Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitim-Öğretim kavramlarını sıkça kullanırız. Eğitimsiz öğretim olmaz. Bu iki kavram bir bütündür, eğitmeden öğretilmez, öğretmedende eğitilmez. İlk başta tüm sorumluluk velilere düşer, çocuklarını evde eğitecekler ki, okullarda öğretim görüp güzel bir kişiliğe bürünüp düzgün insan olarak yetişsinler.
Öğretimle eğitim beraber gitmelidir. Eğitim yoksa öğretim işe yaramaz.
Eğitim ve Öğretim bir bütündür, eğitim yapılmayan ortamda öğretim düşünülemez..
Çocuklarımızın geleceğini düşünmek, onları geleceğe hazırlamak için kendi hayatımızdan çalıp onlar için yaşıyoruz. Ama herkes kapasitesi oranında çalışıyor .Ders programları, öğretim programlarını, onların bütünleşmesi ile de eğitim programları meydana getirmektedir.Eğitim sistemlerinde hiçbir faaliyet amaçsız yapılamamalıdır.Bundan dolayı öğretmenler kendilerini yeni oluşan eğitsel durumlara çabuk adapte etmeli, öğrencilerde öğrenmeye yönelik merak duygusunu devamlı canlı tutmalıdırlar.
Ancak son günler de okullarda eğitim den çok öğretime odaklanır olduk.Kitle basın araçlarının eğitim istatistiklerini farklı boyutlarda gündeme getirmeleri, bu istatistikler üzerinden eğitimcilere yönelik haksız ve mesnetsiz eleştiriler, eğitim çalışanlarını doğal olarak eğitimden uzaklaştırarak öğretime daha fazla önem vermelerine yol açmıştır.Bu durumda okul çalışanlarında kendini “ben sadece konuyu öğretirim başka bir işe karışmam” mantığının gelişmesine neden olmuştur.O zaman sormak gerekir istatistiki eğitsel veriler eğitimden çok mu önemli.Kendini ifade edemeyen, sorgulamayan ,araştırmayan, başkalarının hakkına saygı göstermeyen, kendi çıkarını toplumsal çıkardan daha fazla önemseyen bireyleri hep birlikte biz yetiştirdik. O zaman hiç kimsenin şikayet etmeye hakkı yok.Öğrencilerin okul içinde ve dışında sergiledikleri davranışlar farklılaşmaktadır.Buda her geçen gün sorun haline gelmektedir.
Hepimiz gençlerin olumsuz davranışlarını gördükçe üzülüyoruz. Bu gençleri biz mi bu hale getirdik diye kendi kendimize kızıyoruz.Kişisel gelişim uzmanları gençlerin sorunlarına yönelik olarak hazırladıkları kitaplarını bir reçete gibi sunarlar.Onlar fikirlerini güzel pazarlayarak paraya dönüştürürler.Bir konferansa gideriz.Adam bir şeyler anlatır.Anlatırken de bizim bam telimize dokunur.Çıkarken bir de dinlediğimiz adamın kitabını alırız.Adam doğru söylüyor bundan sonra ben de hayatımda bunu uygulayacağım deriz.Bir kaç gün uygularız.Sonra eskiye döneriz. Halbuki bir kişide bir davranışın oluşma süresi yirmi bir gündür. Yani bu süreç sabır ve azim ister.Bu yüzden hayatta başarılı olanlar sabırlı ve azimli insanlardır.
Gün geçtikçe gençlerin sorunları artarak yumak haline gelmekte, çözümü zorlaşmaktadır.Okulda öğretmenlerin , evde anne , babaların çabası gençlerin sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesine yetmemektedir.Çünkü hayatın bir de sokak boyutu vardır.Sağlıklı bir şekilde düşünemeyen gençlerin kötü niyetli insanların tuzağına düştüğü sokak gerçeği vardır.Bu noktada sivil toplum örgütleri ve belediyleler bu sorunların çözümüne katkı yapmaları gerekir.Bu sorunları görmezden gelerek, öteleyerek çözemeyiz.
Çocuklarımıza "Eğitim"i gerekli olan tutum ve davranışları kazandırmak zorundayız. İlk başta "EĞİTİM" sonrasında "ÖĞRETİM"
Cemal Şahin