Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
ÖĞRENCİLERİMİZİ İLGİ, BECERİ VE YETENEĞİ DOĞRULTUSUNDA HAYATA HAZIRLAMALIYIZ
Öğretmenliğe başladığım tarihten bu zamana kadar benimsediğim ve olmasını istediğim eğitim- öğretim anlayışı nihayet konuşulmaya başlandı. Bu konuşmaları duymak sevindirici ve ümit verici. Peki neydi yıllardır benimsediğim istediğim ve kendimi bu konuda geliştirmeye çalıştığım bu anlayış? Çalıştığım okullarda gerek velilere gerek öğretmen arkadaşlarıma, zaman zaman konuştuğum diğer dostlarıma, aileme hep şunları anlattım.
Her öğrenci farklıdır dedik hepsine aynı sınavı yapıp hepsine aynı ev çalışmalarını verdik, şu öğrenci matematiği yapamıyor dedik aynı problemi sorduk, öğrencinin umutsuzluğunu ikiye katladık. Sınıf içinde sınavlar yaparak dereceye giren öğrencilerin velileri mutlu olurken diğer öğrencileri düşündük mü? Veliler ne yaptı: İlkokuldan başlayarak öğrencilerini kurslara, dershanelere, özel derslere göndererek mükemmel olmasını istedi(kendince). Öğrencisi matematik de geriymiş, İngilizceyi anlamamış. Peki yapılanlar sonunda elde ne vardı? Yetenekleri ortaya çıkarılmamış, becerilerinin farkına varamayan top tutma becerisi bile olmayan ayakları üstünde durmayı başaramayan, matematiği güzel ancak mutsuz sosyal çevresi olmayan çocuklar, stresli veliler, üniversite bitirmiş işsiz psikolojisi bozulmuş binlerce gençlerden başka.
Öğrencilerimize matematik dersini, Türkçe dersini fen bilgisi ve diğer dersleri anlatırken onları bu derslerde mükemmel olmasını beklerken farklı becerilerini hiç düşünmedik çünkü bazen müfredat uygun olmadı bazen biz göz ardı ettik. Halbuki dokuz yaşında üç boyutlu bir resim çizen bir öğrencinin diğer derslerinin mükemmel olması gerekli miydi? Ya da el becerisi iyi olan on yaşındaki bir öğrencinin çarpma yapmakta zorlanması başarısız olmasına engel miydi? Bence değildi. Olmamalıydı. Becerilerini ortaya koyamayan, yeteneklerini sergilemeyen öğrenci mutsuz öğrencidir.
Zaman zaman karşılaştığımız konuşmalardan bir kaç örnek vermek istiyorum. Doktora gittim rahatsızlığımdan pek bir şey anlamadı. Arkadaşlar bildiğiniz iyi bir oto tamircisi var mı?Dün kuaföre gittim saçımı mahvetti . Dişlerimi yaptırdım düzen tutmadı. Evimi boyatacağım iyi bir boyacı lazım. Hangi terziye gitsem acaba. Olimpiyatlarda yine dereceye girememiş. Bu örnekleri artırabiliriz. Peki neden bu konuşmalar var, neden hep yakınıyoruz işte bunun tek sebebi derslerde mükemmel olmasını istediğimiz öğrencilerin yirmi yaşına kadar temel derslerle yoğunlaşmasından kaynaklı.
Peki ne yapmalıyız?
İlkokullardan başlayarak içi sıra ve masa dolu sınıflarla dolu okullar yerine okulların içinde öğrencilerin kendini geliştirebileceği, yeteneklerini ortaya koyabileceği, becerilerini çıkarabileceği sanat, el becerileri, müzik, spor, meslek atölyeleri vb bunlarla ilgili donanımlı sınıflar açılmalı. İlkokul öğretmenlerimiz öğrencileri gözlemleyip gerekli atölyelere yönlendirmeli. Ortaokula geçen öğrenci artık yeteneğinin farkına varıp kendini sevdiği ve yapabileceği iş konusunda kendini geliştirmeye başlamalı. Devlet ile anlaşmalı iş yerlerine öğrenciler aynen okula gider gibi uygulamalarını yapmalı. Hatta bu iş yerleri okul şeklinde açılıp hem öğrenci yetiştirmeli hem de hizmet vermeli. Böylece , Öğrenciler sınav stresinden uzaklaşmış kendini geliştirmiş bir iş sahibi olacaktır. Bu uygulamalar sonucunda sınav düşünen öğrenci yerine üreten, çalışan, ülkenin ekonomisine katkı sağlayan, bilimin ışığında mutlu, umutlu kaygılardan uzak bir nesil yetişeceğine inanıyorum. REGAİP ÜNVER