MEB Performans Değerlendirme yerine Öğretmene Teşvik İsmiyle Yola çıkmalıydı

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

PERFORMANS SİSTEMİ SINIFTA MI KALDI?

Son günlerde eğitim camiası içinde en çok zikredilen konuların başında öğretmen performans değerlendirme sistemi gelmektedir. Nasıl uygulanacağı tam olarak açıklanmamış olan bu sistem ile ilgili sosyal medya ortamında yapılan paylaşımlara baktığımızda bazı öğrencilerin şakayla karışık bazılarının terbiye sınırlarının çok üstünde, hakaret dolu sözlerle “öğretmenlere not vereceğiz, not verme sırası artık bizde, göreceksiniz gününüzü” gibi ifadeler kullandığı hatta bu ifadelerin içinde ağza alınmayacak küfürlerin dahi olduğu video ve benzer nitelikte paylaşımlar görülmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığının bu sistemi kurmaktaki amacı tam olarak kavranmamış olsa da hedefinin öğretmenlerin performanslarını arttırmak olduğu düşünülmektedir. Yani öğrenciler, veliler, okul yöneticileri, öğretmenlerin mesai arkadaşları öğretmenleri değerlendirecekler. Öğretmenler de “madem öğrenciler, veliler vd.“ bizi değerlendirecekler biz de performansımızı daha fazla arttıralım” diyecekler. Herhalde dünya üstünde şu ana kadar bu kadar ayağı yere basmayan bir performans sistemi düşünülmemiştir.


 
Bu performans sisteminin daha devreye girmeden çökmeye başladığı gözlemlenmektedir. Öncelikle eğitimin lokomotif gücü olan öğretmenlerin toplum önünde özellikle de öğrenciler önünde saygınlığı zedelenmeye başlamıştır. Öğretmenlerin yanı sıra toplumumuzun binlerce yıl öncesine dayanan öğretene (öğretmenine), anne –babasına (ailesine), büyüğüne olan saygı anlayışı temelden sarsılmaya başlamıştır.

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum anlayışı terk edilerek, ailesine, öğretmenine, büyüğüne, vatanına, milletine saygı duygusunu yitirmiş, her şeyi eleştiren, üretmeyen, düşünmeyen, edep sınırlarını kaybetmiş bir toplumun oluşmasına neden olacak bir sistemin kurulmasına göz yumulmuştur. Bu sistemi kurmaya çalışanların bu tehlikelerden haberdar olacak bilgi, muhakeme ve tecrübeye sahip olmadığını, öğretmenlerin performansını arttırmak inancıyla bu sistemi getirdiklerini düşünerek iyi niyetli olmak istiyorum


 
Yani bu sistemin iyi olduğunu, öğretmenlerin performanslarının bu sistem sayesinde artacağına inananların bu projeyi desteklediğini düşünüyorum. Ancak şimdiden anlaşıldığı üzere bu sistem sadece öğretmenlerin saygınlığını zedelemekle kalmamış, bugüne kadar haklı olarak övündüğümüz ve övüldüğümüz edep, adap, saygı, vefa gibi tüm dünyaya örnek olabilecek toplumsal örf ve adetlerimizi de derinden zedelemeye başlamıştır.

Elbette geçmiş dönemlerde klasik eğitim adı altında rastlana gelmiş olan, öğrencinin önemsenmediği, kısmi olarak da olsa şiddet gördüğü (sıra dayağı vb.) bir eğitim anlayışını da hiç kimse desteklemiyor. Ancak öğrencinin önemsendiği, değer gördüğü, öğretmenin daha çok çalıştığı bir sistem kurulmak isteniyorsa bu, mevcut öğretmen performans değerlendirme sistemiyle başarılı olabilecek bir uygulama değildir.


 
Öğretmenlerin performanslarını arttırmanın daha güzel, kulağa daha hoş gelen, uygulaması da öğretmenleri daha çok motive edebilecek çok güzel yöntemleri vardır. 64. Hükümet döneminde üniversite hocalarına (araştırma görevlileri dâhil) akademisyenlerin performanslarını artırmak amacıyla “akademik teşvik” uygulaması getirilmişti. Öncelikle tüm akademisyenlere 1000- 1200 TL (o günkü değeri yaklaşık 400 Dolar) civarında seyyanen zam yapılmış aynı zamanda makale, kitap, proje, bilgi şöleni (sempozyum), konser, kongre vb. gibi bilimsel çalışmalar ayrıca puanlamaya tabi tutulmuş ve bu çalışmalar için de ayrıca teşvik adı altında fazladan ücret ödeme yöntemine gidilmiştir.

Hala uygulanan bu sistem sayesinde akademik dünyada yayın sayılarında rekor düzeyde artışlar olmuştur. Elbette bu yayınların kalitesi tartışmaya açıktır ama önemli olan ilk aşamada ana hedef olan yayın sayısını yükseltme amacı başarıya ulaşmıştır.

Buradan anlaşılacağı üzere üniversitelerde uygulanan bu sistemin adı “performans değerlendirme” değil “akademik teşvik” olarak belirlendi. İsim çok önemli çünkü sisteme verilen ad o sistemin amaçlarıyla örtüşebilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı da “performans değerlendirme”  yerine “öğretmene teşvik” ya da benzer bir isimle yola çıksaydı şu an tam olarak anlaşılmayan daha devreye girmeden onlarca sıkıntının yaşanmasına neden olan bu sistemden kaynaklı olayların (paylaşımların ) önüne geçmiş olabilecekti.

Tabi, Milli Eğitim Bakanlığı, “1.037.000 (bir milyon otuz yedi bin) öğretmenim var. Bir milyonun üzerinde de öğretmen aday adayı ve adayları var, ihtiyacım da en fazla yüz bin” gibi bir anlayışla konuya yaklaşıp “işine gelmezse bırak öğretmenliği ya da öğretmen olma” tarzında bir yaklaşımı benimsemişse bu çok hatalı bir yaklaşımdır. Böyle bir yaklaşımı ne öğretmenlerimiz, ne öğrenciler ne de veliler olarak toplumun hiçbir ferdi hak etmemektedir.


 
Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenlerin saygınlığını zedeleyen, bazı öğrencileri ise edep, adap, had bilincinden yoksun bir tutuma iten bu performans sistemini hala gündemde tutmasının mevcut hükümetin oylarını düşürdüğünü iddia edenlerin sayısı da azımsanmamalıdır.

Bugün bir milyondan fazla çalışan öğretmen, bir milyondan fazla eğitim fakültesinde okuyan ve mezun olan öğretmen adayları (aday adayları da dâhil) ve emekli öğretmenler ile bu öğretmenlerin eşleri, çocukları, anne babaları düşünüldüğünde hatta bu durumdan  (performans sistemi) rahatsız olan öğrenci velilerinin de olduğu düşünülürse bu iddiayı ortaya atanların ne kadar haklı olabileceklerini düşünmekte fayda vardır.

Her ne olursa olsun amaç, insanın daha üretken olması ise bunun bilimsel yöntemleri ve evrensel anlamda yaygınlaşmış kuralları vardır. Bu kuralları göz ardı etmemek gerekir. Aksi takdirde kaş yapayım derken göz çıkartmış olmak içten bile olmayacak.

Her şey çocuklarımız ve onların gelecekleri için.

Sevgiyle….

Doktor: Özkan Apaydın

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber