Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Prof. Dr. Necati Cemaloğlu
Uzun süre öğretmenlik yapan herkes bilir ki, güdülenme düzeyi yüksek olan sınıf ile, güdülenme düzeyi düşük olan sınıfta ders yapmak farklıdır. Öğrencinin güdülenmişlik düzeyi arttıkça, öğretmen daha fazla güdülenir ve daha fazla harekete geçer. İlgisiz, duyarsız olan öğrenci, öğretmenin de güdülenme düzeyini olumsuz yönde etkiler. Güdülenme düzeyi yüksek olan öğrenciler derse karşı ilgili, derse gönüllü katılım konusunda istikrarlı, dikkat süresi uzun ve sürdürülebilir öğrenme davranışları yönünden kararlı oldukları görülür.
Güdülenme, öğrencinin yeterince önemsediği, değer verdiği, odaklaştığı bir konuyu öğrenmek için kendisini eyleme geçirme davranışı olarak tanımlanabilir. Bu aşamada öğrenci içsel olarak harekete geçer, duygularını, düşüncelerini ve eylemlerini, hedefleri doğrultusunda düzenlemeye başlar. Birey güdülenme sürecinde yoğun bir gereksinim içine girmiş, bir şeyi elde etmenin, bir hedefe ulaşmanın gerekliliğini anlamış anlamına gelir. Başka bir anlatımla, güdülenmede önemli olan durum, bir şeyi gereksinim hissetmek ve bu gereksinime üst düzeyde değer vermektir. Matematiği öğrenme gereksinimi hissetmek, matematiğe odaklaşmak, matematik öğrenme konusunda harekete geçmek ve uykuda matematik problemi çözmek şeklinde ortaya çıkar. Bisikleti sürmeyi, bilgisayar programcılığını öğrenmek bu başlıkta ele alınabilir.
Öğrenci kendi kendine hedef koyuyor, koyduğu hedef konusunda harekete geçiyor, başarmak için mücadele ediyorsa, içsel güdülenmiş demektir. İçsel güdülenen birey, kendi yakıtını üreten araca benzer. Güdülenmişlik düzeyi düştükçe yeniden harekete geçer ve hedefe odaklanır, başarmak için üst düzeyde performans sergiler. İçsel güdülenen öğrenci ilgi, yetkinlik, yaptığı işten keyif alma ve özerklik duygusunu aynı anda yaşar. İsteyerek yaptığı için dopamin salgılar ve derse çalışmaktan, kitap okumaktan, soru çözmekten, okula gitmekten mutlu olur. Bazı öğrenciler kendi kendisini güdüleyemez ve eyleme geçemez. Derslerinde başarısız olur. Öğrencinin bu halini gören ebeveyn ya da öğretmenler ona bazı özendiriciler sunar. Sınıfı geçer takdir belgesi alırsan sana bisiklet alacağım gibi. Eğer öğrenci bisiklete değer veriyorsa, ihtiyaç hissediyorsa, bisiklete sahip olmak için derse çalışmaya, ödev yapmaya başlamış ise, dıştan güdülenmiş demektir. Dışsal güdülenen öğrenciler, her 1300 km’de benzin istasyonuna giden ve yakıt alan araca benzer.
Ödül ile öğrenme ve öğrenme çabaları üzerine yapılan araştırmalar, ödül ile öğrenme arasında ilişki olmadığını belirtmesine rağmen, algoritmik işlerde, ödülün etkili olduğunu ortaya koyan araştırmalar da vardır. Öğrencinin kendisini güdüleyip derse çalışmaya başlamaması halinde, dışsal güdüleme araçları devreye sokulabilir. Ödül karşılığında bazı işleri yapması istenir. Bu aşamada ödül 2-3 kez işe koşulur. Buna rağmen öğrencide içsel güdülenme meydana gelmiyorsa ödül ortamdan çekilir. Derse çalışmayı, kitap okumayı, test çözmeyi ödül karşılığında yapan öğrenci, rüşvetle çalışan memura benzer. Ayrıca ödül, öğrenme sürecinde geçici bir etki yaratsa da, ödül ortamdan çekildiğinde bireyde öğrenme sürecinin etkisi ortadan kalkar. Ödül, etik sorunlara neden olabileceği gibi, ödül rekabeti ve çatışmayı da ortaya çıkarabilir. Ödül vererek öğrenciyi derse çalıştırmaya çaba sarf eden bir öğretmen ya da ebeveyn, uzun vadede öğrencide oluşabilecek içsel güdülenme mekanizmasına zarar verebilir. Ödüller her seferinde nitelik ve nicelik açısından değişeceğinden, öğrenme süreci ödül = öğrenme şeklinde bir olumsuz yapıya dönüşme ihtimali vardır.
Hayvanlardaki güdülenme, genel olarak içgüdüseldir. Hayvan içgüdüsel olarak bir şeyi yemeğe ya da içmeye odaklanırken, insan yemeği bir seremoniye dönüştürme eğilimi içine girebilir. Canlıları harekete geçiren faktörlerden bir diğeri de, homeostatik yapıda meydana gelen rahatsız edici bozulmadır. Homeostatik yapı bozulduğunda, canlının yeniden eski homeostatik yapıyı oluşturmak için eyleme geçmesi söz konusu olabilir. Bu durumda kan şekeri düşen ve titremeye başlayan bir canlının, şekerli yiyeceklere yönelmesi, vücuttaki su oranının düşmesi halinde, su aramaya başlaması, dürtüsel durumlara örnek olarak verilebilir. Canlıların bazı dürtüleri doğuştan gelir, bazıları da sonradan öğrenilir. Her bireyin öz belirleme, özerklik gereksinimi vardır. Ergenlik dönemlerinde gençlerde sıklıkla görülür. Bir an önce işe girmek, ekonomik bağımsızlığa kavuşmanın altındaki gizli güç, bireyin ekonomik özgürlüğe kavuşması halinde, öz belirleme hakkını da elde edeceğine yönelik inancıdır. Öğrencinin yeteneklerine, varlığına, zekâsına yönelik inançları, onların hedeflerinin peşinden koşmasında etkili rol oynar. Bu sebeple öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bir öğrencinin üst düzeyde hedef koyup bu hedefe odaklaşmasını beklemek, çoğu zaman imkânsızdır. Bu bağlamda kendisine güvenen, hedef koyup istikrarlı hareket eden bireylerde üst düzeyde başarı ortaya çıkabilir.
Öğrencinin okul öncesindeki yaşantısı, aile çevresi, kültürü, yetiştiği sosyokültürel çevre, kişiliği, kaygı ve stres düzeyi ve benlik algısı, güdülenme düzeyini belirlemede etkili olan değişkenlerdir. İyi ve destekleyici bir çevrede yetişen öğrenciler içsel güdülenirken, olumsuz çevrede yetişen öğrenciler daha çok dışsal güdülenmektedirler. İçsel güdülenme olanağı, fırsatı verilmeyen, doğrudan dışsal güdülenme için ödül verilen öğrencilerin, doğal yapıları bozulmakta, kendisini tanıma, sorunlarını çözme ve özgür iradeleriyle karar alıp uygulamada başarısız olmaktadırlar.
Sınıfa ders yapmak için giren öğretmen şu dört soruya cevap vermesi gerekir Hoşgörür, 2021, s. 189:
Sizi, öğrenciler neden dinlesin?
Sınıf içi etkinliklere niçin destek olsun?
Anlattığınız konu, onlara nasıl katkı sağlayacak?
Bu konuyu öğrendiklerinde hayatlarında neler değişecek?
Öğretmen derse karşı öğrencinin ilgi ve dikkatini toplamak için bir gazete haberinden, videodan, fıkra, örnek olay ya da anekdottan yararlanabilir. Derste işlenecek konu ile gerçek hayat arasında ilişki kurulabilir. Öğrenciye bir ilkyardım konusunu öğrenmeleri halinde nerede ve nasıl kullanacaklarını, bir insanın hayatını kurtarmada nasıl işe yarayacağını anlatabilir. Anlatılan konuyu öğrenmeleri halinde kişisel gelişimlerinde meydana gelecek durumlardan haberdar edebilir. Genel olarak öğrenciler, hedeften haberdar edildiklerinde, öğrenecekleri bilginin hangi sorunların çözümünde işe yarayacağını anladıklarında daha fazla güdülenir ve öğrenmeye daha fazla hazır hale gelebilirler. Bu süreçte sınıfta ve okulda bir öğrenme kültürü, olumlu bir habitat yaratılmış olması, öğrencilerin somut çıktıları görmesi önemlidir. Her öğrenilen bilginin hayatla ilişkilendirilmesi zordur. Böyle durumlarda ya başka öğrenmenin ön koşullu öğrenmesi ya da başka bir konunun farklı bir yönüdür. Bu konuda da bilgi sahibi olması gereklidir. Öğrencilerde merak duygusu yaratmak ve seviyelerinden bir tık üstteki konuları öğrenmeleri için güdülemek, güdülenme düzeylerini artırmada işe koşulabilir. Derste oyun ve dramadan yararlanmak, video kullanmak, mizahı işe koşmak, öğrenci güdülenmesinde etkili davranışlardır.
Sonuç olarak öğrenci güdülenmesinde etkili rol oynayan başat öğe, öğretmendir. Öğretmen, eğitim sisteminin mutfağında bulunur. Öğrenciyi güdüleyebilmesi için öğrencilerin, ilgi, istidat ve kabiliyetlerini bilmesi, öğrenci hakkında detaylı bilgiye sahip olması gerekir. İçsel güdüleme mekanizmalarını artırabilmek için öğrenme ekosistemini yaratması, uygun ortam ve koşulların oluşması halinde, öğrencinin kendi kendisini harekete geçirmesini beklemek önemli bir stratejidir. Bu durum, kuluçka makinasına konan yumurtalar gibidir. Yumurtadan belirli sıcaklık ve zaman içinde nasıl civciv çıkıyorsa, içsel güdülenme de buna benzer. Kitap okuyan öğrencilerden oluşan bir grup, belirli bir zaman sonra diğerlerini de harekete geçirebilir. Dışsal güdüleme ise, yumurtanın dışarıdan kırılması ve omlet olmasıdır. Civciv yeni bir hayat, omlet ise hayatın sonunu ifade eder. Öğrenciler, öğrenilen bilgileri nerede, nasıl kullanacaklarını öğrendikçe daha fazla güdülenirler. Öğrencileri güdülemede pekiştireçlerden yararlanmak, olumlu dönütler vermek gerekir. Sonuç değerlendirmesi yerine süreç değerlendirmesi yapmak, güdülenmenin önemli parametreleri arasında yer alır. Matematikten 80 aldın, “aferin” demek yerine, “matematiğe düzenli çalıştın ve mücadele ettin. Yüksek not aldın. Aynı şekilde çalışırsan, başarını daha da arttırabilirsin. Sana inanıyorum ve güveniyorum.” ifadesi, süreci değerlendirmektir. Süreci övülen birey, başarının parametrelerini daha iyi kavrar ve sonuç yerine sürece odaklaşır.
Kaynakça
Hoşgörür, T. (2021). Motivasyon. N. Cemaloğlu ve K. Yenel. (Ed.). Sınıf Yönetimi (ss. 167-205). Ankara: Pegem.