Matematik Fobisine Farklı Bir Bakış !

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Öğrenciler okullarına yeni gelen matematik öğretmenine bakıyordu. Acaba ne anlatacaktı. Bazı öğrenciler ‘’ inşallah okulun ilk haftasında derse başlamaz’’ diye dua ediyordu. Bazıları ise ‘’ Nasıl hocanın gözüne girerim yoksa bu ders lanetim olur’’ diye düşünüyordu.
Musa öğretmen tüm öğrencilerini okulun konferans salonunda toplamıştı. Bu sene onuncu(lise 2) sınıfların dersine girecekti. Öğrencilerin yerlerine geçmesini bekliyordu.
Musa öğretmen gittiği her okulda daha ilk senesinde kendini sevdirmeyi başaran, öğrencilerinin matematiğe karşı korkularını yenmesini sağlayan, matematiğe âşık bir öğretmendi.
Musa öğretmen "matematik korkusunun" öğrencilerin hücrelerine kadar yerleşmesinde en büyük etkinin arkadaş ortamı olduğunu biliyordu. Özellikle ergenlik çağındaki biri için arkadaşı; ailesinden, öğretmeninden daha önemliydi. Kendi alanında yetersiz olan matematik öğretmenlerinin davranışları da öğrencilerin matematiğe karşı soğumalarına ve matematikten korkmalarına neden oluyordu. Bu yüzden günümüzdeki matematik eğitim sistemi yenilenmeliydi. Okullarda yeni bir matematik öğretmen kuşağına ihtiyaç vardı. Kendileri kişisel olarak matematikten yeterince derinden etkilenmiş oldukları için öğrencilerine de aynı heyecanı aktarma olanağına sahip öğretmenler… Matematiğin dünyada en güzel konu oluşu, güzelliği ve zarafeti matematikçileri nasıl harekete geçiriyorsa, öğrencileri de aynı şekilde harekete geçirilmeliydi.
Öğrencilerin sessizliği Musa öğretmeni kendine getirmiş, kafasında cirit atan düşüncelerini bir kenara bırakıp kendini süzen öğrencilerine dönerek;
Söyleyin bakalım gençler! Matematik sizin için ne ifade ediyor?
Öğrenciler bu kadar basit bir soruyu beklemiyorlardı. Salonun yarısı parmak kaldırmıştı. Parmak kaldıranların bazıları okul hayatında ilk defa matematik dersinde bir soruya cevap verebileceğini düşündüğünden ‘’öğretmenim beni kaldırın. Beni kaldırın…’’ diye bağırıyorlardı.
Musa öğretmen parmak kaldıranların hepsini dinledi. Benzer cevaplar vermişlerdi. Öğrenciler onu şaşırtmamıştı. Matematiğin zorluğundan yakınıyorlardı.
Musa öğretmen: Matematiğin okul hayatınızda en zor ders olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman üzgünüm ama sizi birileri kandırmış olmalı. Matematiğin zor olduğu, tüm matematik öğretmenlerinin gıcık olduğu, bir okul efsanesidir. Bu efsanenin doğuşu ise yıllar öncesinden tembel öğrencilerin ve yetersiz öğretmenlerin davranışlarının, düşünce kalıplarının nesilden nesille geçmesiyle oluşmuştur. Bu efsaneyi dinlemek ister misiniz?
Öğrenciler karşılarında duran öğretmenin samimiyetine hayran kalmışlardı. Daha ilk konuşmasında bilgi dolu olduğunu hissettiren Musa öğretmen öğrencileri sanki hipnoz etmişti. 30 saniye geçtikten sonra öğrencilerden yeni cevap alabilmişti. 
Hepsi bir ağızdan ‘’evet öğretmenim, evet öğretmenim dinlemek isteriz’’ dediler.
Efsaneyi anlatmaya başladı.
Musa öğretmen: 
Yıllar önceydi.
Liseye yeni başlayan bir grup öğrenci ilk defa matematik dersine girmişti. Karşılarında sert bakışlı bir öğretmen...
"Çocuklar, bu sizinle ilk dersimiz. Ben dersimde konuşulmasını, soru sorulmasını kesinlikle istemem. Matematik, Türkçe‘ye veya Tarih'e benzemez. Çok zordur. Zor olmasa herkes geçerdi bu dersten."
Öğrencilerden biri parmağını kaldırır: "Hocam matematik aslında benim en sevdiğim ders, bana göre en kolay ders. Önceki okulumda hep öyle oldu."
"Oğlum, sen artık o okullarda değil, buradasın. Ben zor diyorsam zordur. Hadi bakalım, bu sene nasıl olacak matematiğin?
Öğretmen konuşmasına devam eder: "Derste sizden istediklerimi söyleyeceğim, dikkatli dinleyin. Çarpım tablosunu ezberleyeceksiniz. Anlattığım her soruyu ezberleyeceksiniz. Tahtaya yazdığım her konuyu çıtınız bile çıkmadan dinlerken sonra defterinize geçireceksiniz. Verdiğim ödevleri yapmamışsanız okula gelmeyin. Tahtaya kaldırdığımda sorunun cevabını bilmeyene eksi vereceğim." Bu uzun konuşma öğrencilerde "Biz nereye geldik" düşüncesinin oluşmasına neden oldu. Hepsi telaşa kapıldı, "Biz şimdi ne yapacağız", "yandık, bittik, mahvolduk" diye düşünürken teneffüs olur. Öğrencilerden biri ayağa kalkar.
"Hadi kantine gidip üst sınıflardan bir şeyler öğrenelim. Onlar ne yapmış acaba," der.
Musa öğretmen ses tonunu değiştirerek her karaktere girebiliyordu. Bazen sert bakışlı öğretmen, bazen parmak kaldıran öğrenci oluyordu. Öğrencilerinin meraklı ve hayran kalmış bakışları Musa öğretmenin devam etmesini istiyordu.
Musa öğretmen:
Kantinde bir grup tembel öğrenci ve kıdemli abi bir masa etrafında oturmuş tost yiyip kola içerek muhabbet ederken bizim yeni öğrenciler o masaya doğru yaklaştılar.
"Abi oturabilir miyiz? Bir şeyler konuşacaktık."
"Buyur koçum, tabii ki," dediler ve kendi aralarında onlar yokmuş gibi muhabbetlerine devam ettiler.
Yeni öğrenciler bu muhabbeti ağızları açık bir şekilde dinliyor ve kendilerine konuşma sırası gelmesini bekliyorlardı. Masa ortamındaki muhabbet sonunda matematik dersine geldi. Kıdemli abilerden biri konuştu:
"Ya kanka, ne biçim bir ders şu matematik?"
"Hiç sorma ya, hoca sınavda bir soru sordu, soruyu anlamam bir saat sürdü. Bir de baktım sınav bitmiş."
"Ya kanka, zaten matematikten iyi not almak çok zor. Ne o sayılar, şekiller. Allah aşkına, bunlar benim ne zaman nerede işime yarar bilmiyorum ki."
Korkarak ve sessiz bir şekilde yeni öğrencilerden birisi konuşmaya katılır:
"Abi matematik sınavından mı bahsediyorsunuz?"
"Evet koçum, matematik. Öğrencilerin baş belası ve en zor ders olan matematik. Sen yenisin gerçi, bilmezsin."
"Peki, nasıl geçti abi sınavınız?"
"Berbat geçti. Nedeni ise belki bilirsin işte, çok zor ders olması."
"Ama abi iyi alanlar da varmış?"
"Bak koçum, sen daha yenisin. Neler olduğunu bilmiyorsun. Onlar öğretmene yalakalık yapan öğrenciler. Bak bize . . . Biz asla yalakalık yapmayız. Görüyor musun, şu masadaki abilerin hepsi matematikten bir aldılar. Kolay ders olsa biz bir alır mıydık? Biz başaramadıysak sizin gibi civcivler bu dersten hiç geçemez. Boş yere yormayın kendinizi, gidin eğlenin, gülün, internet kafelere takılın. Bak bu günleri ararsınız sonra."
"Evet abi, doğru diyorsun. Biriniz bile geçemediyse elbette ki sorun derstedir. Zor ders olmasa siz geçerdiniz."
"Hah işte, tamam koçum. Arkadaşlar, hadi karşıdaki kafeye gidelim okulda durup ne yapacağız."
Daha sonra tembel öğrenci grubu masadan kalkıp kafenin yolunu tutar.
Alt sınıflardaki öğrenciler masada kalmıştı ve kendi aralarında muhabbete devam ediyorlardı:
"Gördün mü bak, matematik çok zormuş."
"Evet ya, abilere baksana çalıştıkları halde bir türlü başarılı olamamışlar."
"Evet ya, geçseler onlar geçerdi. Çünkü tüm okul onları görünce hayran kalıyor."
"Hoca da zaten gıcığın teki."
"Evet arkadaşlar, matematik zor ders ve şimdi zil çalınca tekrar matematik var. Hiç girmeyelim biz de kafeye gidelim. Girsek de başarılı olamayacağız zaten," diyerek masadan kalktılar. kıdemli abilerle zaman geçirmeye, onlar gibi olmaya başladılar. Onlar da her matematik sınavından zayıf aldılar. Deneme sınavlarında en az neti matematikten yaptılar. Daha sonra hepsinin aklına okula ilk geldiklerindeki "kantin sohbeti" geldi. Ve kararı verdiler: 
"Matematik en zor derstir." Onlar da birilerini uyarmalıydı. Tıpkı kendilerini uyaran abileri gibi. Ve yine kantinde bir masada tost ve kola eşliğinde devam etti bu muhabbetler. Hızla öğrenciler arasında yayıldı bu düşünce. Hatta bu çocukların anneleri, babaları da bunu kabul etti. Sürekli matematik derslerini sordular onlara. Bir salgın hastalık gibi hızla yayıldı ve kabul gördü. 
Tabii ki şu ana kadar.
Musa öğretmen hikâyeyi bitirmişti. Ağzı kuruduğu için masada bulunan dolu bardaktan bir yudum su aldı. 50 dakika hiç durmadan konuşmuştu.
Öğrenciler zilin çaldığından bile habersizdi. Önceki matematik derslerinde her dakikada bir saatine bakan öğrenciler bir kere bile saatlerine bakmamışlardı. Musa öğretmen daha ilk dersinde gönülleri fethetmişti. 
Musa öğretmen konuşmasına devam etti
Musa öğretmen: Gelecek hafta aynı günde aynı saatte matematiğin farklı bir serüvenine yolculuk edeceğiz. Son olarak şunu unutmayın.
ARTIK SİZLER VARSINIZ. HER EFSANEYİ YOK EDECEK BİR KAHRAMAN LAZIMDIR. 
BİZANS EFSANESİNİ SURLARA BAYRAĞI ASAN ULUBATLI HASAN BİTİRMİŞTİ.
SIRA SİZDE.
MATEMATİK ZORDUR EFSANESİNİ ORTADAN KALDIRABİLİRSİNİZ. YETERKİ İSTEYİN.

İbrahim Ergün

Matematikçi Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber