ediyor.
* Okula çok fazla gitmenizi ben tavsiye etmem. En azından ben gitmedim. Sizi göremeyen çocuk sorunlarını kendi halletmeyi, tek başına ayakta durabilmeyi daha kolay öğrenir.
* Okul evimin karşısında olduğu halde çok tedirgin olduğum günler olmuştur. Okula gidene kadar üzerinden ayırmazdım gözlerimi. İlk günler çok çekingenlikleri olmuştu. Okulun kapısından girmeye bile çekiniyordu. Bir de çok yaramaz çocuklarla az kavgalar etmedi Ömer, içim az sızlamadı yani. Ama bu sene çok daha iyi geçiyor.
* Bir keresinde bahçede büyük çocukların Ömer’i sıkıştırıp para isteme hadisesi olmuştu. O yüzden çocuklara bilhassa 1. sınıftaki çocuklara tekbaşlarına bahçeye çıkmamalarını tembihleyin mutlaka. 1. sınıfların çaylak olduğunu düşünen büyük sınıflar meyve sularını kaçırmaktan tutunda, çantaları karıştırmaya kadar türlü fenalıklar yapabiliyor. Birşey olduğunda öğretmene söylemekten çekinmemeliler. Gerçi bazı öğretmenler çocukları sindirmekte çok maharetli. Ama ne yapsınlar o kadar çocukla uğraşmak hiçte kolay değil.
İlkokuma-yazma-el yazısı ile ilgili maceralarımız:
* Birkeç senedir okullarda el yazısı ile okuma-yazma öğretilmeye başlandı. Yazmayı öğrenirken çocuklar bayağı zorlanıyor. Hatta ben bile bilmiyormuşum el yazısını dediğim olmuştur. Defter olarak kılavuz çizgili yazı defteri kullanılıyor. İlk duyduğumda “acaba ne ola ki?” demiştim. El yazısını rahat yazabilmek için çizgilendirilmiş bir defter. Benim tavsiyem bu defteri fazla kenarları-köşeleri süslenmiş birşey almayın. Zaten okula yani başlamış bir çocuğun yeterince dikkati dağınık oluyor, bir de süslemeler işin içine girdi mi o dikkat pek kolay toparlanmıyor. Aldıysanız da bir dahaki defterini öyle almayın derim ben.
* Artık bu sistemde fiş yok. Ses temelli cümle yöntemi. Bu yöntemde harflerin ismi ses olarak söyleniyor. Mesela k harfinden bahsediliyorsa “ka, ke, ki” diye öğretilmeye çalışılıyor. Harfin yanına bizim zamanımızdaki gibi “e” getirilmeden söyleniyor, yalnız sesi veriliyor. Bu sistemle çocuklar okumaya çok daha erken başlıyor. Okumaya aralık-ocak ayı gibi geçiliyor. Hatta en problemli çocuklar bile yıl sonunda okumaya geçmişti bizim sınıfta.
* El yazısında biz de çok zorlandık. Bilhassa eli çok ağırdı Ömer’in. Harfleri sanki hayvancık çiziyormuş gibi yazdırmaya çalıştım. Mesela a harfini yazarken
-öndeki bağlama yeri için “hadi atın saçını çizelim”
-yuvarlak kısım için “hadi kafasını çizelim”
-son kısım için “hadi kuyruğunu çizelim” diyerek yazdırmaya çalışıyordum. Bu metodu da ben uydurdum:) Ama gene de yazma kısmı epey zordu. 5 satır için saatlerce beklemek sabır istiyordu
* İnternetten de ulaşabileceğiniz pekçok kaynak var. Word için hazırlanmış el yazısı fontunu bulup, indirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz bilgisayarda vakit harcamayı seviyorsa, böylece Word’de çocuğunuz el yazısı yazabilir. Görsel olarak harflerin yazılışını bu şekilde de farketmeden öğrenebilir. Gene internette el yazısı çocuk hikayeleri bulabilirsiniz. El yazısı olmayan hikayeleri de bu font yardımıyla el yazısına dönüştürebilirsiniz. Çeşitli öğretmen forumlarından birsürü okuma-yazma powerpoint sunum dosyalarına ulaşabilirsiniz. Oyunla okuma yazma öğreten eğitici-öğretici siteler de aradım. Maalesef bu tip bir site bulamadım. Yabancılarda örneklerini çok gördüm. Ama bizde oyunla okuma yazma öğreten bir site bulamadım, bu da eksikler arasında.
* Altta demosunu izleyebileceğiniz Gökhan Şen’in çıkarmış olduğu bir cd var. Mesela benim bu cd’den Ömer okumaya başladıktan sonra haberim oldu ve faydalanamadık. İşte şimdi siz bizden bir adım önde başlayacaksınız. Bu cd alınırsa okumaya çok yararı olacağını düşünüyorum. Dinler dinlemez zihinde kalıyor ve tekrarlanmaya başlanıyor. Okumayı öğrenmek çok daha eğlenceli bir hal alıyor. Daha fazla bilgi için bakınız. Bence bu tip eğitici-öğretici çalışmaların daha fazla reklamının yapılması sağlanmalı.
* Daha 1. sınıfta okuduğunu anlama ve anlatma öğretilmeye başlanıyor. “Kitabın konusu nedir, anafikri nedir?” gibi sorular cevaplandırılıyor. Yani eskisi gibi değil. Çocuğa çok daha fazla şey verilmeye çalışılıyor. Ben bıkacağından çok korkmuştum Ömer’in.
* Az daha unutuyordum. 1. sınıf çocuklarının devamlı birşeyler kaybetmesi meşhurdur. Silgi ve kalemtraşını kalem kutusuna iple bağlayarak bundan kurtulmuştuk. Hatta babası kalemtraşı matkapla deldi ipe geçirebilmek için.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Aslında başlarken bu kadar uzun bir yazı olacağını düşünmedim. Ama yazdıkça aklıma birşeyler geldi. Türkiye sınırlarında yaşayan bir veli ve öğrencinin hayat tecrübelerini okudunuz. Umarım yazdıklarımdan siz de faydalanırsınız. Tecrübeler benim için çok önemli. Geçen sene internette böyle bir yazıyı bulmuş olsaydım, Amerika’yı yeniden keşfetmek zorunda kalmayacaktım:
Oturuş
Yazmada öncelikle dikkate alınacak husus oturma şeklidir. Çocuk sıraya oturduğu zaman ayakları yere değmelidir. Üzerinde yazılacak masa, oturulan sıraya uygun olmalıdır. Masa yüksek, sıra alçak olursa çocuk sürekli ayağa kalkarak yazmaya çalışacaktır. Ayakta yazma kolun masa üzerine yayılma şeklini, dolayısıyla kalem tutmayı da olumsuz yönde etkileyecektir. Sıra yüksek, masa alçak olursa bu seferde

çocuk yazarken gereğinden fazla bükülecektir ve yine yazma olumsuz yönde etkilenecektir.

Kas gelişimi
Yazmada kol, bilek ve parmak kasları önemlidir. Kas gelişimini tamamlamayan çocuklar motorsal üretimde zorlanırlar. Kas gelişiminde büyük kaslardan küçük kaslara doğru bir yol izlenmelidir. Önce kol, sonra bilek, daha sonra da parmak kasları geliştirilmelidir. Havada geniş kol hareketleri yaparak kol kasları, kum masalarında çalışmalar yaparak da bilek, parmak ve kol kasları geliştirilebilir. Oyun hamurları ve yap-boz türü oyuncaklarla da kas gelişimi çalışmaları yapılabilir. Özellikle parmak kasları yeterince gelişmemiş olan çocuklar kalemi rahat bir şekilde tutamazlar. Böyle durumlarda plastik kalem tutacakları kullanılabilir.

Yönler
Yukarıdan aşağıya ve soldan sağa hareket Türkçe yazmada temel yönlerdir. Öğretmen daha çizgi çalışmaları aşamasında yönlere dikkat çekecektir. Yönlere dikkat çekmek için mutlaka oklar kullanılmalıdır. Harflerin ve diğer şekillerin başlangıç ve bitiş noktaları vurgulanmalıdır. Yön kavramı gelişmemiş olan çocuklar harfleri birbirine karıştırır. Örneğin "b" harfi "d" olarak veya tersi yazılabilir. Çocuklar "o" harfine aşağıdan başlayıp saatin hareket yönünü takip ederek yazabilirler.

El tercihi
Yazmada ilk izlenecek husus el tercihidir. Burada sağ, sol ve karışık ellilik söz konusu olabilir. Çocukların çoğunluğu sağ elini tercih etmektedir. Sol elini tercih edenler sağ el tercihi için zorlanmamalıdır. El tercihini tespit etmede etkili yollardan birisi öğretmenin gözlemleridir. Öğretmen çocukları değişik durumlarda (oyun oynarken, yazı yazarken vb.) gözlemleyerek kararını vermelidir.
Sol elini kullanan çocuklara öğretmen özel yardım etmelidir. Bu çocuklara tahtada yeterince pratik yapma imkânı verilmelidir. Öğretmen öğrenciyi tahtada izlemeli ve gereken yardımı anında yapmalıdır. Sol elli öğrencilerin sıraları sağ elli öğrencilerinkinden daha alçak olmalıdır. Bu durum sol elini kullanan öğrencinin yazdığını görmesine yardımcı olur. Ayrıca ışık sağ taraftan gelmelidir. Böylece elin yazı yazılacak bölgeyi gölgelemesi önlenmiş olur. Kâğıt eğimi sol elini tercih edenlerde sağ ellerini tercih edenlerin tersinedir. Sol elli çocuklar kalemi, kalemin yazım noktasından 4 cm. yukarıdan tutmalıdırlar (5). Sol elli çocuk çoğu zaman problemlerle karşılaşabilir. Türkçe"de yazma ve okuma soldan sağa olduğundan çocuk başlangıçta dezavantaj içerisindedir. Yönlere dikkat etmeme ikinci bir problemdir. Bu problem hem algısal hem de motorsal olarak yaşanabilir. Eğer görmede çocuğun sol gözü etkin ise o zaman materyali görsel olarak soldan sağa değil, sağdan sola doğru tarayacaktır. Bu durum hecelerin yanlış yazılmasına neden olduğu gibi kelimelerin de cümle içerisinde doğru dizilmesini olumsuz yönde etkiler. Bu olumsuzluklar doğal olarak okuma başarısını düşürür (6). 
Sağ veya sol el tercihi, yazmada probleme yol açmaz. Ancak iki ellilik, çeşitli sorunlara yol açar. İki ellilik bir işi yaparken çocuğun biraz sağ biraz da sol elini kullanması olayıdır. Öğretmen buna kesinlikle izin verme melidir. Eğer çocuk iki elini de kullanıyorsa o zaman öğretmen değişik alıştırmalar yaptırarak etkin olarak kullanı-etkin eli tespit eder. Örneğin çocuğa her iki eliyle, zaman tutarak adını ve değişik cümleleri yazdırır. Çocuğun yazdıklarını okunulabilirlik, temizlik, çabukluk vb. açılardan kontrol ederek tercih edilmesi gereken el hakkında karara ulaşır (7).

Boşluklar
Yazmada cümleler, kelimeler, harfler arası ve sayfa kenarlarındaki boşluklar dikkate alınmalıdır. Okunulabilirlik ve estetik açıdan bunlar da önemlidir. Öncelikle sayfa kenarlarında bırakılması gereken boşluklar vurgulanmalıdır. Daha sonra sırasıyla cümle, kelime ve harf aralarındaki boşluklara çocukların dikkatleri çekilmelidir. Kalem ve parmak kullanarak cümle ve kelimeler arası boşluklar kavratılmaya çalışılabilir.

Harflerin şekilleri
Yazı öğretiminde temel amaç okunaklı ve bir o kadar da çabuk yazmayı öğrenciye kazandırmaktır. Bunun için harf şekillerinin doğru olarak kavratılması gerekir. Çocuk hızlı ve doğru bir şekilde harflerin şekillerini zihninde hatırlayabilmelidir. Bu motorsal üretimin hızını artırmada önemli bir etkendir. Eğer çocuğa harfleri yönleriyle ve hareket sayısıyla birlikte kavratırsak hatırlama daha kolay ve düzenli olur. Öğretmen herşeyden önce harflerin yazımında rehberlik etmelidir. Harflerin üzerinden geçerek yapı-etkin alıştırmalara yer verilmelidir. Görsel ipuçlarını (oklarla yön gösterme) kullanmalı, harfleri bellekten yazdırma çalışmaları yapmalıdır. Harflerin başlangıç ve bitiş noktaları, alt ve üst uzantıları gösterilerek, kâğıt üzerindeki çizgilerin takibi sağlanmalıdır. Öğrencilerin gayretleri olumlu değerlendirilip dönüt verilmelidir. 
Burada dikkat edilmesi gereken husus bir harfin veya kelimenin aynı sayfa üzerinde ve aynı zaman dilimi içerisinde serbest olarak defalarca yazdırılmamasıdır. Bunun yerine öğretmen veya bir yetişkinin kontrolünde az ve öz çalışma yapmak daha yararlıdır. Ülkemizdeki olumsuzluklardan bir başkası da özellikle 1. sınıflarda öğrenci sayısının fazla olması ve bir öğretmenin kontrolünde yazma çalışmalarının sürdürülmesidir. Bu durum kesinlikle önlenmeli ya birinci sınıftaki öğrenci sayısı aza indirilmeli (20-25) ya da öğretmen sınıfa bir yardımcı ile girmelidir. Çünkü yazmayı öğrenme aşamasındaki yanlışlar anında düzeltilmelidir. Yazma yanlışlıklarını düzeltmede dış çevreden (aile, arkadaş grubu vb.) gelen yardım oldukça sınırlıdır. Temel kaynak ve yardımcı öğretmendir. Yanlış bir yazım anında düzeltilmez ise alışkanlık haline gelir.

Yazımında güçlük çekilen harfler: Graham, Berninger ve Weintraub 300 öğrenci üzerinde yaptığı çalışma sonunda, yazımında en çok zorlanı-etkin küçük harfleri "q,y, z, u, n, ve k" olarak tespit etmişlerdir. Bu harflerdeki yanlışlıklar, yapı-etkin bütün yanlışlıkların (bırakmalar, düzensizlik, vb.) %48"ini oluşturmuştur. Yalnız kötü yazma açısından bakıldığında ise "q, z, u, a, ve j" harfleri önemli bir yer tutmuştur (.

Kalem tutma ve defterin pozisyonu
Kalem tutmanın pek çok şekli vardır. Ancak araştırmacıların çoğunun uygun bulduğu kalem tutma şekli; işaret parmağı ve baş parmağın yumuşak uç kısımlarının birbirine değecek şekilde kalem tutma noktasına yerleştirilip orta parmağın uca yakın (büküm noktası ile tırnak arasında kalan) kısmı ile desteklenmesi şeklindedir. Ayrıca kolun dirsek ile bilek arasında kalan bölümünün avuç içi ile aynı yönde kalan kısmının da masa üzerine 45 dereceden biraz fazla bir açı oluşturacak şekilde yerleştirilmesi gerekiyor. Ziviani, 7-14 yaş grubuna giren çocuklar üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda kalem tutmada dört önemli husus belirlemiştir. a) İşaret parmağının kullanımdaki esnekliği, b) Kolun dirsek ile bilek arasında kalan kısmının yazım esnasında yüzeye (masa, sıra üstüne) yayılması, c) Kalem tutmada kullanı-etkin parmak sayısı, ç) İşaret parmağıyla baş parmağın uç kısmındaki yumuşak kısımların kalem tutarken birbirine temas edip etmemesi (9). 
Kalem kesinlikle yazma noktasına çok yakın tutulmamalıdır. Böyle yapan çocukların engellenmesi için kalem üzerine yazım noktası ile tutulacak nokta arasında en az iki santim mesafe kalacak şekilde plastik bantlar dolanabilir. Sol ellilerde yazma noktası ile tutma noktası arasındaki mesafe daha fazladır. Kalem tutmadaki düzensizliklere anında müdahele edilmelidir. Kalemin ağır, çok ince, köşeli olması da yazmaya olumsuz yönde etki eder. 
Kalemi yazma noktasına çok yakın yerden tutan çocuklar yazdıklarını göremedikleri için oturdukları masa ve sıralar uygun olsa bile sıra yüzeyine iyice kapanırlar ve ellerini bilekten itibaren bükerek bir hilâl şeklini aldırırlar. Bu durum hem görüş açısını bozar hem de çocuğun çok çabuk yorulmasına yol açar. Öğretmenlerin bu duruma çok dikkat etmeleri gerekir. 
Kalem tutmada zorlanan çocuklar için kalemin kolayca tutulmasına yardımcı olacak tutacaklar kullanılmalı ve kalemin ebatları değiştirilmelidir. Kaleme çok bastıranlar için kâğıtlarının altına bir karbon kağıdı yerleştirip üzerine yazdıkları zaman alta geçmemeyi tavsiye etmek uygun olabilir. Kaleme az bastıranlar içinse bu alıştırmanın tersi yapılabilir. 
Defterin veya yazı kâğıtlarının tutuluş şekli de yazmada önemlidir. Çocukların yazma becerileri geliştikçe yazı defteri kullanı-etkin ele göre sağa veya sola kaydırılabilir. Kesin bir ölçü veya pozisyon olmamasına rağmen, defter 30-40 derece sağa veya sola kaydırılabilir. Çünkü yazının şekli (öne veya arkaya yatıklık) defterin tutuluş şeklinden etkilenecektir. Ozellikle dik temel harflerle öğretim yapılırken Graham ve Miller"a göre sağ el ile yazanlarda defterin sol tarafı vücudun orta kısmını biraz geçecek şekilde sağa kaydırılmalıdır. Eğik yazıya geçildiğinde ise aşağı yukarı 45 derece saat hareketinin aksi yönde döndürülmelidir. Sol elliler ise defteri yaklaşık 45 derece saatin hareketi yönünde döndürmelidirler (10).

Yazma Hızı
Yazma hızı genellikle verilen zaman dilimi içerisinde yazı-etkin harf sayısına göre tespit edilmektedir. Okunulabilirliğin ölçülmesi; harflerin gövde, üst ve alt uzantılarının oluşturulması, boyutları, sayfa yüzeyine yerleştirilmeleri ve boşlukların uygun şekilde ayarlanması gibi birden fazla unsurun ölçümüyle ilgili olduğu için, hızı ölçmekten daha zordur (11). Yazma hızının geliştirilmesinde en önemli etken yazma alıştırmalarının düzenli olarak yapılmasıdır. Çocuk bunu zaman ile yarışarak kendisi de yapabilir. Ayrıca yazma çalışmaları uygun şekillerde ödüllendirilerek motive edilebilir. Graham, Berninger, Weintraub, ve Shafer (12) 1-9. sınıflar seviyesinde yaptıkları çalışmada yazma hızını tespit etmeye çalışmışlardır. Araştırmacılar yazma hızının cinsiyete göre değiştiğini (kızlar erkeklerden daha hızlı) ortaya koyup sonuçları ayrı ayrı sınıflandırmışlardır.

Öğretmen yada veli olarak el yazısını niçin öğrettiğinizi bilirseniz çocuklarımıza daha faydalı olabilirsiniz. El yazısına karşı oluşturduğumuz olumsuz önyargıyı ister istemez çocuklarımıza yansıtıp onlar için ilk olan bu öğrenme deneyimine negatif etki yapmayalım.

1. sınıfı bitirip 2. sınıfa geçen mini mini birlerimizin yaz tatilinde yapabilecekleri en önemli şey kitap okumaları olacaktır. Çünkü 1. sınıfta okuma yazma öğrendiler. Okumaya yeni yeni geçtikleri ilk zamanlar okuma hızları oldukça düşüktü. O kadar ağır okuyorlardı ki okudukları bir cümleyi anlamıyorlardı. Günler geçtikçe okumaları hızlandı. Kesik kesik, hece hece okumalar yerini bir bütün halindeki anlamlı okumalara bıraktı. Yaz tatilinde de çocuğumuzun kazandığı okuma melekesinin gerilememesi için haftada bir iki kitap okuması sağlanmalıdır.

"Seviyesine uygun 16-24 sayfa civarı renkli resimli kitaplar tercih edilmelidir. Ancak kitap okuma bir ödev, görev olmaktan çıkmalıdır. Kitap okumayı önce sevdirmemiz gerekmektedir. Okuduğu kitapları mutlaka anlattırın ve siz de kitap sayfalarını karştırarak, mümkünse okuyarak çocuğunuza sorular sorabilirsiniz. 5N1K dediğimiz "ne, niçin, nasıl, nerede, ne zaman .... kim " sorularının cevabını aramalısınız. Bu kitabın anlaşılmasını sağlar. İfade gücünü de geliştirir. Ancak sorularınızı düzgün cümlelerle sorup cevabı da düzgün cümlelerle almalısınız. Örnek :Ahmet nereden düşmüş? sorusuna cevap "ağaçtan" değil; "Ahmet ağaçtan düşmüş." şeklinde olmalıdır. Amaç sadece soruya cevap alabilmek olmamalıdır. Doğru cümlelerle cevap çocuğun ileriki yaşamında olumlu değişiklikler yapacaktır. Konuşurken daha düzgün konuşacaktır. Saymakla bitmez.... Ayrıca yoruma dayalı sorular sorun. Sen olsaydın ne yapardın? Hikayenin sonu sence nasıl olmalı? Başlığı ne olabilirdi?

Anahtar Kelimeler:
Okullar AçıldıVeliler

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Threads beğeni satın al

backlink Spor haberleri fen bilimleri vozol 10000 Likit

Bosna Hersekde Üniversite Okumak