Öğretmenler İçin Kaliteli Mesleki Gelişim Neden Önemlidir

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Bazıları bunun açık bir hile sorusu olduğunu düşündü ve öğrenci öğrenmesini bir numaralı öncelik olarak seçti.

 Bazıları müfredatı seçti çünkü, “Öğretecek bir şeyiniz yoksa, öğrenciler öğrenemezler — daha ötesi yok!” Yine de bazıları karşı atak yaparak, “Ama elinizde en iyi müfredat olsa bile ders anlatımınızın kalitesi düşükse, öğrenciler yine öğrenemez — demek ki var?” “Eğer sadece varlıklı çocuklar öğrenirse, o zaman düşük gelirli çocuklar için eşitlik yok demektir — daha büyük bir sorun bilen var mı?” Bu heyecanlı tartışma, her bir öğe için devam etti.

Sonunda, öğrencinin öğrenmesini seçenler şöyle dedi: “Eğer öğrenciler öğrenmiyorsa, ne yaptığımızın hiçbir önemi yok, boş yere kürek çekiyoruz demektir!” Ve haklı olduklarına herkes ikna oldu. Ancak hepsi yanılıyordu. Onları doğru yola getirmek için müdürlere şunu sordum: “Bir öğretmen, öğrencilerin gerçekten öğrenmesini sağlamak için ne yapabilir?” Bir müdür şöyle dedi: “En iyi öğretmenlere ve en iyi müfredata sahip olduğumuzdan emin oluruz.”

“Bu, öğrencilerin öğreneceğini garanti eder mi?”

“Şey, hayır, ama daha mümkün kılar. Bilirsiniz, hiçbir şey garanti değildir.”

“Öğrencinin öğrenmesini kontrol edebilir miyiz?”

“Tam olarak değil, ama . . .”

“Öğrencinin öğrenmesini kim kontrol edebilir?”

“Öğretmenler… ya da, hmm, öğrencilerin kendisi sanırım.”

“Kesinlikle! Biz öğrencilerin öğrenmesini kontrol edemeyiz, sadece öğrenciler edebilir. Öğrencinin öğrenmesi, tüm emeklerimizin nihai hedefi ve sonucu olmalıdır. Ama oraya ulaşmak için yaptığımız şey değildir. Şimdi öncelik listenizi tekrar düşünün lütfen.”

Neyi Kontrol Edebiliyoruz?
Tartışma bütün samimiyetiyle tekrar başladı. Sonra bir müdürün kafasında bir “aydınlanma” gerçekleşti: “Eğer öğrencilerin öğrenmesini istiyorsak, o zaman en kritik unsur öğretmendir. O halde mesleki gelişim, öğrencilerin öğrenmesine yardım etmek için yapabileceğimiz her şeyden daha önemli olan şeydir.” O müdür o gün, neden böyle bir eğitime katıldığını çok iyi anlamış oldu.

Biliyorum bu kulağa çok aykırı geliyor, özellikle de okul başarısının standardı öğrencinin öğrenmesiyken. Okullar ve öğretmenler, öğrencinin öğrenmesi üzerinde muazzam bir etkiye sahip olsa da, bunun gerçekleşmesi için öğretmenlerin yapabileceği hiçbir şey yoktur. Öğrencilerin öğrenmesini sağlamak, öğretmenlerin tamamen kontrolünün dışındadır. Bunu öğrenciler kendi başlarına yapmalıdırlar.

Öğretmenler öğrencilerin dikkatini çekebilir ve onları öğrenmeye davet edebilir. Ya da öğrencileri öğrenmeye teşvik eden harika öğrenme ortamları yaratabilirler. Ancak öğrenmek için çalışmak ve çaba göstermek, sadece öğrencilerin elindedir. O halde bir okul, öğrencilere yardım etmek için nereye emek, zaman ve kaynak yatırımı yapmalı? Ya en iyi öğretmenleri bulmak için ya da olağanüstü mesleki gelişimini sağlayarak en iyi olmalarına yardım etmek için yatırım yapın.

Eğitimdekilerin yanlış şeyleri ön plana çıkarmalarına başka bir örnek daha vereceğim. Geçenlerde, eski Washington D.C. devlet okulları müdürü hakkında, onu yerin dibine sokan bir makale okudum. Makalenin yazarının, eski müdür ve diğer eğitim reformcuları hakkında söyleyecek çok az olumlu şeyi vardı. Ancak beni dehşete düşüren, onu nasıl öğrencilerin yoksulluğuna çözüm üretmemekle suçlaması oldu. Bir okul sistemi, öğrencilerin yoksulluğunu nasıl düzeltebilir ki? Tıpkı öğrencinin öğrenmesi gibi bu da tamamen kontrolümüzün dışında değil mi? Yazarın önerdiği çözüm, öğrencilere ödenek sağlamaktı. Ceplerine biraz para koymak, öğrencilerin yaşadıkları yoksulluğun getirdiği şartları düzeltmez ki!

Elimizdeki veriler, yoksulluk içinde yaşayan öğrencilerin okulda başarılı olma konusunda risk altında olduklarını işaret ediyor. Dahası yine elimizdeki veriler, düşük gelirli öğrencilerin oranlarının yüksek olduğu okulların, başarı oranlarının da düşük olduğunu söylüyor. Ancak veriler aynı zamanda önemli bir konuya daha işaret ediyor: İyi öğretmenler, öğrencilerin bireysel öğrenmelerine birebir müdahale ederek toplumsal sorunların üstesinden gelebilirler.

Yoksulluk döngüsünün hızlı bir çözümü yok, ancak ona karşı gelmek için elimizdeki en büyük gücün ne olduğunu biliyoruz: Eğitim. İyi olduğumuz konu her neyse, sadece ona bağlı kalmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bizler eğitim uzmanlarıyız, sosyal görevli, aile danışmanı ya da mali planlamacılar değiliz. Kontrol edemeyeceğimiz çok şey var. Yoksulluk da bunlardan birisi. Ama öğrencileri öğrenmeye davet etmeyi ve onlara öğrenmeleri için ilham vermeyi kontrol edebileceğimizi biliyoruz. Öğrencilerin beraberlerinde sınıfa getirdikleri sorunlarla baş etmek için yaratıcı yollar bulabiliriz. Ve onları her gün evlerine, geldiklerinden çok daha istekli bir şekilde göndermek için tüm gücümüzle çabalayabiliriz.

Öğretmen Olarak Kendini Geliştirmek
Öğrencinin öğrenmesi ve yoksulluk hakkında endişe etmek çok takdir edilecek bir şey. Ancak gerçek eğitimciler, yoksullukla savaşan öğrencilerin orta ya da üst gelir grubundan gelen öğrenciler kadar iyi öğrenemediği fikrini kabul etmez. Mükemmel öğretmenliğin mükemmel öğrenmeye ilham verdiği yadsınamaz bir gerçektir. Ve yoksulluk döngüsünün bazı öğrencilerimizi çok negatif etkilediğinden bahsederken bunu düşünmek hepimize yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak eğitimciler en çok şu soruya odaklanmalıdır: “Olabilecek en iyi öğretmen olmaya kendimi nasıl hazırlayabilirim?”

Kaynak: http://www.edutopia.org/blog/why-quality-professional-development-teachers-matters-ben-johnson?utm_source=facebook&utm_medium=post&utm_campaign=blog-why-quality-professional-development-teachers-matters-link

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber