Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ali AYDIN Milat Gazetesinde kaleme aldığı bu haftaki yazısında, Çorlu Ahi Evran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde yaşanan hadise üzerinden mevcut eğitim sistemi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Aydın; “Sorunumuz bir yere özgü kılınıp geçiştirilecek cinsten değil. Bir sistem sorunuyla karşı karşıyayız. Ancak yanlış anlaşılmasın! Ortada bir sistem var, işliyor; bu işleyiş esnasında birtakım sorunlar ortaya çıkıyor. Hayır, böyle değil! Burada doğrusu şu: Bir sistem var evet ve sistemin kendisi sorun!”, dedi.
“Okul Sistemi Can Bile Çekişmiyor, Öldü O!”, başlıklı yazının tam metni:
Çorlu’da bir meslek lisesinde ders esnasında cep telefonu ile çekilen görüntüler tüm Türkiye’de infiale neden oldu. Görüntü, sınıfta ders esnasında bir öğretmenin öğrencileri tarafından alenen taciz edildiğini gösteriyordu. Görüntüde sınıf içinde sürekli gezinen kapüşonlu bir öğrenci öğretmenin kemer tokasına dokunuyor, kravatı ile oynuyor nihayetinde öğretmeni kucaklayarak havaya kaldırıyor. O tüm bunları yaparken diğer öğrenciler gülüşüp bu rezaletin tamamlayıcısı oluyorlar.
Eğer bu görüntülerin o sınıf, o lise ile sınırlı olduğunu bilsek birkaç söz söyleyip geçerdik. Ne var ki sorunumuz bir yere özgü kılınıp geçiştirilecek cinsten değil. Bir sistem sorunuyla karşı karşıyayız. Ancak yanlış anlaşılmasın! Ortada bir sistem var, işliyor; bu işleyiş esnasında birtakım sorunlar ortaya çıkıyor. Hayır, böyle değil! Burada doğrusu şu: Bir sistem var evet ve sistemin kendisi sorun!
Sistem tasarımı itibariyle sorunlu, önceledikleri ve amaçlılığı ile sorunlu, öngördüğü ilişki biçimi ve mekânsal sınırlılığı ile sorunlu, aktörlerin ve paydaşların konumlandırılışı itibariyle sorunlu…
Burada projeksiyonu Çorlu’daki o meslek lisesinde sabitlemenin de bir anlamı yok. Meslek liselerini geçtik çoğu lisede ders işlenebiliyor mu? Okullarımızda dersin işlenmesinden ziyade ders saatinde sınıfı tek parça halinde tutmak birinci vazife haline gelmişse durumun vahameti ortadadır. Ders saatinde tek parça halinde tutulacak belirli yaştaki akran grubunun zoraki olarak bulunduğu mekâna sınıf deyip, sözü bu hadise üzerinden sınıf yönetimine getirmenin de lüzumsuzluğu ortadadır.
Mesele birkaç öğretmenin kifayetsizliği ya da velilerin çocuklarına veremedikleri terbiye değil. Sorunu buradan kaynaklı gösterme çabası asıl problemin üzerine çekilen perde hükmündedir. Sınıf bu sistem içerisinde bir kapatılma mekânıdır. Bu mekânı, işlevini sorgulamadan bu mekânın iyi ya da kötü yönetimi tartışmak tuzaktır!
Sistem içerisinde öğretmene biçilen rol hapishane gardiyanınkinden farksızdır. Bizzat sistem tarafından bir öğretmen daha nasıl aşağılanabilir?
Bir mahkûm ile gardiyan arasındaki ilişki nasıldır sizce?
Benzer biçimde konumlandırılmış öğretmen-öğrenci ilişkisinin nasıl olmasını bekliyorsunuz?
Buradan anlamlı bir ilişki çıkmaz. Çıkmıyor da zaten!
İster öğretmen ister öğrenci olsun bu sistem içerisinde kendisi adına anlamlı bir üretimi olan varsa bunu mevcut sisteme rağmen yapabiliyor.
Şunu görmemiz gerekiyor artık: Okul sistemi can bile çekişmiyor! Öldü o!
Ölen ne öğrenmedir ne de eğitim. İnsan ölene kadar da ölmeyecek bunlar. Ne var ki ölen modern zorunlu okul sistemidir. Bu sistem eleğinden geçirebileceği gençlere yetişkinlik dönemleri için programlanacak birer “yatırım nesnesi” olarak bakıyor. Bunun dışında kalan ve sistemin ölçütlerine göre başarısızlığı garanti olanları ise kapatılmaları, kontrol altına alınmaları ve tezgâhtan geçirilmeleri gereken pre-insanlar olarak görüyor. Sistem bu haliyle insan düşmanı bir felsefeye ve paradigmaya dayanıyor.
Eğitim meselesi zerre kadar umursansaydı, bugüne kadar çocuklar ve gençler için hayatı yaşanabilir kılan ortamlar, ilişki ağları, sahici ve dönüştürücü ilişkilerin yeşereceği mekânlar, araçlar peşinde koşulurdu. Gençler, hakiki insanlar olarak değil; kodlanacak, formatlanacak yığınlar olarak görüldüler. Okul onlara böyle bakanların laboratuvarı oldu. Şimdi o laboratuvarda deney tüpleri kırılıyor, formüller patlamalara neden oluyor. Birileri ise hâlâ aslında laboratuvarın iyi yönetilmediğini, ehil insanlara teslim edilirse orada ne harika işlerin olacağından dem vuruyor.
Bizim gibi az sayıdaki insan da “Yıkın şu laboratuvarı artık!”, diyor.
Çorlu’da yaşanan hadise bir imdat çığlığıdır. Burada arızi bir durum yok, asıl olanla karşı karşıyayız. Mevcut eğitim sisteminin tasarımını, öncelediklerini, amaçlılığını ve işleyişini muhafaza ettiğimiz müddetçe daha çok bu tür haberler işiteceğiz.
McLuhan'ın dediği gibi “Öğrenciler yakında okulları yakacaklar!”
Ali AYDIN
Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri