Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Öğrenen - Öğreten N.B. Öğretmen’den Mektup.
***
Kıymetli Hocam, ben Alman Dili ve Edebiyatını bitirdikten sonra formasyon aldım. Ancak branşımda değil ilkokul öğretmeni olarak atandım. Daha stajyer öğretmenken ikinci dönemin başında görevlendirme yoluyla birinci sınıfı okutmak zorunda kaldım. Ama kendimi yetiştirmek için okumadığım kaynak kalmadı. Diğer sınıf öğretmeni arkadaşlarımı da sürekli soru yağmuruna tutuyordum.
Bu arada gurbetçi bir ailenin çocuğuyum ve Türkçem çok iyi değildi, ama çok azimliydim. Sınıfını devraldığım arkadaşım müdür yardımcısı olmuştu. Onunla sürekli iletişim halindeydim, çünkü o çocukları daha iyi tanıyordu. Sınıfımda bir tane öğrenci hariç hepsi okumaya geçmişti, ama E. iki yıllık olmasına karşılık bir türlü okuyamıyordu.
Benim sabahlara kadar uykularım kaçardı çünkü kendimi sorgulardım, "ben hatayı nerede yapıyorum, diye. Bir gün karar verdim M. hocayı sınıfa çağıracağım ve ondan akıl alacaktım. Nede olsa o yirmi yıllıktı. Benim göremediğimi, bilemediğimi daha iyi bilirdi.
M. hocamdan müsait olduğunda gelmesi ricasında bulundum. Geldi; "E.! Gel bakayım tahtaya" dedi ve öğrencim çıktı. Fişlerden yazdı. "Oku bakayım kızım!” Kem küm. Şöyle çalıştır, böyle çalıştır demesini beklerken çocuğun kafasının arkasına iki tane patlattı ve çocuğun kafası tahtaya vurdu. Allah'ım ben şok... Dilim tutuldu.... Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
M. hoca çekti gitti. Bayağı bir zaman çocuğun yüzüne bakamadım nice zaman sonra kendimi toparladım ve çocuğum başın ağrıyor mu, diyebildim. Hala aklıma geldikçe içim burkulur ve o anı tekrar yaşarım. Keşke arkadaşımı çağırmasaydım ve o olay yaşanmasaydı.
Yarım dönemden sonra başka okula verildim. Bu olay 26 yıl önce yaşandı. Öğrencilerimi dövmedim ve hep sevdim. Hala derse heyecanla girerim. Şu an daha mutluyum, çünkü branşımda çalışıyorum.
Size sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum.
Selamlar
N.B. (Almanca Öğretmeni)
***
N.B. Öğretmenin dile getirdiği durum benim sık sık dile getirdiğim iki kültür tartışmalarımı hatırlatıyor. Denetim Odaklı Korku Kültürü ve Gelişim Odaklı Değerler Kültürü tartışmasını sık sık yapıyorum. En son ayrıntılı olarak GELİŞTİREN ANNE BABA, EVLENMEDEN ÖNCE ve en son olarak da ÖĞRETMENİM BİR BAKAR MISIN? kitaplarımda ayrıntılı olarak inceledim.
Denetim Odaklı Korku Kültürü içinde çocuğun davranışı önemlidir; anlaması ve gelişmesi önemli değildir. Yazamadı mı, vur kafasına. Anlamak, konuşmak, anlatmak yani bireyin gelişmesine emek vermek yoktur. N.B. öğretmen yurt dışında doğmuş büyümüş, onun Gelişim Odaklı Değerler Kültürü’ne aşina bir ortamda büyümesi daha olası. M. Öğretmen bizim yerli malımız. Çocuğa soruyu sor, bilemedi mi, vur ensesine, bir de tahta vursun. Niye böyle yapıyor? Çünkü babasından, büyüklerden ve öğretmenlerinden farklı bir anlayış görmedi. Bu konuda çevresinde konuşan da olmadı. M. Öğretmen öğrenciye kötülük yaptığını değil, ‘öğretmenlik yaptığını’ düşünüyor.
Önemli soru, düşünürken ve karar verirken hangi değerleri iş başında tuttuğumuzdur. Öğrencinin davranışına mı, yoksa öğrencinin gelişimine mi önem vereceğiz? Denetim Odaklı Korku Kültürü içinde yetişmiş anne-baba ve öğretmen davranış ve sonuç odaklı, Gelişim Odaklı Değerler Kültürü içinde yetişmiş anne-baba ve öğretmen anlama ve gelişim odaklı olacaktır.
N.B. öğretmenim, üzerinde düşünülecek ve konuşulacak bir çok soruları dikkatimize sunan mektubun için teşekkür ederim.
Selamlar, sevgiler
NOT: Öğretmenlik deneyim ve anılarını benimle paylaşmak isteyen öğretmenler aşağıdaki adrese yazabilirler:
ilkyil@dogancuceloglu.net
Kaynak: Doğan Cüceloğlu