MASAL EZBERLEYİN ÇOCUKLARINIZA ANLATIN

İlkokul ortaokul yıllarımda köye giderdim.Şimdi kayınbiraderim olan Ali Abi ile birlikte gider ve daha sonra Kayınvalidem olan Adilin Kızı Hanife' den ve diğer köylülerimizden masallar dinlerdik.Çok şey öğrendim. Televizyon, radyo yok, elektrik yok. Gaz lambası ve oda içi ocakbaşı alevlerinin duvarlarda yorumlaması güzel ışık oyunlarının aydınlattığı çehrelerimizdeki gülümseme, merak ile dinlerdik .Hem de saatlerce.Bi tane daha, bi tane daha anlat derdik.

Bizim bir masal dünyamız vardı.Uçsuz bıçaksız bir dünya bu.Kel oğlan'ı, Köroğlu'nu da; peri kızını da içine alır, dev anasını da seni de beni de içine alır gene de fındık kabuğuna sığar, yedi dünyaya sığmaz.Hani şu masal dünyasını bir dolaşayım diye, demir çarık, demir asa,yola düşseniz; dere, tepe düz,altı aylabir güz gitseniz, bir arpa boyu yol gidersiniz ancak!

Ne masallar ne masallar var dilimizde TÜRKÇE .Hızırın atı vardı her dardakine hemencecik yetişirdi. Yedi memeli dev karısı ile dev, makas kesmez iğne batmaz masallar.

Oturup bunları dinlemekle kalkıp şu dünyayı dolaşmak masal.
Kahramanları halktan sıradan , haksızlığa adaletsizliğe karşı gelen.Mertliği yücelten, kalleşliği yeren masallar.

Asıl tadı da anlatılışındadır.Allahın kışı tandırın başında diinlenir hıfz edilir.Çağrılan da gelir çağrılmayanda.Ocakta muhtemelen süt.Çay pek yaygın değil ozaman.Kambur Ese de gelir Sarı Köse de.Aç ta gelir, sırtı pek karnı tok ta.Ocakbaşında bir süre günceller konuşulur.Masalcıbaşı ikna oluncaya kadar gözüne meyil meyil bakılır.Tava gelen masalcıbaşı sözü bir aldımı tamam güncele uygun da bir masalı hep vardır zaten.Çenesi açılır, gayri öyle bir dizip koşar ki, ağzından bal akar, dili de kaymak çalar balın üstüne!

Şimdiiiiii; kalem benim söz onun; nokta benim, harf onun,okuyun hatta ezberleyin.Okudukça gönlünüz gül olup açılacak, diliniz de bülbül olup şakıyacak...

MASALLAR; ÇOCUKLARINIZA KALICI , İSTENDİK VE DOĞRU DAVRANIŞLAR KAZANDIRMANIN YOLUDUR.