Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin ilk 6 aylık harcamalar sonunda personel giderleri hariç, elinde kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL’sinin, yani kasada kalan miktarın %18’inin ‘tasarruf tedbirleri’ kapsamında kesildiği haberleri basında yer almıştır. Okulların onarımından, yeni okul yapımı için kamulaştırma giderlerine, okul öncesinden liseye kadar öğrencilerin ailelerine verilen burslardan, devlet parasız yatılı öğrencilerine verilen pansiyon yardımına kadar kamusal eğitimin gereği olan kalemlerde kesintiye gidildiği yönünde ciddi iddialar bulunmaktadır.
Haberin kamuoyunun gündeminde yer alması sonrasında MEB tarafından yapılan açıklamada; burs desteğinde ve pansiyon yardımında kesintiye gidilmeyeceği, halen yapım aşamasında olan okul inşaatlarının ise devam edeceği açıklaması yapılmıştır. Ancak açıklamada eğitime ayrılan bütçede kesinti yapılacağı bilgisinin yalanlanmamış olması dikkat çekicidir.
Meclis’e verilen soru önergelerine verilen yanıtlarda en az 17 bin köy okulunun kapatıldığı bilgisi mevcuttur. Eğitimde yaşanan özelleştirme uygulamaları ve kamusal bir hizmet olarak eğitimin devlet tarafından sunulması gerekirken özellikle çeşitli proje, protokol ve işbirlikleri adı altında dini cemaatlere, iktidara yakın siyasal yapılara, derneklere, vakıflara devredilmesi onlarca olumsuz ve acı örneğin yaşanmasına neden olmuştur. Devletin okullarında eğitim alması ve kamuya ait pansiyonlarda kalması gereken öğrencilerimiz Kulp’ta, Taşkent’te, Aladağ’da yaşamlarını patlamalarda, yangınlarda yitirmiş, Karaman’da, Dikili’de ve daha yüzlerce yerde istismara uğramıştır. Öğrencilerimiz, Aladağ’da ve daha binlerce köyde, yerleşim yerinde okul olmadığı için cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakılarak, eğitim ve yaşam hakları açık tehdit altında bırakılmıştır.
Zaten yetersiz olan MEB bütçesinden ‘kamuda tasarruf tedbirleri’ kapsamında kesintiye gidilirken; diğer taraftan söz konusu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ek bütçe talebi olduğunda isteklerin anında hayata geçirilmesi büyük bir çelişki oluşturmaktadır. 2017 yılı Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nda; 2018 yılına 6 milyar 867 milyonluk bütçe ile başlayan, diğer kurumlara aktarmalarla ödenekleri 4,3 milyara düşen ve bunun 4,2 milyarını da yedi ayda harcayan Diyanet İşleri Başkanlığı, yılsonuna kadar harcama yapabilmek için ek bütçe talep etmiştir.
Eğitimde özelleştirme uygulamaları kabul edilemez ve kamusal eğitim, diğer tüm kamusal hizmetler gibi devletin birincil sorumluluğu altındadır. Kamu okullarına, yurtlarına ayrılmayan bütçe kaynaklarının özel okullara transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin, emeğinin kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının en temel ilkelerinden birisi eğitimin ulaşılabilir olmasıdır. Bakanlığın yaptığı açıklamada yeni okul, yurt yapımına ilişkin ise en küçük bir açıklama yapılmamıştır.
MEB’in açıklamasında okul binalarının onarımına ilişkin de bütçe kesintisine gidileceği yönündeki haberlere ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. 2010’dan bugüne 85 çocuk binaların okul güvenliğine uygun bir şekilde onarılmaması nedeniyle yaşamını kaybetmiştir. Var olan haliyle dahi yetersiz olan bütçe nedeniyle okullar ve öğrencilerimizin hayatı bilinmezliğe teslim edilmekte; velilerden toplanan paralarla okulların onarımı, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmakta, özellikle yoksul bölgelerde bulunan okullar ise tamamen gözden çıkarılmaktadır. Kamu okullarının ihtiyaçlarını görmezden gelen bakanlık, özel okullara teşvik adı altında milyonlarca lira aktarmaya devam etmektedir. MEB tarafından 26.08.2018 tarihinde yapılan yazılı açıklamada özel okullara teşvikin devam edeceği açık bir şekilde vurgulanmaktadır. Anlaşılan odur ki MEB özel okul sahiplerine bütçe kesintisinden etkilenmeyeceklerine dair bir mesaj verme gereksinimi hissetmiştir. Oysaki kamuya ait bir bütçenin özel okullara aktarılması yerine söz konusu kaynağın kamu okulları için kullanılması gerekmektedir.
Milli Eğitim Eski Bakanı İsmet Yılmaz tarafından 2018 Mali Bütçe Kanunu komisyon görüşmelerinde yapılan sunuşta, o dönem için (Aralık 2017) öğretmen ihtiyacının 109 bin olarak belirtilmesine rağmen, yeterli öğretmen ataması yapılmamış, ataması yapılmayan öğretmenlerin hayalleri ve öğrencilerimizin geleceği görmezden gelinmiş ve gelinmeye de devam edilmektedir. Okul ve öğretmen gereksinimi ülkenin en önemli sorunlarından birisi olmaya devam etmesine rağmen, yeterli miktarda öğretmen ataması hiçbir dönem yapılmamış ve “Ataması Yapılmayan Öğretmenler” adında sayıları neredeyse yarım milyonu bulan bir mağdur grup oluşmuştur. Ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımız kamu okullarında güvencesiz, asgari ücretin dahi altında ücretlerle ya da özel okullarda esnek, düşük ücretlerde çalıştırılmakta, fabrikalarda, inşaatlarda iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte, geleceğe dair umutlarını kaybettikleri için yaşamlarına son vermektedirler.
MEB bir an önce kamuoyuna, öğrencilerimize, velilere, eğitim ve bilim emekçilerine eğitime ayrılan bütçeden kesintiye gidilmeyeceği ve bütçenin eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda kullanacağını açıklamalıdır. MEB bütçesinden kesinti yapılması bir yana, ilk aşamada en az iki kat arttırılması ve okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılması gerekmektedir.
Eğitimden ve geleceğimizden tasarruf edilmez.