Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Sevgili öğrencilerimden 20 yıl sonrasını hayal ederek bana bir mektup yazmalarını istedim. Mektuplarında 20 yıl sonra kendilerini nerede, nasıl görmek istediklerini düşünmelerini istedim. Hepsi de çok güzel hayaller kurdular. Okudukça gururlandım, sevindim. Ancak bir husus beni çok üzdü. Öğrencilerimin önemli bir bölümü 20 yıl sonra kendilerini yurt dışında hayal etmekteydi. Bu öğrencilerimin hayalleri Türkiye konulu değildi. Çok önemli mesleklerde görev yapıyorlardı ancak kendi vatanlarında değildi. Bunun anlamı üzerine derin derin düşündüm. Öğrencilerime bu vatanı sevmenin ne kadar yüce bir ülkü olduğunu sesimin son teline, nefesimin son boğumuna, kanımın son damlasına kadar anlatıp yaşatacağım. Onları bu memlekete hizmetin ne yüce bir ibadet olduğunu anlatacağım. Sevgili yavrularımın bunu anlayacağından zerre şüphem yok.
Bu karşılaştığım durum sonrasında biraz okuma yapmak istedim. Yapmış olduğum okumalar endişemi on kat daha artırdı. Ülkemizde beyin göçü konusu oldukça önemli bir problem. Okuduğum yazılar arasında özellikle Şeref Oğuz Bey’in yazısı dikkatimi çekti. Bakın ne diyor:
“Türkiye İstatistik Kurumu, geçen yıl ülkeyi terk edenlerin sayısının %42.5'lik artışla 254 bin 640 kişiye ulaştığını açıkladı. Bu, bana göre son derece dikkate alınması gereken bir veri ve gereğinin yapılması için hayati uyarı niteliğinde...
Oysa biz tersine beyin göçü programları ve teşvikler sayesinde daha önce dışarıya kaptırdığımız nitelikli gençlerimizi geri getirmeyi umuyorduk. Tam tersi oldu ve "nitelikli göç" kervanına yenileri katıldı. Şu 2 soruya acil cevap bulmak zorundayız. Soru 1; neden bu insanlar göç ediyor? Soru 2; giden gelmiyor acep nedendir? Biliyorum hepimizin bu sorulara vereceği cevaplar vardır ama benim aradığım cevap veriye dayalı, sebepleri billurlaştıran ve çözüm için ilham verici niteliktekilerdir. Yığınca STK'lardan biri bunu kendine iş edinip kapsamlı bir saha çalışması yapsa ve bu kanamayı elbirliğiyle durdursak... Kanama çünkü beynimiz kan kaybediyor, can kaybediyor. 25-29 yaş aralığında yoğunlaşan göç dalgası, burada yetişmiş ancak onlara ikbal sunamadığımız gençlerimiz... Peki ya tersine beyin göçü programına ilgi gösterip gelenlerimizin başına gelenler? Bu durumdaki pek çok gençle konuştum. Söyledikleri, döndüklerinde kendilerine vaat edilen ortamın, yıkıcılığı ve yakıcılığı... Üniversiteden örnek vereyim: Dünyaca ünlü üniversitede doktorasını tamamlamış ve ülkesine hizmet için dönmüş çocuklarımıza, asistanı kadar ücret önerme bir yana, onu bağladığımız bölüm başkanı veya dekanın mobbingleri... Türkiye sıra dışı marka olmak istiyorsa sıra dışı beyinleri için cazibe merkezi haline gelmelidir. Elindeki entelektüel sermayeyi başkasına kaptırmamalı, geri kazandıklarını da mutlu etmeli, vasat beyinlerce harcanmalarını önlemelidir.”
Sevgili öğretmenlerimiz, kıymetli arkadaşlarım bu konuda taşın altına elimizi koymak bu kanayan yaraya derman olmak bugün itibariyle en önemli meselelerimiz arasında olmalı diye düşünüyorum.
Saygılarımla….