Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Vanderbilt Üniversitesi araştırmacılarından oluşan bir ekip, bu eylemlerin işe yaradığını kanıtlamak için kullanılan verileri toplamak için iki yıl harcadı. Baş araştırmacı Dale Farran, projenin önceki araştırmasının hayal kırıklığı yaratan sonuçlarının doğrudan bir sonucu olduğunu, 2015'te yayınlanan ve Tennessee eyalet okul öncesi programının hiçbir etkisi olmadığını veya bazı durumlarda olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren çok yıllık bir çalışma olduğunu söyledi. katılımcılar üçüncü sınıfa ulaştıklarında.
Amerika’nın Vanderbilt Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, bu davranışların işe yaradığını kanıtlayacak veriyi toplamak için tam iki yıl harcadı. Baş araştırmacı Dale Farran, bu projenin 2015’te yayımlanan ve hayal kırıklığı yaratan sonuçlara sahip bir önceki araştırmasının bir sonucu olduğunu söylüyor. Araştırma, Amerika’daki devlet anaokulları programının hiçbir etkisi olmadığını, hatta bazı durumlarda katılımcılar üzerinde üçüncü sınıfa geldiklerinde kötü bir etki yarattığını göstermişti.
Vanderbilt Üniversitesi’nin Peabody Araştırma Merkezi’nde müdür yardımcısı olan Farran, “Geçtiğimiz üç yılda, ‘Bu durumu nasıl düzeltebiliriz?’ sorusuna takılıp kalmıştım,” diyor. “Yalnızca, ‘Biz bu sonuçlara ulaştık,’ demek benim için yeterli değildi. Sadece ‘Bu sonuçlara ulaştık’ mı dersiniz yoksa kolları sıvayıp bunu düzeltmek için bir şeyler yapmayı mı denersiniz?”
Farran, sorusunun tek etik cevabının, bununla ilgili bir şeyler yapmak olduğuna karar verdi. Bu yüzden, yayımladığı ilk rapordan sonra Nashville Devlet Okulları yöneticisi onunla irtibata geçerek Nashville’in programını geliştirmek için yardımını istediğinde çok heyecanlandığını söylüyor.
Araştırmacılar Nashville’deki üç farklı erken öğrenme merkezinde, yöneticiler, öğretmen koçları ve öğretmenler ile bir araya geldiler. 26 anaokulu sınıfından öğretmen davranışı ve öğrenci başarısı üzerine veri topladılar. Katılımcı öğretmenlerin tümü erken eğitim konusunda yetkiliydi, lisans diplomaları vardı ve K-12 öğretmenleri ile aynı maaşı alıyorlardı. Her sınıfta bir de yardımcı vardı. Sınıflarda maksimum 20 öğrenci oluyordu. Araştırma 2014’ten 2016’ya kadar iki yıl boyunca devam etti ve toplamda 840 öğrenci incelendi.
Ortaklıkta, zaman zaman tatsızlıklar yaşandı. Farran, bazı öğretmenlerin birden fazla kişi tarafından gözlemlenmek ve araştırmacılardan geribildirim almak konusunda çok istekli olmadığını söylüyor. Kısıtlı zamanları olmasına rağmen öğretmenlerden çok şey beklendiğini ekip olarak fark ettiklerini belirtiyor. Bu da, başlarına yıkılmış bunca iş arasında öğretmenlerden veri toplamayı zorlaştırmış. Bu soruna dikkat çekmek için araştırmacı ekip, öğrenci başarısının üstünde en büyük etkiye sahip olduğunu düşündükleri sekiz sınıf faaliyetine odaklandı.
İşte, Erken Öğrenme Merkezleri yöneticileri tarafından “Sihirli 8” diye adlandırılan o liste:
Geçiş süresini azaltın. Bir aktiviteden diğerine geçerken harcanan zaman, öğrencilerin öğrenmediği, etkileşimde bulunmadığı ve negatif davranışta bulunma ihtimallerinin de arttığı zamandır.
Eğitim seviyesini geliştirin. Çocuklara ucu açık, çıkarımsal sorular sormak; onlardan öğrendikleri üzerine düşünmelerini ya da bildikleri üzerine tahminler yapmalarını istemek, hafızalarını geliştirir ve ana sınıfına daha iyi hazırlanmalarını sağlar.
Pozitif bir ortam yaratın. İstenen davranışı pekiştirmek için belirli öğrenci davranışlarını kınamak yerine pozitif bir dil kullanmak, çocukların kendini regüle etme (duygularını yönetme, sakinleşme) yetenekleri üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.
Öğretmenlerin çocukları dinlediği süreyi artırın. Öğretmenleri, çocukları dinlemeye kayda değer bir vakit ayırdığı takdirde çocukların matematik konularını, harfleri ve kelimeleri daha iyi anladığı görülüyor. Ayrıca, daha sık söz alan çocukların daha güçlü kendini regüle etme becerileri ve kelime dağarcıkları oluyor.
Ardışık etkinlikler planlayın. Çocuklar puzzle yapmak ya da mesaj yazmak gibi mantıklı bir düzeni takip etmeyi gerektiren aktivitelere katıldıklarında daha derin düşünmek zorunda kalıyorlar ve bu da problem çözme becerilerini geliştiriyor.
Çocuklar arasında işbirliğini teşvik edin. Akranlarıyla sıklıkla beraber çalışan çocuklar sınıf içi faaliyetlere daha çok katıldılar, daha iyi dil becerilerine sahiptiler ve kendilerini regüle etme konusunda daha iyilerdi.
Çocukların katılımını teşvik edin. Çocuklar bir etkinliğe aktif olarak katıldıkları zaman – örneğin, öğretmen okudukları kitapla ilgili onlara soru sorduğunda ya da tahminde bulunmalarını istediğinde – okuduklarını anlamada, kelime öğrenmede ve matematikte daha başarılı oluyorlar.
Matematik anlayışlarını geliştirecek fırsatlar yaratın. Çok parçalı matematik problemleri çözmeye çalışan ve matematik kavramlarını tartışan çocuklar, ilkokula daha iyi hazırlanmış ve erken yaşta matematik başarısı elde etmek için yeterli hale gelmiş oluyorlar.
Farran, bu sekiz anlayışın uygulanışını geliştirmeye kendini adamış durumda. Liste, üç erken öğrenim merkezinde daha modern bir öğretmen geribildirim ve eğitim sistemi tasarlamak için kullanılıyor. Bunun yanı sıra, listedeki sekiz görüş vali Megan Barry öncülüğünde Nashville şehri tarafından benimsendi.
Vali Barry’nin planı önce programı geliştirmek, sonra dünyaya açılmak. Farran da bunu destekliyor. Programın kalitesini artırmadan uluslararası erişime onay vermek, iyiden çok kötülüğe sebep olabilir, diyor Farran. “Şu andaki amacımızın, dört yaşındaki çocukların öğrenmeye ilgi duymalarını sağlamak olması gerekiyor ve onların yalnızca dört yaşında olduğunu unutmamalıyız.”
Kaynak: https://hechingerreport.org/new-research-finds-magic-8-preschool-classroom-practices/