KORUYUCU AİLE: BİR ÇOCUĞUN MUTLULUĞU DÜNYAYA BEDEL

Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Bir çocuk düşünün her çocuk kadar masum; yemek, içmek, uyumak, en çok da sevgi, ilgi ve şefkate muhtaç. Anne şefkatine, baba ilgisine… Fakat, anne ve babadan yoksun! Gözlerinde yaş, gönlünde hüzün, masum ve bitkin; çocukluk enerjisi yok, hayaller cümbüşünde değil her çocuk gibi! Olması gerekenden çok uzak, siyah-beyaz bir yaşam sürmekte! Dünyaları verseniz mutlu olmaz, yüzü gülse gönlü gülmez. Anne demeye, baba nedir bilmeye, aile bağını hissetmeye öyle muhtaç, gökkuşağının renklerinden öyle yoksun… En kötüsü de bütün bunlardan habersiz bir kalp… Belki de hiç bilmeyecek…

Bu çocuğa verilecek en güzel hediye ne olurdu?

Bir oyuncak araba mı? Ya da bir bisiklet? Elbette hayır!

Çocukluk, insanlığın en saf ve en temiz dönemidir. Her çocuk doğumundan itibaren belli bir sosyal çevre içerisinde doğar. Bu sosyal çevre ise aksi durum olmadığı sürece çocuğun ailesidir. Fakat her zaman böyle olmaz. Bazı çocuklar yaşama bir adım geriden başlar; koca bir adım…

Çocuk bu, muhtaç ve masum. O, ne doğar doğmaz yüzebilir bir balık gibi, ne de kısa bir süre sonra uçabilir kuşlar gibi… Uzunca bir süre ihtiyaç duyar kendisini koruyup kollayan ellere. Ailesiz kalan çocukların bu gibi ihtiyaçları giderilmektedir devlet eliyle. Fakat ortada çok daha büyük bir sorun vardır.

Çocukların yemeden-içmeden, temizlikten önce muhtaç oldukları başka bir ihtiyaçları vardır: SEVGİ. Bu ihtiyacın bağlantısı ise hissetmektir. Çocuklar hissetmek isterler; onlara dokunan bir eli, gülümseyen yüzleri, sevgiyle bakan gözleri… İşte bunlardan yoksun kalındığı zaman bir çocuk hiçbir zaman gerçek anlamıyla çocukluğunu yaşayamaz.

Öyle de oluyor…

İnsanın iletişim dili sevgidir. Konuşamayan, göremeyen yahut da herhangi başka bir engele sahip olan çocuklar olabilir pekâlâ, fakat hiçbir şey engel değildir yaşamamaya. İnsanı öldüren belki de tek ihtiyaçtır sevgi.

Alman İmparatoru 2. Frederik ‘insanların doğuştan getirdiği dil’i merak etmişti. Onun emriyle, yeni doğan 50 bebeğe bakıcılar yalnız mamalarını verdiler, altlarını değiştirip bakımlarını yaptılar, bebeklerle hiç konuşmadılar.

Peki, bebekler hangi dili konuştu? Kimse bilemedi, çünkü konuşacak yaşa gelmeden elli bebeğin ellisi de öldü.

İşte durum bu… Sevgi dili ile iletişime geçilmeyen, dokunulmaya olan açlığı giderilmeyen çocuklar yaşama tutunamıyor.

Bundan dolayı her çocuğun ihtiyaç duyduğu sevgi ortamının oluşturulması gerekiyor ki bunun adı ailedir. Ailelerinden bir şekilde mahrum kalan çocuklar için böyle bir ortamın hazırlanması için tek bir yol vardır: Yeni bir aile ortamı! Evet, çünkü sevgi evleri çocukların ihtiyaç duyduğu sevgi ortamının sağlanması için yeterli kalmıyor.

Geçenlerde Tüten Ocak Koruyucu Aile Derneği’nin Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüyle birlikte gerçekleştirmiş olduğu programda konuşan bir koruyucu babanın en içten duygularıyla söylediği gibi: BİR ÇOCUĞUN MUTLULUĞU DÜNYAYA BEDEL!

Koruyucu aile olmaya, tam dokuz kez gerçekleşen düşük neticesinde karar vermişlerdi. Bu konuşmayı yaparken 3. yaş gününü kutlamışlardı evlatlarının. Anlatırken gözleri dolan bir öğretmendi koruyucu babamız. Heyecanını ve mutluluğunu ifade edecek kelimeleri terennüm etmekte güçlük çekiyordu. Bir bülbül olsa, şakısa günlerce durmaksızın, dinlese bütün dünya, yine de yetmez gibi geliyordu. Dünyalar verilseydi bu aileye, bu kadar mutlu olurlar mıydı bilinmez. Eşinin kendisine attığı bir videoyu bizlere izletmek istedi en güzel duygularla… İzledik ve biz de en az onun kadar duygulandık. Çünkü o çocuğun bu kadar mutlu olmasının tek sebebi, bu duyarlı ailemizin hepimize örnek olması gereken davranışıydı.

Anne-babanın mutluluğu dünyalara bedeldi…

Peki, ya çocuk? Sizce o nasıl hissediyordu? Annesiz-babasız geçen koca bir yılın ardından ilk defa anne-baba şefkatini en derinden hissetmişti belki de. Aile ortamına en çok ihtiyaç duyduğu bir anda kavuşmuştu gönüllü bir anne-babaya. Onunla vakit geçiren, onunla şakalaşan, onu sevgiyle saran, ona dokunan, parıldayan gözlerle gözlerine bakan, gönül denizinin en derinlerinden inci misali en güzel kelimelerle konuşan bir aileye… O çocuğun mutluluğuna neler feda edilmezdi ki?

Ailesiz çocukların koruyucu aileye duydukları ihtiyaç kadar, koruyucu aile olmaya ihtiyaç duyarız biz de… Ben, koruyucu babanın konuştuklarından bunu anladım. Çünkü toplum olarak hepimizin empati duygumuzu geliştirmeye ihtiyacımız var. Ve tabii ki hepimizin sevmeye-sevilmeye…

Çocuklar; en güzel varlıklarımız, yarınlarımız ve en kıymetli hazinelerimiz. Geleceğin inşası ve günümüzün neşe kaynağı… Onlara el uzatmak, aile olmak hepimizin vicdani sorumluluğu olsa gerek.

Bundan dolayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen “Koruyucu Aile” hizmeti toplumumuz tarafından sahiplenilmesi gerekilen bir projedir. Bakanlığın resmi sitesinden konu hakkında bilgi alınabileceği gibi, koruyu aile olmaya teşvik eden ve bunun için gönüllü hizmetlerde bulunan onlarca dernek ile de irtibata geçilebilir. Böylelikle insani bir sorumluluğumuzu ifa edeceğimiz gibi, günümüzün neşesi ve yarınlarımızın inşası olan çocuklarımızı da en güzel şekilde topluma kazandırabiliriz.

Ailesiz büyüyen çocuklar, uçurumun kenarında bir ömür sürerler. Onlar kötülüğe iyilikten daha yakın olurlar. Bir çocuğun sağlıklı bir biçimde sosyal katılımını gerçekleştirmesi, sağlıklı bir aile içerisinde gelişmesine bağlıdır. Aksi halde taşıdığı risk toplumsal bir tehdittir.

Her duyarlı vatandaşın, en azından o çocukların neler hissettiğini yakından görmek ve empati duymak için, onları ziyaret etmesi gerekir. Koruyucu aile olmaya imkanı olmayan kimseler, bu ziyaretlerini sıklaştırarak, en azından onların yanında olduklarını onlara hissettirmelidirler.

Ailesiz yetişen bir çocuk için en güzel hediye aile olmaktır. Aksi halde onlar için mutluluk, çok uzak bir hayaldir. Asıl mutluluk, sevgi ve şefkatin hissedildiği yüreklerde olur. Sevgiden ve ilgiden mahrum yetişen çocuklar, çocukluklarını yaşayamazlar, dolayısıyla sosyal katılımda başarısız olabilirler. Sizce de bir çocuğun mutluluğu dünyaya bedel değil mi?

Sürekli söylendiği gibi: “Çocukların karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar, onların ruhlarını da doyurmalıyız.” Gerçekten öyle… Aile ortamı olmaksızın bir çocuğun ruhunu doyurmak mümkün değildir.

Psikolog Kadir Özsöz

instagram takip: instagram.com/psk.kdrozsoz/

kaynak: http://bilgedegisim.com/…/koruyucu-aile-bir-cocugun-mutlulu…

Kadir Özsöz

Anahtar Kelimeler:
KORUYUCU AİLE:

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

YKS KİTAPLARI Nazilli Haber