Öğretmen haberleri ve gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!
Eğitimde Kalite Nitelikli Öğretmenle Mümkündür. Eğitimin kalitesini arttırmak anca ve ancak nitelikli öğretmenlerle gerçekleşir
ALINTI - ALİ ERKAN KAVAKLI - (EĞİTİMCİ-YAZAR)
Eğitimde kalite nitelikli öğretmenle...
Milli Eğitim Bakanı Prof. Ziya Selçuk doğru noktadan başladı. Eğitim nitelikli öğretmenle kalite kazanır. Sınıfın kralı öğretmendir. Öğrenci onun gözüyle dünyaya bakar; ufku onun çizdiği kadardır; bilgisi onun anlattıkları, becerisi onun öğrettiklerinden ibarettir. Öğreten bahçıvandır, ne kadar emek verirse ağaçlar ve çiçekler o oranda gelişir.
Öğretmeni sınıftan alırsanız geriye curcuna kalır.
Öğretmenleri önemsemeli, onlara değer vermeliyiz.
En önemlisi öğretmenler kendilerine değer vermeli, kendilerini değerli hâle getirecek çalışmalar yapmalı.
Öğretmen, öğrencilerini sevdiği, onlara değer verdiği, onları hayata hazırladığı ölçüde değerlidir.
Öğretmen kendini iyi yetiştirmeli, düzenli okumalı, araştırmalar yapmalı, proje yapmalı, proje yönetmeli; öğrencilerini nitelikli yetiştirmek için gayret etmelidir.
İnsanları harekete geçiren şey hedefleri ve idealleridir. Öğretmenlerimiz şu iki hedefi öğrencilerin zihnine nakşetmeliler:
Okul bitince ne olacaksın?
Hayat bitince nerede olmak istiyorsun?
Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez.
Cennete ulaşma hedefi olmayan insan ahlaklı olmaz.
Prof. Ziya Selçuk’un 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Mesleki Çalışma Programı konuşmasında verdiği örnekler çok önemli ve anlamlı. Şöyle diyor Prof. Selçuk:
“Mevlâna sema yaparken, akşam olsa da eve gitsem diye dönmüyordu.
Yunus şiir yazarken, bu iki kıta da böyle oluversin, nasıl olsa okuyan olmaz demiyordu.
Mimar Sinan, nasıl olsa ben öldükten sonra yıkılır diye bina inşa etmiyordu.
Bize yaptığımız işi aşkla, layıkıyla, neşeyle yapmak düşer. İltifat beklemeden marifete talip olmalıyız.”
Öğretmen uzmanlık mesleğidir, alanını iyi bilmesi gerekir.
Dersi çocukların seviyesine inerek, onların anlayabileceği şekilde ve etkili anlatmalıdır.
Yarının Mimar Sinan, Yunus Emre, Mevlâna ve Fatihlerini yetiştirdiğini unutmamalıdır.
Çocukların gönlünde büyük adam olma, büyük işler başarma azmi ve şevki uyandırmalıdır:
Arif Nihat Asya gibi öğrencilerinin yüreğinde fetih rüzgârları estirmelidir:
“Sen de geçebilirsin anadan, yardan, serden;
Senin de destanını okuyalım ezberden;
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden…
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!..
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini;
Göster kabaran sular, nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini…
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştansın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!..
Bırak bozuk saatler yalan, yanlış işlesin;
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın;
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın!..
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!..”
Büyük hedef seçmek öğrencinin azmini kamçılar. Küçük hedefler peşinde koşanın gayreti küçülür.
Kendini değerli hissetmek için derslerini ve işini en iyi yapmak azmi; milletini ve vatanını yükseltme hedefi; cennete gitme ümidi insanı harekete geçirir ve bu sayede öğrenci yeteneklerini geliştirir.
Almanya’da öğretmen iken bir gün okuldan çıkıyordum. Laboratuvarda çalışan görevli ile karşılaştık. Ayaküstü sohbet ederken vakit uzadı, bir kahveye oturup çay içelim ve sohbet edelim, nasıl olsa mesai bitti, dedim.
Armin’in yüzü gerildi:
- Olmaz, yarının malzemelerini hazırlamam gerekir, daha işim bitmedi.
- Mesai bitti.
- Günde en az iki saatte devletim için çalışırım. Ben 2. Dünya Savaşı yıllarını yaşadım. Savaş kıtlık ve yokluk demek. Senelerce patates yedik, başka yiyecek yoktu. Bu zenginliğe çalışarak kavuştuk.
Öğretmen arkadaşım Münker, Almanlar çalışırken yanındaki iş arkadaşını unutur, derdi.
Büyük hedefi ve ideali olan insanlar büyük işlere imza atar.
Öğretmenlerimiz, yavrularımıza ne kadar büyük hedefler gösterirlerse Türkiye o kadar büyüyecektir.