Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Ergenin kafası karışıktır. O yaşa kadar kendine öğretilen ve gösterilenleri doğru sanarak yaşayan ergen birden kendi kendine de düşünebildiğini, kendine ait doğru yanlışlar belirleyebileceğini ve bunlara inanıp savunma ya da reddetme gücünü hem fiziksel hem duygusal olarak kazanmaya başladığını fark eder. Ve işte bu onu çok etkiler. Yani kendinden etkilenmeye başlar.
O zamana kadar güçlü olanın yani anne baba veya öğretmenin sözünü dinlemek ve ne kadar istemese de itaat etmek zorunda kalan ergen, kendinde fark etmeye başladığı bu yeni gücüyle tanışınca kafa allak bullak olur. Eskiye dair güvenmek ve inanmak zorunda kaldığı kişileri ve bilgileri sorgulamaya başlar. Tam da bu; onda yavaş yavaş büyüyecek ve kişiliğini sağlamlaştıracak ciddi bir iç kuvvet ortaya çıkarır.
Bu iç kuvveti önceleri en yakınlarına karşı kullanır. Ona zorla yaptırılan her şeyi reddetmeyi ve istemediklerini yapmamak için direnmeyi deneyimlemeye başlar. Etrafında otorite gördüğü kişilerle özgürlüğü için ciddi bir mücadeleye girer. Eğer o yaşa kadar ona anne babalık ve öğretmenlik değil de otoritecilik oynamışsanız işte o zaman en büyük hedefi haline gelirsiniz.
(Otoritecilik oynamayı olumsuz anlamda kullanıyorum. Bir çocuğa karşı orantısız güç kullanan yetişkin anlamında.)
Yeterince cesurları açık açık direnir ve mücadele eder. Ama fazla sert otoritericilik oynayan kişilerle büyüyen-ezilen çocuklar bu mücadele ve direnme gücünden daha baştan yoksun kaldıkları için açık açık cesurca tepki veremez. Ancak pasif agresif denen tavırlarla yani sessiz ama istenileni yapmayan bir yolu seçmek zorunda kalırlar. Tam bir otorite ve şahsiyet ezici kişilerle büyüyenler ise maalesef bunların hiç birini yapmayı dahi düşünemeden yok olup giderler.
Şimdi bu açıdan bakınca ben kendi çocuğumun cesur, mücadeleci ve direnme gücü taşıyan bir karakterle büyümesini istediğim için başından beri isteklerine ve duygularına değer verip, seçimlerine saygı duyarak büyütmeye çalıştım.
Ancak bu demek değil ki kendiniz geri tutun ve hayatını onun eline bırakın, karışmayın. Asla bu yapılmamalı.
Çünkü ergen işte;
Bir gün nefret ettiği bir şeyi ertesi gün sevebilir, sırf dahil olduğu grup bir tarafa gidiyor diye o da onların peşine takılabilir, sahip olduğu güç ve yeterliliğin çok üstünde şeyler yapmaya çalışabilir. Okumadan ve çalışmadan zengin olacağına inanabilir, her gün birisiyle kavga edebilir, istikrarlı düşünemez ve bugün söylediğini yarın inkar edebilir, bana ne ben böyleyim dünya bana uysun diyecek kadar hadsiz hudutsuz kabadayılaşabilir, insanları tehdit ederek ve korkutarak istediği şeyleri yaptırabileceğini sanabilir, kendi duygu ve düşüncelerine aşırı güvenebilir (bunlar sürekli ve sıklıkla değiştiği halde), etrafına etkilediği birkaç çocuk topladığında istediği her şeyi yapabileceği gibi bir hayale kapılabilir, çete-cemaat veya örgütler ona cazip gelebilir, onlardan birinde olduğunda kendini kahraman hisseder ve dünyaya savaş açabileceğini sanabilir, ailenin bütçesini ve düzenini doğru algılayamaz- değişmesini isteyebilir… ve daha bir dolu mantıksız ve istikrardan uzak düşünceler-sanrılar içinde kaybolabilir.
Böyle bir halde ki ergenle siz sağlam, güçlü, dirayetli anne babalıkla iletişim kurmaz ve en az onun kadar kuvvetli bir dayanma gücü sergilemezseniz…
Onun verdiği aşırı tepkilerden korkup, siner ve aman olay çıkmasın diye sessiz kalırsanız…
Üstüne gitmeyim delirir beter olay çıkarır diye kabuğunuza çekilirseniz veya tam aksini yapar daha çok çıldırır-saldırırsanız, üstüne gider tehdit ederseniz…
Şiddet falan uygular ve işi kaba kuvvetle çözmeye çalışırsanız…
Çocuğunuz ya tam asi olup elinizden uçup gidecektir ya da tam ezik olup karaktersiz bir yapıyla büyüyecektir…
Tüm bu sebeplerle Ergeninizle;
Hep ama hep saygılı konuşun…Onun sizinle saygısız konuşmasına da asla izin vermeyin…Yapmak istemediği şeyler için zorlamayın ama onları neden yapması gerektiğini yaşına uygun bir dille ve mutlaka kararlı bir şekilde açıklayın…Odasında özgürlük alanı yaratmak isteyecektir, buna izin verin. Oda dağınıkmış, ortalık karışıkmış gibi vıdı vıdıları yapmayın. Bırakın öyle kalsın. Belirli aralıklarla birlikte toplamayı teklif edin mesela müzik dinleyerek ya da dans ederek toplayın beraber.Duygusal olarak yoğunlaştığı zamanlarda üstüne gitmeyin. Öfkeli ise veya üzgün yalnız kalmak istiyorsa yalnız bırakın. Yok konuşmak istiyorsa konuşun. Onun ne istediğini sorun. Ama öfkesini size kaba bir şekilde veya saygısızca ifade etmesine asla izin vermeyin. Tabi bunu sizin de yapmamış olmanız gerekir.Siz ders çalış vs dedikçe çalışacağını sanmaktan vazgeçin. Bir ergeni en iyi motive eden şey arkadaşlarıdır. Arkadaşlarını inceleyin. Onlarla iletişim kurup, tanımaya çalışın.Ergeni motive eden en iyi ikinci şey de hayalleridir. Hayallerini sorun, sohbet edin. Hayallerine ulaşmak için yapması gerekenleri tartışın, analiz edin.Ona çocukmuş gibi davranmayı bırakın. Her ne kadar yasal olarak çocuksa da ve sizin gözünüzde büyümediyse de o kendini büyümüş hissediyor. Buna saygı gösterin. Fikirlerine değer verin. Aile kararlarına katılmasını sağlayın.Özgürlük alanını ve yapabileceklerini genişletmeye çalışacaktır. Buna izin verin ancak güvenliğinden emin olun önce. Çünkü o kapılıp gidecek ve güvenliğini düşünemeyecektir. Gerekirse takip edin ama uzaktan, o sizi fark etmeden. Girdiği ortamlardan ve beraber olduğu kişilerden emin olduğunuzda onu rahat bırakın.
Yani ez cümle;
Ergenin güçlü duygularına, istediği her şeyi yapabileceğini sandığı hayallerine, kabaran cesaretine, direnme gücüne ve kendine duyduğu güvene saygı gösterin ama sakın ha sakın ona kendinizi ve ailenizi teslim etmeyin. O henüz hormonlarının ve duygularının yönetiminde. Biraz daha büyüdüğünde aklı da devreye girecektir. İşte o zaman yol verin yürüsün kendi hayatına…
Sevgilerimle
Alıntı: Sema Deniz / Öğretmen Anne