Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Lider Eğitimci Yazarlar Derneği Adana İl Başkanı Gurbet Duymuş yazdı...
Çocuklarımızın iyi eğitim alması, nezih ortamlarda okuması ve başarılı olması hem eğitimci olarak hem anne baba olarak temel dileğimizdir.
Az mevcutlu sınıflar, temiz bir ortam, yemeği, güvenliği düzenli olan okullar, yakın ilgi, alaka, ihtiyaçların giderilmişliği, enerjinin tamamının eğitim öğretime kanalize edildiği bir sistem ve sonuçta tabi ki başarı…Bunu bizler tüm çocuklarımız için istiyoruz. Peki bu şartlar tüm okullarda var mıdır? Her okulun eğitim öğretime hazır bulunuşluk düzeyi aynı mıdır?
Neden ille de özel okullar diyoruz. Özel okullarda teknik şartlar yeterlidir ama devlet okullarında?
Tabi ki hayır, en merkezi okullarda bile evet okul var, bina var ama birçok ihtiyaç da var.
Okulların temel ihtiyaçları temizlik yapacak eleman, malzeme sıkıntısı had safhadadır. Okulların güvenliğini sağlayacak güvenlik elemanlarının ücretlerini ödeme imkanı yoktur. Öğretmenin fotokopi çekme, çektirme imkanı yoktur.
Öğrencinize hazırladığınız güzel materyalleri çoğu zaman kendi paranızla çoğaltırsınız, 150 öğrenciye 600 lira harcayarak bazen fotokopi çektirirsiniz, çünkü içiniz el vermez, öğrencinin faydalanması gereken materyallerden faydalanamaması ve çıtanın yükselmemesi …Ama öğretmen bütçesi her zaman bu masrafı da kaldırmaz.
Okulun kağıt, fotokopi, temizlik, güvenlik ihtiyaçlarını özel hizmetle alan okullar çoğu zaman borç içindedir. Okul müdürü ve öğretmenler çevreden, tanıdıklarından, hayırseverlerden okulun ihtiyaçları için destek isterler .Ara sıra bulduğunuz yardımlar size nefes aldırır ama yetmez. Çaktığınız çivi, aldığınız sıvı sabun borçtur. Bu noktada okul Aile Birliği devreye girer, okullarda kermesler düzenlenir, tiyatrolar oynatılır. Gelirin bir bölümü okula kalacak ve okullar nefes alacaktır. Veliden gayriresmi aidat toplanır, öğretmen veliyle yüz göz olmak istemez; aidatı toplamaz okul idaresiyle papaz olur. Aidat ister, aklı başında veli bilir 50-60 liradan fakir olmayacağını, öder; durumu olmayan öğrenciye zaten kimse ilişmez ama çok bilmiş velinin biri de çıkar sanki öğretmen cebine indirecek, götürüp evinin ihtiyacını karşılayacak gibi “BİMER, CİMER…” nere varsa öğretmeni, okulu şikayet eder. Haydi soruşturma… Muhakkik müfettiş gelir, gider. Öğretmenin, idarenin ritmi bozulur, motivasyonu düşer. Hasılı kelam hep eğitime, öğretime, öğrenciye odaklanması gereken öğretmen, okul idaresi esas odak noktasından koparak zayıflar ve mutsuz olur. (Ha bu arada, okulda öğretmenler okulda içtikleri kahvenin, çayın parasını kendi ceplerinden ödemekte, bu hizmeti gerçekleştiren personelin parasını da öğretmen sayısına göre aralarında topladıkları parayla karşılamaktadırlar. Yani öğretmen velinin parasıyla çay kahve içmez hiçbir zaman. )
Öğretmen kağıt parası, temizlik parası, aidat parası peşinde koşmamalıdır. Öğretmenin odak noktası eğitim olmalıdır. Öğretmenin alanı genişletilmeli; devletimiz ders kitaplarını vermekte, bu müthiş bir destektir ; biz öğretmen olarak kendi hazırladığımız materyallerle, güzel projelerle bunların üstüne güzellikler ekleyerek eğitimi yukarı taşıyabilmeliyiz. Bu yeterlilikteyiz. Devlet okullarımızda müthiş yetenekli, nitelikli, düşünülemeyecek sayıda çok kaliteli öğretmenimiz var. Onların dinamikleri harekete geçirilerek eğitimde ciddi bir motivasyon ve dip dalgasıyla yeni Milli Eğitim Bakanımızla başlayan heyecan daha büyük bir başarı harekatına dönüştürülebilir. Türkiye’nin eğitimde yeni bir başarı öyküsüne ihtiyacı var, hem de çok. Peki, bu nasıl sağlanacak. Bunun birçok yönü var, farklı farklı yazılara konu olabilecek. Ancak eğitimde başarı için dediğimiz gibi okulların temel ihtiyaçlarını gidermek zorundayız. Bu noktada her eğitim öğretim yılı başında belli sayıda kontenjana göre özel okullara teşvik desteği sağlanmaktadır. Özel okul başarı demek değildir, imkan sağlanırsa çocuklar her yerde başarılı olur. Sadece özel okul öğretmenleri devlet okullarındaki öğretmenlerin peşinde koştuğu sıkıntılı durumlara enerji harcamamaktadır, şartlar sağlandığı için eğitime odaklıdır. Aynı şartlar devlet okullarına sağlandığında yılların deneyimi ile müthiş başarı gelecektir. Devlet okullarının temel ihtiyaçları için devletin mutlaka bir ödenek ayırması gereklidir. Öğretmenler, okul müdürleri dilenci olmaktan kurtarılmalıdır. Temel odakları olan eğitimde başarıya kilitlenmelidirler.
Özel okullara devlet eliyle verilen teşvik aşağıdaki şekildedir:
.
Okul öncesi eğitim alanında öğrenim görecek olan öğrencilerden 3.290 Türk Lirası oranında devlet desteği verilmektedir.
İlkokul öğrencileri için verilecek olan teşvik tutarı 3.960 Türk Lirası olarak belirlenmiştir.
Orta okul öğrencilerinin özel okulların teşviklerinden yararlanması için belirlenmiş olan rakam 4.610 Türk Lirası civarındadır.
Orta öğretim 4.610 TL.’dir.
Liselerde eğitim alan öğrenciler için de belirlenmiş olan rakam 3.960 Türk Lirası civarındadır.
(Veriler https://www.devletdestekli.com/ozel-okul-2018-2019-devlet-tesvikler’den alıntıdır .)
Bu destek doğru adreslere gitmekte midir? Hayır, sanmıyorum çünkü çevremizde de uzun zamandır gördüğümüz destek ihtiyaç sahibi ailelere çoğu zaman çıkmamakta ama bir işadamının çocuğuna çıkabilmektedir. Bu noktada amacına ulaşamayan bir sistem ortaya çıkmıştır. Özel okullara teşvik desteğinden halen yararlanmakta olan öğrenciler muaf tutularak kademeli olarak kaldırılmalı, bu destek devlet okullarının ihtiyaçlarına ödenek olarak çevrilmelidir. Az da olsa okullar, öğretmenler nefes alacak, velinin ve çevrenin dilencisi olmaktan kurtarılacaktır.