Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Benim gibi eğitimciler , okulların% 55'inin öğrencilerinde stres ve kaygı artışı olduğunu bildirdikleri Okul ve Kolej Liderleri Birliği tarafından yürütülen bir anketin sonuçlarına şaşırmayacak .
Stres ve kaygının, gençlerin çok fazla yaşamaması gereken duygular olmalarının yanı sıra, beynin bilgiyi işleme, öğrenme ve bilgiyi tutma becerileri üzerinde olumsuz etkileri bulunuyor. Stres yaşayan öğrencilerin bir şeyler öğrenmesi zorlaşıyor ve bu da bizim önünü almamız gereken olumsuz bir döngüye sebep oluyor.
Her sorunu çözemeyebiliriz ama öğrencilerimizin dirayetli olmalarına, karşılaştıkları zorluklarla yüzleşebilmelerine ve stresin onları yönlendirmesine izin vermeyip, streslerini yönlendirebilmelerine yardımcı olabiliriz.
1. Stresi anlamalarını sağlayın
Stres normal günlük hayatın önemli bir parçasıdır. Hepimizin karşılaştığı bir şeydir ve vücudun tehlike ya da tehdit karşısında gösterdiği doğal tepkidir.
Stresin, dikkatini toplayamamak, kalp atışlarının hızlanması, mide bulantısı, yalnızlık duygusu, asabiyet, çok fazla yemek ya da yetersiz beslenmek gibi bilişsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal belirtilerini öğrenmek, öğrencilerin bu belirtileri kendilerinde de fark edebilmelerini kolaylaştırır. Bu da öğrencilerin destek ya da tavsiye istemelerini ve kontrollü davranabilmelerini sağlayabilir.
2. Beyni anlamalarını sağlayın
Beyni anlamanın çocukların yaşadıklarını normalleştirebileceğini ve zihin sağlığıyla ilgili muammayı azaltabileceğini bilin.
Beyin büyük oranda şekillendirilebildiği için çocukluk ve ergenlik döneminde pek çok değişiklik geçirir. Ergenlik de “kisspeptin” proteinin beyne gönderilmesiyle başlar. Bu, duygularımızın kontrol merkezi olan ve duyguları daha yoğunlaştıran amigdalayı etkiler. Ergenlik döneminde fevri duygusal tepkilerin artmasının sebebi budur.
Beyni anlamak bir çocuğun stresini, üzüntüsünü ya da endişesini azaltmaz ama ergenlerin ilk olumsuz duygusal tepkilerini aşarak, karar verme sürecinden sorumlu olan prefrontal kortekslerini kullanmaya başlamalarını sağlayabilir.
3. Hata yapmaları konusunda onları yüreklendirin
Beynimiz, yaptığımız hatalarla gelişir. Bu, öğrenme sürecinin bir parçasıdır ama pek çok öğrenci bundan korkar. Bu yüzden onlara hata yapmanın mutlaka kötü bir şey olmadığını göstermemiz önemlidir.
Onlara hataların neden önemli olduğunu açıklayın, hata yapmalarını teşvik edin, düşünmelerini ve kendilerini geliştirmelerini sağlayacak sorular sormaya yönlendirin: Neyi daha iyi yapabilirdim? Neyi daha farklı yapabilirdim? Neler yolunda gitti?
4. Üzerinizdeki baskıyı onlara aktarmayın
Bir okul müdürü, John Tomsett, “Sonuçların önemli olduğu bir sınav sistemi içindeyken okul müdürleri bazen üzerlerindeki baskıyı müdür muavinlerine ya da bölüm başkanlarına, onlar meslektaşları olan diğer öğretmenlere, öğretmenler öğrencilere, öğrenciler de anne babalarına aktarıyor ve onları endişelendiriyor. Buna engel olmamız gerek” diyor.
Kendi stresimizi yansıtmamamız ve öğrencilerimizde olumlu bir zihin yapısını teşvik etmemiz gerekiyor.
5. Mindfulness pratiği yapın
Mindfulness ya da bilinçli farkındalığın hem yetişkinler hem de çocuklar için pek çok faydası olduğu düşünülmektedir. Amerika’da bir okulda öğrencilerin cezaya bırakılması yerine meditasyona yönlendirilmesinin davranışları üzerinde olumlu etkileri bulunduğu gözlendi. (Bu konuyla ilgili haber daha önce Eğitimpedia’da da yayınlanmıştı.)
Her okulun meditasyon saati uygulaması getirmesi mümkün olmayabilir ama öğretmenlik yaptığım dönemde her derse bir dakikalık nefes egzersiziyle başlardım ya da öğrencilerimden gözlerini otuz saniye kapatmalarını ve duyabildikleri bütün sesleri dinlemelerini isterdim. Bunun onları sakinleştirdiğini ve dikkatlerini bana ve derse verebildiklerini görüyordum.
6. Kendinize iyi bakın
2015 Eğitim Sektörü Sağlık Araştırması, araştırmaya katılan ve eğitim alanında çalışan kişilerin yüzde 84’ünün son iki yıl içinde zihinsel bir sağlık problemi yaşadığını gösterdi. Bu problemlerin yüzde 77’sini stres, yüzde 60’ını kaygı ve yüzde 38’ini depresyon oluşturuyordu.
Her zaman, öncelikli olarak öğrencilerimizi düşünüyoruz ama bunu yaparken kendimizi ihmal edebiliyoruz. Öğrencilerimize stres ve kaygılarını nasıl yöneteceklerini göstermenin en iyi yolu onlara olumlu davranışlarımızla rol model olmaktan geçer.
Telefonunuzu bir kenara koyun, biraz mola verin, ailenizle vakit geçirin, yaşadığınız anın tadını çıkarın, hatalarınız üzerine düşünün ve kendinizi geliştirmeye çalışın. Kendinizi olduğunuz gibi, kusurlarınızla kabul edip sevin ve bunu öğrencilerinizle paylaşmaktan korkmayın. Öğrencilerinizin olumlu davranışlar geliştirebilmesi için bunları görmesi gerekir.
Kaynak: https://www.theguardian.com/teacher-network/2017/feb/16/six-tactics-to-help-your-students-deal-with-stress