Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
2014 yılında 652 sayılı KHK’nın 37. maddesine eklenen 9. fıkra ile kurulan ve o günden bu yana da kamuoyu tarafından çokça tartışılan proje okullarının yarattığı sorunlar uzun uzun anlatılabilir. Öğrencilerin ve bu okullarda çalışan öğretmenlerin yaşamak zorunda kaldığı sorunlardan uzun bir liste yapmak mümkün. Bu okul türünü planlayan ve yaşama geçirenlere, “Okul nedir? Okul kültürü nasıl oluşur? Okul geçmişi, yaşantıları ve içerisinde oluşan tüm sosyal ilişkilerin toplamı mıdır? Okulu, öğrencileri ve öğretmenleri sayısal veriler olarak görerek eğitim yönetilebilir mi? Öğretmenin bir okuldaki çalışma süresi ile işe karşı tutumu arasında nasıl bir ilişki vardır? vb.” soruların yanıtlarını uzun uzun anlatmak gerekmekte.
Siyasi iktidar tarafından inşa edilmeye çalışılan yeni rejimin kurucu unsurlarından biri de eğitimdir. “Proje okulları” ve “yeni ortaöğretime geçiş sistemi” bundan bağımsız düşünülemez. Bu düzenlemeleri yapanların hemen hemen hiç birinin eğitim kökenli olmaması ve öğretmenlik deneyimine sahip olmaması MEB açısından en önemli sorunlardan bir tanesi. MEB’i yönetenlerin verili durumu ve bu yöneticilerin alan bilgisi ve eğitim algısı 1 milyon öğretmen ve 20 milyon civarında öğrenci için her gün yeni sorunlar, mağduriyetler üretiyor. Bu yüzden de bir okuldan öğretmenlerin alınması ve yerlerine kendilerinin tercih ettiklerinin görevlendirilmesini bir sorun olarak görmüyorlar. Hatta proje okullarından öğretmenlerin ilk olarak zorla gönderildikleri 2016 yılının Ekim ayında, MEB yetkilileri “Madem bu gönderilenler iyi öğretmenler, o zaman başka okullardaki öğrenciler de onlardan faydalansın.” cümlesini kurarak, hangi ciddiyet seviyesinde konuyu algıladıklarını da ortaya koymuştu.
1 Eylül 2016 tarihinde çıkarılan MEB Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nin Yönetici ve Öğretmenlerin Görev Süreleri başlıklı 11. maddesi, yönetici ve öğretmenlerin bu okullarda kaç yıl çalışabileceğini düzenliyor. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nün 22 Şubat 2018 tarihli yazısı ise proje okullarına öğretmen belirleme yöntemini açıklıyor. Açık bulunan öğretmen kadroları için başvuracak öğretmenlerin bir form doldurması ve ardından da bir mülakat yapılması öğretmen seçimi için belirlenen yöntem. Anlaşılıyor ki, MEB işini şansa bırakmayacak ve istemediği hiçbir öğretmenin bu okullarda çalışmasına izin vermeyecek.
Ortaöğretime Geçiş Sistemi için yapılan değişikliklerden dolayı çok sayıda Anadolu lisesinin ve Anadolu imam hatip lisesinin sınavla öğrenci alan okul olabilmesi için proje okulu yapılması ile bu okullarda çalışan öğretmenler sorununun boyutu artmıştır. Sadece bu iki okul türünde 520 okulun olması ve daha önceki yıllarda proje okulu olan fen, sosyal bilimler ve meslek liseleri de dikkate alındığında önümüzdeki dönem çok sayıda öğretmenin görev yerinin değişmesi kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Çok sayıda öğretmenin çalıştığı okuldan ayrılması ise, o okul yaşantısı, öğrenci başarısı ve okul kültürünün zedelenmesi gibi sonuçlar doğuracaktır. Çok sayıda okulun öğretmenlerinin gönderilerek yerlerine yenilerinin bulunmaya çalışılması yeni dönemin en önemli tartışma başlığı olacaktır. 2016 yılında olduğu gibi her okul müdürünün kendi kadrosunu kurma girişiminde bulunması ise kamu okulları açısından kabul edilebilir bir durum değildir.
MEB Sorunu Görmezden Gelmemeli, Yönetmeliğin 11. Maddesini İptal Etmelidir
Eğitim Sen olarak bizler proje okulları gibi ayrıcalıklı okul türlerinin doğru olmadığını, eğitimde eşitliği zedelediğini her fırsatta ifade ediyoruz. Bununla beraber bu okullarda çalışan öğretmenlerin, tüm düzenlerini, yaşam biçimlerini olumsuz etkileyecek şekilde çalıştıkları okuldan gönderilmeleri doğru değildir. Bu durum öğrencileri ve okulun tamamını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle MEB’e çağrımız daha fazla mağduriyete neden olmadan ilgili maddeyi iptal etmesidir. Söz konusu yönetmeliğin 11. maddesinin iptali ile bu sorun ortadan kalkacaktır. Bu okullarda çalışan tüm öğretmenlere de çağrımız, ilgili maddenin iptali için yan yana gelip mücadele etmekten başka bir seçeneğimizin olmadığıdır.
Mücadele edenler her zaman kazanmaz, ancak kazananlar her zaman mücadele edenlerdir