Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
22 yaşındaki Tommie Leaders, geçen baharda üniversite mezuniyetine yaklaşırken okuldaki profesörler ona “Bir erkek öğretmen olarak iş bulma konusunda problem yaşamazsın” der. Nebraska Üniversitesi’nden Haziran ayında mezun olan Leaders, Iowa’da bir okulda 5. sınıflara öğretmenlik yapmaya başlar. Gerçekten de okuldaki tek erkek öğretmen olur.
Ülke genelinde öğretmenlik ezici çoğunlukla bir kadın mesleği. Ve işin gerçeği zaman içinde daha da öyle oldu. Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre liseden anaokuluna kadar bütün öğretmenlerin 4’te 3’ünden fazlası kadın. Üstelik bu oran 30 yıl önce 3’te 2 civarındaydı. Eşitsizlik en çok ilkokul ve ortaokulda göze çarpıyor, çünkü bu bölümlerdeki öğretmenlerin yüzde 80’den fazlası kadın.
Eğitimciler, avukatlar ve yasa yapıcılar akademik standartlar ve sınavlar konusunda yoğun tartışmalar yapadursun, her şeyin ötesinde hepimizin üzerinde hemfikir olması gereken en temel konu, öğretmen olma statüsünü, en iyi adayların ilgisini çekecek kadar artırma gerekliliğidir.
Cinsiyet dengesizliği üzerinde yapılacak bir değişim, öğretmenlik mesleğinin nasıl algılandığı konusunda ciddi bir etki yaratabilir. Kadınların egemen olduğu işler, erkeklerin çoğunlukta olduğu işlerden daha az kazanç getiriyor maalesef. Ayrıca yapılan araştırmalar bu işlerin aynı zamanda daha az prestijli olduğunu ortaya koyuyor.
Öğretmenlik bir zamanlar erkeklere yönelik bir meslek olsa da, 1960’larda kadınların iş gücüne büyük oranda katılmaya başladığı dönemde, öğretmenlik, hemşirelik ile birlikte kadınlara açılan az sayıda kariyer olanaklarından biriydi. Ancak bir zamanlar erkekler tarafından domine edilen iş alanlarına, kadınların adeta baskın yapar gibi giriş yapmasına rağmen, karşılık olarak erkekler cephesinden öğretmenlik ve hemşirelik mesleklerine belirgin bir yönelme hiç gerçekleşmedi.
“Bir iş öncelikli olarak kadınlar tarafından yapılıyorsa, insanlar o işin daha az değerli olduğunu düşünmeye eğilimli oluyor” diyor Maryland Üniversitesi sosyologlarından Philip N. Cohen.
Öğretmenlerin, en azından şimdilik, daha uzun tatilleri, daha fazla hakları ve iş güvenlikleri olsa da, maaşları 1970’lerden beri – enflasyona göre düzenlenme anlamında – hep hareketsiz kaldı.
Cornell Ünivrsitesi’nde ekonomist olan Maria Fitzpatrick’e göre öğretmenlik dışındaki alanlarda çalışan kadınlar 1970’lerden beri maaşlarında yüzde 25’e yakın bir artış gördü. Üstelik aynı dönemde öğretmenlik dışındaki işlerdeki ortalama erkek maaşları – enflasyona göre düzenlenme anlamında – düşüş yaşadı. Ancak erkekler hala ortalama olarak öğretmenlik dışındaki mesleklerde daha fazla para kazanabiliyorlar.
Hala aile içinde çocuklara bakım veren öncelikli kişi konumunda olan kadınlar, çocuklarıyla aynı saatlerde çalışma imkanı sağladığı için öğretmenlik mesleğine erkeklerden daha fazla ilgi gösteriyor olabilir. Öğretmenler bebekleriyle ve küçük çocuklarıyla evde kalabilmek için işten birkaç sene ayrılabilir ve mesleğe kolaylıkla tekrar geri dönebilirler. (Ancak yine de bunu yaptıklarında, mesleğe ara vermeyenlere oranla maaşları geride kalabiliyor.) Ve ekonomik durgunluk pek çok okulun ihtarnameler dağıtmasına sebep olmuş olsa da, öğretmenler genellikle üniversite mezunu pek çok Amerikalıya göre çok daha düşük oranlarda işsizlik sorunu yaşıyor.
Eğitimdeki çok az sayıdaki erkek öğretmen dolayısıyla diğer erkekler, öğretmenliği arzu edilen bir seçenek olarak görmüyor. “Gittikçe azalan oranda erkek, öğretmenliği erkeklere göre bir iş olarak görüyor. Bu çok yaygın bir düşünce” diyor Pennsylvania Üniversitesi Eğitim ve Sosyoloji Bölümü profesörü Richard M. Ingersoll.
Öğretmenliğin değersizleştirilmesinde, çoğunlukla kadınlar tarafından yapılmasının ötesinde başka faktörler de etken olabilir. Örneğin, öğrencilerin akademik testlerde Amerika’daki öğrencilerden çok daha iyi sonuçlar elde ettiği Finlandiya ve Singapur gibi ülkelerde, meslekteki cinsiyet dengesizliğinin benzer olması gerçeğine rağmen öğretmenlere çok daha fazla değer veriliyor. Amerika’da lise öğretmenlerinin yüzde 42’si erkek olmasına rağmen, lise öğretmenleri kendilerini ilkokul öğretmenlerinden daha yüksek statüde hissetmiyor.
Öğretmenler sendikalarına göre yeni akademik standartların çok hızlı uyarlanması, öğretmen performanslarını ölçmek için standart testlerin kullanılması ve görev sürelerinin revizyonu gibi çalışmaların hepsi öğretmenliği herkes için daha az ilgi çeken bir kariyer haline getiriyor.
“Bugün öğretmenlik mesleğinin durumunu şöyle özetleyebiliriz: Öğretmenlik her zaman zor bir meslekti, ama bugün eskisinden çok daha zor ve çok daha az saygı duyulan bir meslek” diyor Amerika Öğretmenler Federasyonu Başkanı Randi Weingarten.
Eğitim fakültelerinde de erkek öğrenci eksikliği yaşanıyor ve kimse bu konuya nasıl bir çözüm getireceğini bilemiyor. Colombia Ünversitesi Öğretmenler Koleji başkanı Susan H. Fuhrman, 10’da 9’unun kadın olduğu ilköğretim programlarında erkek bulunmamasına şaşırdığını söylüyor: “Kadınlar başka seçenek olmadığı için bu mesleğe yöneldi ve öğretmenlik kadınlarla özdeşleştirilen düşük statülü bir meslek olarak algılandı. Ancak bugün bu işin kadınlar tarafından domine edilmesi gerçeği, öğretmenlik statüsünün yükselmesini engelliyor.”
Elbette sadece daha fazla sayıda erkeği işe almak, öğretme gücünün kalitesini artırmaya yetmez. Amerika’da yaşanan bir başka sorun da, öğretmenlerin Amerikalı öğrencilerin ırksal çeşitliliğini temsil etmenin yakınından bile geçmemesi. Pek çok öğretmene göre Afro-Amerikan ve Latin Amerikalı öğretmenlerin sayısını artırmak, erkekleri bu mesleğe çekmekten çok daha önemli bir konu. Nitekim ülkedeki öğretmen sendikaları, birlikleri ve diğer gruplar, azınlık öğretmenlerin sayılarını artırmayı hedefleyen çeşitli girişimlere başladı.
Ancak yine de bazı eğitimciler, okulda kızlara oranla daha fazla zorluk yaşayan erkek çocukların, erkek rol modellerden ya da sınıfta kendilerini daha iyi anlayacak insanlardan daha fazla fayda göreceklerini düşünüyor. Bazıları ise erkek çocukların daha farklı eğitim görmeye ya da erkek öğretmenler tarafından cinsiyet kalıplarının vurgulanmasına ihtiyaç duyduğu fikrini savunuyor.
Hobart Boulevard İlköğretim okulunda 5. sınıf öğretmenliği yapan 32 yaşındaki Rafe Esquith, öğretmenlik hakkında yazdığı iki kitapla, öğrencilerine -büyük çoğunluğu fakir ailelerden gelen- çevrelerinde gördükleri erkek rol modellerden çok daha farklı bir hayat yaşayan bir erkeği göstermeyi umut ediyor.
İşin başka bir boyutu da, bazı kadınların öğretmenlik mesleğinin daha fazla erkeğe açılması fikrine çok da sıcak bakmaması. Texas Üniversitesi sosyoloji profesörü Christine L. Williams, öğretmen olan erkeklerin üst düzey yönetici pozisyonlarına daha kolay terfi ettiğini söylüyor. Okul müdürlerinin yaklaşık yarısı erkek. Williams’a göre eğer eğitimciler daha fazla erkeği sınıflara sokmak istiyorsa, bunun en iyi yolu şartları ve kazancı iyileştirmektir. Ve bu, kadınlar için de öğretmenlik mesleğini pozitif anlamda etkileyecektir.”
Kaynak: http://www.nytimes.com/2014/09/07/sunday-review/why-dont-more-men-go-into-teaching.html?app_data={%22pi%22%3A%22540f1315df0a5ce22d000015%22%2C%22pt%22%3A%22wall%22}&_r=0