Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
MEB ilk adımı bu sorunu çözerek atmalı Bence küçük bir araştırma yapın! Ve çevrenizdeki öğrencilere şu soruyu sorun: “Yaklaşık 3 yıldan buyana sınıfınıza hiç müfettiş girdi mi?” Cevap “Evet gördük” ise bu yazıyı silin gitsin! Kalan bölümü okumanıza da gerek yok…
(Bana da yazıklar olsun tabii) Cevap “Hayır, hiç müfettiş girmedi dersimize” ise… Başka sorum yok hakim bey… *** Türk Milli Eğitim sistemindeki Kasım 2016’dan buyana kangren haline dönüşmüş bir sorundan söz ederken, konunun iyi anlaşılması için Amerikan filmlerinin mahkeme repliklerinden yardım almak zorunda kalmış olmamı, ironi kabul edin lütfen! Ama durum da maalesef aynen böyle! İronik…
Milli Eğitim’de işleyişi denetlemek, eğitimde kaliteyi artırmak bizzat Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi… Ama bunu bozan da bizzat Milli Eğitim Bakanlığı… Ortamın bu denli başı boş hale gelmesi ve eğitimde kalitenin düşmesi, fırsat eşitliğinin sağlanma olasılığının dahi ortadan kalkmasına yol açan düzenlemeyi hatırlatmak ve sorunun çözülmesi gerektiğinin altını çizmek, bizim görevimiz. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk‘un gözden uzak tutmaması gerektiğine inandığım teftiş sorunundan söz ediyorum. *** Ankara Garı’ndaki patlama… Peşinden gelen 1 günlük derse girmeme eylemi… Ardından soruşturma emri…
Eyleme katılan öğretmenlerin tespit edilememesi ve bu işte “başarısız” kabul edilen Maarif müfettişlerinin yetkilerinin Bakanlık tarafından ellerinden alınması gibi zincirleme gelişmeler Milli Eğitim’i takip eden herkesin bildiği detaylar olduğundan, bunları tekrar tekrar ele almanın gereği olmayabilir. Ve fakat… İllerde görev yapan maarif müfettişlerinin yetkilerinin ellerinden alınması ve bu görevi yürütecek doğru-dürüst sistemin kurulamamasının yol açtığı sorunları tartışmak durumundayız.
OKULLARDA DENETİM GEREKLİ Mİ?
Konuyu araştırırken, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnayet Aydın‘ın Hürriyet‘te yayınlanan “Okullarda denetim için 9 neden” başlıklı yazısına ulaştım.
Sayın Aydın’ın “Eğitimde eşitsizlik ve okullar arası kalite uçurumunun en önemli sorunlardan olduğu ülkemizde, aynı eğitim kurumu içinde öğretmenlerin niteliğinden kaynaklanan ciddi standart farklılıkları bulunuyor. Temel standartların her okulda tavizsiz şekilde uygulanmasında teftiş sistemi ve müfettişler çok önemli bir işlev görüyor. Ancak son yıllarda teftiş sistemi ve müfettişler üzerinde ortaya çıkan değersizleştirme ve güçsüzleştirme eğitim sistemine büyük zarar veriyor” saptamasının altını çizmek gerek. Eğer teftişi “kamu yararı adına davranışı kontrol etme ve geliştirme” süreci olarak tanımlıyorsak…
Teftişin sonucu olarak “Milli eğitim sisteminde tüm kurum ve kişilerin, yasalarda belirlenen şekilde görevini yapıp yapmadığının belirlenmesi, ortaya çıkan aksaklıkların düzeltilmesi ve geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması” beklentimiz varsa… Prof. Dr. İnayet Aydın’ın da yazısında gayet net ifade ettiği şu olguya dikkat çekmek durumundayız: “Teftiş sürecinin işleyişini düzenlemek Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel görevi olmasına rağmen, meslek hayatı boyunca bir kez bile teftişten ya da denetimden geçmemiş öğretmen sayısı hiç de az değil. Bu alandaki ihmal sadece eğitimin değil bütün ülkenin zarar görmesi anlamına geliyor. Ülkemizde teftişin çok köklü bir tarihsel temeli var. Bu ülkede devletin parasının, malının, mülkünün, hak ve çıkarlarının hesabını sormaları için Büyük Selçuklu Devleti’nde Divan-ı İşraf; Fatih Sultan Mehmet tarafından ise ‘Bakı Kulluğu’ sistemi kuruldu. Fatih bir fermanında, “Ben ki karaların, havaların ve denizlerin sultanı, ben ki yedi düvele hükmeden, Bakı Kulu’ma sözüm geçmez” diyerek müfettişlerin özerk ve bağımsız çalışmasının önemini vurguluyordu. Teftiş ve müfettişler üzerinde son yıllarda ortaya çıkan değersizleştirme ve güçsüzleştirme, en çok eğitim sistemine zarar veriyor.”
SADECE OKULLARDA MI SIKINTI VAR?
Daha önce bu konuyu yazmıştım… Milli Eğitim’de maarif müfettişlerinin yetkisi Bakanlık müfettişlerine aktarıldı. 5.000 maarif müfettişinin sorumluluk alanındaki faaliyet, sadece 500 bakanlık müfettişinin omzuna yüklendi. Mevzuatı iyi bilen maarif müfettişlerini ellerindeki tüm yetkiyi alarak, sadece ve sadece özel görevlendirme yapıldığında çalışabilecek “yardımcı eleman” pozisyonuna indirip, yeni atanan Bakanlık müfettişlerinden sonuç alıcı faaliyet beklemek, sonucu baştan çok belli bir hataydı… Yalnızca kamu okullarında değil, özel öğretim kurumlarında, özel öğretim kurslarında gördüğümüz-duyduğumuz-bildiğimiz ne kadar olumsuzluk varsa… Sebebi denetimsizlik ve denetimsiz ortamın yol açtığı başı bozukluktur…
BAKAN ZİYA SELÇUK’A DÜŞEN GÖREV
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yeni bir sistem oluşturmaya çalışıyor. Detaylarını da çalışma takvimi olarak önümüzdeki günlerde açıklayacak… Bugünden şunu söylemek mümkün… Denetim sisteminini derhal ele alıp, yeniden ve düzgün şekilde işler hale getirmeden… Maarif müfettişleri gibi yetişmiş-donanımlı işgücünü yeniden oyuna sokmadan… Ankara’da alınmış kararların, kurulan sistemlerin… İllerde-ilçelerde işleyip-işlemediğini denetlemeden başarıya ulaşılması, kocaman bir hayalden ibaret kalabilir…
Tayfun ÇAVUŞOĞLU Gazeteci – Yazar / Eğitim Radyosu https://www.egitimradyosu.com/meb-ilk-adimi-bu-sorunu-cozerek-atmali/